Buyrun buyrun fırından sıcacık bölümünüz.
Yorum yapın bari okuyayım eğleneyim.
Sahildeki yakınlaşmamızın üzerinden yaklaşık beş gün geçmişti.
Dediği şeyi sürekli düşünmeden edemiyordum.
O günden beri aramızdaki şeyin sadece arkadaşlık olmadığının farkındaydım. Odada yalnız kaldığımız zamanlar fazla konuşmuyorduk. Bunun sebebi neydi bilmiyordum ama bakışlarını her yerde üzerimde hissediyordum. Ondan etkileniyorum bunu inkar edemezdim fakat bu kadar kısa sürede olmuş olması benim tarzında değildi.
Genelde kendimi voleybola verdiğim için böyle şeyleri düşünmek için fırsatım çok olmazdı.
Diğer kızlarla temas ederken ne heyecanlanıyor ne de tuhaf oluyordum ama Melissa bana ne zaman dokunsa vücudum farklı tepkiler veriyordu. Bunu o günden sonra daha iyi anlamıştım.
Bugün Antalya'da ki son maçımız olduğu için erkenden antrenman yapmıştık.
Ebrar ve Hande'yle otele geldiğimizde direkt olarak kafeterya kısmına gelmiş oturuyorduk. Kısa zamanda Hande de en az Ebrar kadar yakınım olmuştu. "Pekala kahvelerimizi de içtiğimiz göre asıl konuya gelelim." Ebrar öğretmen edasıyla ellerini masaya koyarak bana döndüğünde Hande gülmüştü.
"Yok bir de kızı iste tam olsun."
Ebrar dil çıkararak eliyle onu susturdu ve delici bakışlarını üzerime gönderdi. "Beş gündür dalıp dalıp gidiyorsun. Bize anlatmak istediğin şeyler olabilir mi?" Onunla üç yıla yakındır arkadaşım. Beni tanıyor olması bazı zamanlar işime gelmiyordu.
"Yok bir şey ne olacak?"
"Bella, canım aşkım Birtanem illa zor yollarla mı anlattırayım. Güzel güzel dökül işte."
Hande de Ebrar'a kafasını sallayarak bana döndü. "Aşkım sorry ama haklı, bize her şeyi anlatabilirsin rahat ol." Sıkıntıyla nefes vererek kafamı salladım. Onlara Melissa ile olan tüm yaşadıklarımızı anlattığımda gözleri kocaman oluyordu ikisininde.
"İşte o gün bana bunu dediği için kafam karıştı."
İkiside konuşmazken ben çoktan soğumuş olan kahveyi başıma diktim.
"Kanka kusura bakma da bu kız senden hoşlanıyor ve senin bu haline bakılırsa sen de ondan."
"Bilmiyorum Ebrar normalde kendimi bir şekilde tutar bu şeylerden uzak dururum ama onda bunu yapamadım. O günden beri de düzgün konuşmadık hiç." Hande destek olurcasına omzumu sıkarken kapıdan giren ikiliye gitti gözlerim. Zehra ve Melissa gülüşerek içeri girdiğinde bizi gördükleri için yanımıza yönelmişlerdi. "Neyse ben bir yüzeyin." Kalkacakken Ebrar kolumdan tutarak beni tekrar oturttuğu için kalçam ağrımıştı.
"Bilirim ben o yüzmeleri otur şuraya."
Sandalyelere oturduktan sonra direkt olarak bana bakmasıyla kafamı hızlıca telefona çevirdim. Melissa olduğu için genel olarak ingilizce konuşsak da Ebrar arada unutup türkçeye dönüyordu. "Bu kıza acil türkçe öğretmemiz lazım." Zehra onu onaylarken masadaki tek konuşmayan kişi bendim.
"Belloşum niye suskunsun sen bir şey mu oldu anlat bakalım Zehra'ya?"
"Yok bir şey olmadı. Antrenmandan sonra yoruldum biraz." Kafasını sallayarak öpücük gönderdiğinde üzerimdeki bakışları hissedebiliyordum. "Yaptığın şey çözüm değil." Hande kulağıma eğilerek konuşurken ayağa kalktım. "Ben bir kaç saat dinleneyim. Maça kadar gelirim kendime. Afiyet olsun size görüşürüz." Hızlıca odaya yönelirken Ebrar'ın bana öldürücü bakışlar attığını görmüştüm en son. Odaya girerek hızlıca duşa yöneldiğimde açtığım soğuk suyun altına attım kendimi.
Uzun zaman önce yaptığım hatayı tekrar yapmak istemiyordum.
Bu yüzden bütün bu hissettiklerimin üzerine koca bir çizgi çekmem gerekiyordu.
Hızlıca aldığım duş sonrasında bornozla odaya girdiğimde yatakta oturmuş beni bekleyen Melissa'yla göz göze geldim.
"Merhaba."
"Benden neden kaçıyorsun Bella?"
Direkt sorduğu soruyla bir şey diyemezken ayağa kalkmıştı. Kafamı iki yana sallayarak dolaba yöneldim.
"Senden kaçtığım falan yok."
Siniri bozulmuş gibi sırıtarak elini saçına götürdü. "O yüzden antrenmanlarda benimle konuşmuyor, odaya geldiğimiz zaman direkt duşa girip uyumuş numarası yapıyorsun."
"Melissa izin verirsen giyineceğim."
Arkasını dönmesiyle şok olmuş gözlerle ona bakakaldım. "Bakmayacağım giyin ama bu konuyu artık çözmemiz gerekiyor." Hızlıca iç çamaşırlarımı giyindikten sonra üzerime giyeceğimiz füme formayı geçirdim. "Dönebilirsin." Döndüğü zaman direkt olarak gözlerime baktı.
"Dediğim şey mi seni uzaklaştıran?"
"Hayır."
"Ne o zaman?"
"Senden uzaklaşmadım sadece biraz yalnız kalmalıydım."
Hiçbir şey demeden dururken bana bir adım attı. Ben adımına karşılık olarak geriye giderken sonunda sırtım soğuk duvara çarpmıştı. "Dediklerimde ciddiyim hala da öyleyim. Bu kadar kısa sürede beni etkilemen de senin suçun." Bir dakika ne? Ben ne yaptım ki?
"Benim suçum derken?"
"Bu kadar güzel ve dikkat çekici olman benim suçum değil." Dedikleri kalbimi daha da hızlandırırken bunları direkt olarak söylemesi hiç iyi değildi. Ama ona da haksızlık etmek istemiyordum. Bana karşı olan hoşlantısını direkt dile getirebilecek kadar cesaretli olması takdir edilesiydi. Ona bu haksızlığı yapmak istemiyordum.
"Eğer istemiyorsan söyleyebilirsin seni asla zorlamam."
"İstemiyorum demedim." Hızlıca dediği şeye cevap verirken eli yanağıma gitmişti. "Sadece uzun zamandır kendimi sadece voleybola odakladım. Ama şimdi sen çıktın karşıma ve ben bu hislerin büyümesinden korkuyorum. Bu işimizi etkileyebilir ve bunun olmasını istemem." Az önce ona olan hoşlantımı dile getirdiğim için gülmesi az kalsın gülmemi sağlayacakken durdum.
"Böyle bir şeyin olmasına izin vermeyeceğim. Sadece sana olan ilgimi bilmen yeterli. Yavaştan alabiliriz." Yapmak istediğim şeyi yaparak boynuna sarıldığımda kolları çoktan belimi sarmıştı. Ona sarılmak bana nedensiz bir şekilde huzur vermişti.
Ben sanırım Melissa Vargas'tan hoşlanıyordum.
"Pekala inan bana böyle kalmak isterdim ama kazanmamız gereken bir maç var." Saçlarımın üzerine kondurduğu öpücükle ayrılırken dolabına yöneldi. Direkt olarak üzerindeki tişörtü çıkarırken hızlıca arkamı dönmemle gülme sesini duymuştum.
İkimizde hazır olduğumuzda odadan çıkarak kızların yanına ilerledik. Yüzüm güldüğü için Ebrar ve Hande bana imalı bir şekilde bakarken dil çıkararak yanlarına gitmiştim. "Maçtan sonra benim odamda." Hande'yi onayladıktan sonra hepimiz otobüse bindik. "Zehra gel kız yanıma özledim birlikte oturalım bugün." Ebrar bi anda beni kaldırarak Zehra'ya uzandığında ben şokla ons bakıyordum.
Kaş göz yapıyordu fakat yüzü öyle komikti ki gülmeden edememiştim.
"Yazıklar olsun sattın beni iki dakikada."
"Ay sus kız geç hemen Mile'nin yanına."
Bunu neden yaptığını çok iyi bildiğim için sessiz kalarak Zehra'nın yerine oturdum. O sırıtarak bana bakarken Ebrar'a dil çıkararak cam kenarındaki Melissa'ya döndüm.
"Müzik?" Kılaklığının tekini bana uzattığında kafamı sallayarak taktım. İkimizde çalan müziği dinlerken yolumuz bir saat sürdüğü için kafamı omzuna yasladım.
Gözlerim omzunda kapanırken kulağımda çalan şarkıyla onun yanında olmak hoşuma gitmişti.
Ben sanırım Melissa'ya çoktan kapılmıştım.
...
