Kızzzz ben geldimmmm..Ay medyada belloşum nasıl da güzel.
Uyandığımda saat neredeyse alşama geliyordu.
Karnım acıktığı için kendime hızlıca bir şeyler hazırlarken bir yandan açtığım şarkıya eşlik ediyordum. İki gün önce ailemin yanından dönmüş İstanbul'da ki evime gelmiştim.
Şampiyon olduğumuz günün üzerinden dört gün geçmişti. O gece oteldeki tüm eşyalarımı toplayarak hızlıca havaalanına gitmiş ailemin yanına giden ilk uçakla Los Angeles'a varmıştım. Bir süre onlarla hasret giderdikten sonra sonunda Ebrar ve Hande'nin ısrarlarıyla İstanbul'a dönmüştüm.
Onu ise dört gündür görmüyordum.
Aramalarını yanıtlamıyor, mesajlarına asla geri dönmüyordum.
Belki de onu dinlemeliydim ama geçmiş zamanda yaşadıklarım ve yaptığım hatalar bunu yapmamı engelliyordu.
Fakat bu sefer daha kırgındım.
Dört gündür onu aklıma getirmemeye ve fotoğraflarına bile bakmamaya çalışırken aklımdan bir türlü çıkmayan son görüntü gözlerimi dolduruyor istemediğim kadar yaşlar düşmesine neden oluyordu. Saat neredeyse yediye gelirken bir saat sonra kızlar bana gelecekti. Geldiğimden beri ne sosyal medyadan ne de başka platformdan şampiyonlukla ilgili paylaşım yapmazken menajerimiz olan Pelin Abla'nın attığı fotoğrafları inceliyordum.
Onunla olan fotoğrafımızı incelerken içimi çoktan gizlemeye çalıştığım özlem kaplamıştı.
Kupa ortamızdaydı ve biz de tek dizimizi yere koyarak madalyalarımızı göstermiş birbirimize bakarak poz vermiştik.
Bu hayatta en nefret ettiğim şey ihanet ve yalandı.
Belki bana ihanet etmemişti ama bana yalan söylemişti.
O gece Texas'ta ki bir arkadaşıyla buluşacağını söylemişti. Bense dediği şeye inanarak sonunda arkadaşını görebileceği için salak gibi sevinmiş onu gece boyunca beklemiştim.
Fakat en sonunda uyuyakalmıştım.
Sabah ise hiçbir şey olmamış gibi konuşmuş be birlikte yüzmüştük. Gergindi fakat ben bunu maça bağlamıştım. Ama sanırım yine iyi niyetimle üzülen taraf ben olmuştum. Annem bende bir şeyler olduğunu fark ettiği için ısrar edince dayanamamış her şeyi anlatmıştım. Her ne kadar dinlemem gerektiğini söylese de daha önce yaşadıklarımı bildiği için biraz da olsa kızmıştı.
Bir süre daha yalnız ve sessiz kalmak bana iyi gelecekti.
Kapının çalmasıyla düşüncelerden çıkarak kapıyı açtım. Kızlar hızla üzerime atlarken onlara karşılık veriyordum. Hande ve Ebrar gelecekti fakat ekstra olarak Zehra'nın olması şaşırtmıştı.
Onunla da kısaca sarıldıktan sonra içeriye geçmiş Ebrar aldıklarını koymak için mutfağa ilerlemişti.
"Kaçak geldi sonunda, cidden endişelendirdin bizi Bella." Hande'ye gülümsemekle yetinirken Zehra sessizce bizi izliyordu. "Her neyse iyiysen eğer sıkıntı yok bizim için. Los Angeles nasıldı anlat bakalım." Omzumu silkerek sehpadaki şarabımdan bir yudum aldım.
"Güzeldi. Uzun bir süre sonra ailemi görmek iyi geldi. Haftaya da onlar geliyor zaten görüşürüz birlikte." Heyecanla kafasını sallarken sessiz kalan Zehra sonunda boğazını temizledi.
"Bella, iyi misin?"
Sorduğu soruyla şaşırırken öylece ona bakmaya devam ettim.
"Bakma bana öyle, gülümsüyorsun ama içten değil. Zorla iyi olduğunu göstermeye çalışıyorsun ama gözlerinin altı seni ele veriyor. Cidden iyi misin?"