3

3.8K 229 90
                                        





Alın okuyun ya gidiyom ben.

Zaten maçta yok sıkıldım.





"Allahım çok heyecanlıyım öleceğim galiba stresten." Yan koltuğumdaki Ebrar'ın stres dolu sesi ve ellerini açarak dua edişi gülmeme neden olurken omzuna dokundum. "Sakin ol." Kafasını sallasa da dua etmeye devam ederken onu kendi haline bıraktım.

Bugün ilk maçımıza çıkıyorduk.

Benim için özel bir gün gibiydi.

Üzerimdeki formanın vermiş olduğu his tarif edilemezdi.

Üstelik annemle babam beni gördükleri zaman ağlamış ve sıkıca sarılmışlardı. İlk maçımda yanımda olmak istedikleri içinde Antalya'ya gelmişlerdi.

Onları gördüğüm zamanki şaşkınlığım kızlar arasında dalga konusu olmuştu. Özellikle de Ebrar ve Hande'nin. Yüz ifademi taklit edip duruyorlardı. Eda Abla ön koltukta ayağa kalkarak bize döndüğünde motivasyon konuşması yapmak için kollarını sıvamıştı. "Bella sen Mile'ye çevirirsin artık." Göz kırparak kafamı salladım. Yan koltukta oturan Melissa'ya döndüğümde bakışlarımız kesişmişti.

"Çok fazla antrenman yapamasak bile bugün bu maça hazırız. Hepiniz elinizden gelenin en iyisini yapacaksınız inanıyorum. Ayrıca Mile ve Bella aramızda olduğu içinde çok mutluyum. Onlarla birlikte nice kupalara diyelim." Dediklerini Melissa'ya çevirirken bir yandan gaza gelip alkışlayan Ebrar'a gülüyorduk.

"Çeviri için teşekkürler."

Göz kırparak güldüğünde ben de gülmüştüm. Beklemediğim bir şekilde elimi tutarak sıktığında onu izliyordum. "Belli etmesen de streslisin. Yalnız hissetme ve gücünü herkese göster Bella." Destek olurcasına sıktığı elim karıncalanırken kafamı sallayarak ben de ona bir kaç motivasyon sözcüğü söyledim.

O gün kü yakın temasımız üzerinden neredeyse iki hafta geçmişti ve ben iki hafta içerisinde Melissa ile daha da yakınlaşmıştım. Mesela otelde oda arkadaşım Ebrar olacaktı fakat Santarelli özellikle Melissa ile kalmamı istemişti. Sanırım dil konusunda en rahat benimle konuşabildiği içindi bu da.

Grubun bir nevi çevirmeni olmuştum.

"Gece sahile iner miyiz?" Kafamı salladığımda elimi bırakmıştı. İki gecedir uyuyamıyordum. Sanırım bedenim içine girdiğim büyük curcunayı yeni yeni idrak ediyordu. Melissa da bunu fark ettiği için gece sahile gelip benimle yüzüyordu. Biraz da olsa stresimi atmama yardımcı olmuştu bu yaptığı.

Sonunda salona vardığımızda herkes teker teker iniyordu. Kulaklığımı boynuma indirirken otobüste hangi ara tek kaldığımı fark etmemiştim. Aşağı inecekken uzanan ele baktığımda, üzerindeki dövme direkt olarak onu tanımamı sağlamıştı. Elinden tuttuğumda beni yavaşça indirerek elindeki hoparlörü tutmaya devam etti. Yan yana içeri yürürken girişteki hayranların çığlıkları gülümsememe neden olmuştu. Girişteki hayranlarla fotoğraf çektirip imza verirken Melissa da benim gibi onlarla ilgileniyordu.

"Bella oda arkadaşın kim?" Fanlardan birinin sorusuyla gülümseyerek Melissa'ya baktım. Karşımdaki kız çığlık atarak alkış yaparken onları ardımda bırakarak soyunma odasına girdim. Ardımdan da o girdi. Üzerimdeki ceketi çıkardım ve uzun çoraplarımı giydim. Spor ayakkabılarımı da giydikten sonra çantamdaki glossu alarak aynanın karşısına geçtim.

"Ay Mile sayesinde İspanyolca tüm şarkıları ezberledim." Zehra'nın gülerek dediği şeye herkes gülerken Ebrar ingilizce olarak çevirmişti çoktan.

Koca ve ağzına kadar dolu salona en son ben girdim. Herkes alkışlayıp tezahürat yaparken uzanan ellere çakıyordum.

Isındıktan sonra top çalışırken karşımızdaki rakibi incelemekten geri kalmıyordum. Reklam panosunun üzerine oturarak su içerken birden yanıma oturan Melissa'ya döndüğümde salonu inceliyordu.

Eli bir anda titrettiğim bacağıma gittiğinde öylece kalakalmıştım.

"Fazla gerginsin." Bacağımdaki elini çekmezken usulca parmağıyla okşaması tüm vücudumun gerilmesine sebep olmuştu.

Tanrım neler oluyordu bana böyle?

İlk altılar belli olurken adımın anons edilmesiyle tek tek herkese çak yaptım. Benim için özel bir anlamı olan 10 numaralı formayı giyiyordum. Melissa'ya çaktıktan sonra omzumu sıkarak gülümsemesiyle omzumdaki elinin üzerine dokunarak hafifçe okşadım. En son Gizem Abla'da geldiğinde karşı takım oyuncuları anons edildi. Rakip Güney Kore olduğu için fazla stresli değildim ama yine de hayatımda ilk defa milli takımda oynadığım için heyecanım çok büyüktü.

Milli maçlar okunduktan sonra maç başladı.

İlk seti zorlanmadan farkla kazandığımız için yüzümüz gülüyordu. Salondaki coşku öyle büyüktü ki gülmeden duramıyorduk. Üçüncü setteydik. Santarelli benim yerime Ebrar'ı oyuna alırken ben kısaca Ebrar'a sarılarak kenara geçmiştim. Melissa'nın vurduğu sayıyla biz maçı kazanırken kızlarla sahaya doğru koştuk.

Hızımı alamadığım için Melissa'nın kolları arasına atladığımda afallasa da belimden tutmuştu. Etrafında iki tur döndürdükten sonra beni yavaşça yere indirdiğinde bir anda herkes omuz omuza zıplamaya başladı.

Sanırım bu çok hoşuma gitmişti

Rica edenlerle fotoğraf çekildikten sonra soyunma odasına ilerledim. Kızlar önde gülerek şarkı söylerken ben de tempoya ayak uyduruyordum. Hızlıca duş alıp giyindikten sonra otobüse bindim. Ebrar cam kenarında uyuklarken onun yanına oturarak kafasının altına hırkamı koydum.

"Fazla sevinmeyelim yarın da maçımız var hem de Sırbistan'la." Gizem Abla imalı bir şekilde konuşurken ben anlamamıştım. Melissa'ya döndüğümde o Gizem Abla'nın dediğini Zehra'nın çevirmesiyle anlayarak gülmüştü.

"Gizem Abla Gio'yu çok sever Bella. Yarın için sabırsızlanıyor." Hande gülerek imayla konuştuğunda kafam daha da karışmıştı.

"Bakma sen bunlara Bella, sadece ekstra motiveyle oynayacağım bir gün olacak." Uzattığı ele çaktığımda herkes yorgun olacak ki sessizdi. Yan tarafımda hissettiğim bakışlarla döndüğümde Melissa'nın bakışlarıyla karşılaştım. "Al klima soğuk bunu giy." Ceketimi Ebrar'ın kafasının altına koyduğum için üzerimde sıfır kol tişörtle duruyordum.

"Yok iyiyim ben sağ ol."

"Al hadi." Zorla verdiği ceketi giydiğimde burnuma bir anda onun kokusu dolmuştu. Ceketi benim ceketime göre daha büyük olduğu için içinde neredeyse kaybolacaktım.

"Yakıştı."

Otel'e geldiğimizde herkes odasına geçerken biz de Melissa ile odamıza girmiştik. "Yorgun olmalısın. Gelme bence dinlen sen." Sahile gideceğim için pembe bikinimi ve üzerine şortlu takımımı giymiştim.

""Yorgun değilim merak etme hadi bakalım."  Altıns giydiği renkli şort onun yanık tenine çok yakışmıştı. "Eda Abla görse muhtemelen bizi döverdi." Dediğim şeye başını sallayarak gülerken çıplak sırtımda onun elini hissetmem vücudumun kasılmasına sebep olmuştu.

İkimizde sahile geldiğimizde ben saçlarımı açarak tokamı ve kıyafetlerimi şezlongun üzerine koydum. Onu beklemeden denize ilerlerken arkamdan geldiğini bildiğim için rahattım. Su soğuk olsa da bir süre sonra alışmıştım.biraz ilerilere gittiğimiz için birilerinin bizi görmesi imkansız gibiydi.

Melissa'yı bulmak için etrafıma bakınırken birden tam önümde suda belirmesiyle korkarak geri çekildim. "Sessiz sessiz gelinir mi öyle ama?" Bana doğru yüzerek geldiğinde korktuğum için kalbim hızlanmıştı. "Göründüğün gibi değilsin." Kaşlarımı çatarak ona baktığımda bu hareketim onı gülümsetmişti.

"Demek istediğim dışarıdan sert ve soğuk görünüyordun. Ams öyle değilsin."  Suyu yüzüne atarak dediği şeyi şakaya vururken o havadaki elimi yakalayarak birden ellerini belime yerleştirmişti.

Pekala, şu an hızlanan kalbim korktuğum için değildi.

Ellerim ne yapacağını bilmezken en son kollarına koymuştum.

"Kafamı karıştırıyorsun Bella ve bu benim hoşuma gitmeye başladı."

Amour' Melissa VargasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin