(Multimedia, Miraç. Emeğimin karşılığı olarak lütfen oy ve yorum veriniz. Lütfen.)
-21-
Gözlerimle Miraç'a bakarken tuhaf hissediyordum. Karnımda bulunan kelebekler gün yüzüne çıkmış durumdalardı. Miraç resmen ona iyi geldiğimi söylemişti.
“Ne diyeceğimi bilemiyorum şuan.”
“Boş ver o zaman.” dediğinde kafamı yavaşça salladım. Gözlerimi başka yana
çevirirken, kağıtlara baktım. “Rakamlarda yedide kaldık.” diye homurdandığımda, o da bir küfür savurdu.“Bari kolay bir şeyler yazalım. Elma armut gibi.” dediğinde kıkırdayarak ona döndüm. “Tamam. Tamam.”
Rakamlarımızı ve
nesnelerimizi belirlemiş, onları biraz zor olsa da çizmiştik elimizden geldiğince. Kağıtlarımızı Nadide Hoca'ya teslim ettikten sonra tekrardan oturduğumuz yere geldik. Eşyalarımı çantama tıktıktan sonra yorgunluktan dolayı arkama yaslandım. O sırada Beren geldi yanıma.“Lena... Bertuğ'la daha fazla bu şekilde olamam.” dediğinde gözlerimi kocaman açarak ona baktım.
“Ne demek istiyorsun?”
Gülümsedikten sonra Bertuğ'a kaçamak bir bakış attı. “Artık ona evet deme zamanım geldi.” Gülümseyerek ona sarıldım. “Geldi de geçiyor bile cadı.” Kollarımı boynuna sararken, gözlerimi kapattım. En yakın arkadaşımın arkasından iş çevirmek beni huzursuz ediyordu ama bu işe bulaşmıştım. Şuan mutlu olmasını görmek beni bir nebze de olsa rahatlatmıştı.
“Hep mutlu ol. Çünkü sonuna kadar hak ediyorsun.” dedim histerik bir kıkırdamayla. Sanki nikahındaymışım gibi hissettirmişti bu son sözlerim.
“Çıkışta bir planın yok, değil mi?” diye sorduğunda dudaklarımı dümdüz ettim. Son sıralarda heleki hastalığımdan sonra daha hassasdı bana karşı. Bunu hissedebiliyordum ama değişmiyordu. Hala baskısı altındaydım.
“Aslında annemin son
zamanlarda sahiplenici tavrı biraz daha ortaya çıktı.”“Nermin Teyze'yi ben hallederim. Lena, benimle gel. Onunla tek başıma halledemem. Hele ki bunca zaman sonra...”
“Nermin Hanım'ı
halledeceğine söz veriyorsan... Elbette.” dedim ve gülümsedim. Beren'in istediğini alacağından ikimizde fazlasıyla emindik. Beren'den ayrılırken, Miraç'ın yanına döndüm tekrardan. Elindeki telefonuyla ilgilenmekteydi.Gözlerim Beren ve Bertuğ ikilisine kayarken bir süre onları izlemekten alıkoyamadım kendimi. Çok yakışıyorlardı onlar. Hayalimdeki tozpembe çift onlardı. Heleki şu çıkma teklifi sonrasında ikiside birbirlerine daha naziklerdi. Beren hiçbir şekilde Bertuğ'u kırmak istemediğinden dikkat ediyordu davranışlarına. Bertuğ ise bir cevap beklediğinden. Sonuç olarak bu süreç zoraki olarak onları birleştirsede hallerinden memnunlardı.
“Miraç. Sonunda büyük gün geldi.” dediğimde derin bir şekilde soludum. “Hadi ya. Sevindim.” dediğinde elindeki telefonundan kaldırmamıştı gözlerini. Bu beni üzerken devam ettireceğim konuşmayı devam ettirmemem gerektiği kanısına vardım. Şuanda önemli bir işi vardı sanırsam.
“Lena! Çıkalım hadi!”
Beren'in sesini duyduğumda sanki popomun sandalyeye uhulanmış hissine kapıldım. Kalkmak istemiyordum. Yorgunluktan ölebilirdim.
“Miraç! Tek tek söylemem mi gerekiyor illa? Sende kaldır kıçını!”
Gözlerimi kocaman açarken Beren'i uyardım. O sırada da Miraç ise Beren'e anlamayarak bakıyordu. Beren yerinde oflandı. “Lena söylemedi mi? Bugün beraber dışarıya çıkıyoruz ya!”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Her Şey
Teen Fiction''ve ben sende hiçbir şeydim, sen bende her şeyken.'' &&& Biri diğerinin her şeyi iken, diğeri ondan bir haber; Üç yıl boyunca ardı arkası kesilmeyen talihsizlikler. Ne yaşanırsa yaşansın, en ufak bir umuda tutunan ama hayatta kalamayan bir genç kı...