"Jisung bebeğim dikkat et." Minho hızla merdivenlerden kapı açmak için koşan Jisung'a seslenmişti. 8 aylık olmuş bebeği ile gelenler için heyecanlıydı. Sürekli ordan oraya koşturuyordu Minho ne kadar durmasını söylesede asla dinlemiyordu. Kızdığında ise küsüp bir kenara çekiliyor. Minho gönlünü alsın diye yalandan gözyaşları döküyordu.Diğeri ise her şeyin farkındaydı ama hamile eşinin üzülmesini istemiyordu. Jisung'un küslüğü geçincede dikkatli bir şekilde yapmak istediği şey için izin veriyordu. Yaparken gözlerini de eşinin üzerinden çekmiyor. Ona kendi de dikkat ediyordu.
Diğer tarafta ise durumlar tamamen farklıydı.
Felix, hamileyim ben diyerek hiçbir şey yapmıyor, her şeyi Hyunjin'e yaptırıyordu. Sürekli canının bir şeyler istediğini söyleyerek onu bolca yoruyordu. Hyunjin bu durumdan şikayetçi değildi. Yeter ki Felix ve bebek sağlıklı olsun onun için yeterdi. Felix sürekli yattığı için Jisung'un aksine daha da kilo almıştı.
"Hyunjin benim canım şu hindistan cevizli sürekli yediğimiz çikolatadan çekti bir yerde dur da alalım." Hyunjin kafa salladı ve gördüğü ilk marketin önünde durdurdu arabayı. "Gelecek misin birtanem?"
"Yok aşkım. Yorulmayayım ben sen al da gel." Şirince gülümsediğinde Hyunjin'in onun dudaklarına bir öpücük bırakıp arabadan indi. Kısa süre içerisinde döndüğünde aldığı çikolatayı eşine uzattı. Felix neşeyle alıp yerken Hyunjin arabayı sürmeye devam etmişti.
"Ya Minho ben yapmak istiyorum dedim!" Ayaklarını yere vurarak elinden bıçağı alan ve arkasını dönüp tezgaha domates doğramaya devam edin eşinin sırtını yumrukladı.
"Ama hayatım bugünden beri ayaktasın otur birazcık dinlen." Jisung ayağını bir kez daha yere vurup kollarını kavuşturdu. Trip atar gibi başını sallayıp mutfaktan çıkmak için adım attı. "Küstüm sana gidiyorum ben konuşma benimle."
Kapıdan çıktığında Minho iç çekerek ellerini mutfak havlusuna kurulayıp Jisung'un peşinden gitti. Oturma odasında televizyon izlerken gülen eşini gördüğünde hiç görünmeden mutfağa geri kaçtı. Çünkü yanına gitseydi yine ayağı kalkıp bir şeyler yapacaktı.
Domatesleri doğradıktan sonra pişmekte olan yemeğin içine attı ve hazır olan diğer yemekleri kontrol etti. Tam o sırada zil çaldı. Kendi hızla kapıya giderken Jisung'un arkasından geleceğini biliyordu.
Kapıyı açtığında Felix ve Hyunjin'i gördü. Tam gülümseyip karşılayacağı sırada Jisung sinirle bağırmıştı. "Of Minho ben açmak istiyordum. Neden beni beklemedin. Yine küstüm sana. Git."
Minho derin bir iç çekti ve eliyle Hyunjin ve Felix'e içeri geçin işareti yaptı. Bu sırada Jisung çoktan söylenerek odaya çıkmıştı. "Her gün böyle mi bu?"
"Maalesef. Günde en az on kez küsüyor. Ve barıştırıyorum. Bir an önce bitse de şu hamilelik asla ikinci bebek falan yok. Bir 9 ay daha kaldıramam."
"Çok şükür öyle bir durum yaşamıyorum. Çok rahat bir hamilelik geçiriyoruz. Felix çok sakin."
"Jisung da nerede o sakinlik oturtturamıyorum bir türlü. Siz içeri geçin ben şunun gönlünü alıp geleyim."
Hyunjin ve Felix oturma odasına geçerken Minho Jisung'un peşine yukarı çıkmıştı.
"Hyunjin canım bir anda o ballı çikolatadan çekti." Hyunjin'in elini bırakıp sırtını onun göğsüne yaslamıştı. "Aşkım eve gidince yesen olur mu?"
"Tamam, olur."
Jisung kafasını sürekli sallayarak iniyordu merdivenden. Minho'ya trip attığını tamamıyla belli ediyordu. Mutfak kapısının önüne geldiklerinde Minho, Jisung'un belinden karnına doğru kollarını doladı. Elleri ile karnını okşamaya başlamıştı. "Yapma ama böyle bir dahakine sen açarsın kapıyı söz."
Jisung, Minho'nun böyle yapmasını sevdiği için gardını düşürmedi. Ardından kapı çaldığında Minho sonunda der gibi iç çekti. "Hadi hemen aç kapıyı."
Hamile olan sevinçle kıkırdayıp kapıya ilerlediği sırada eşi de peşindeydi. Bu sefer annesi, babası, Minho'nun annesi ve babası gelmişti. Kocaman gülümseyerek içeri davet etti. Tam kapıyı kapatacağı sırada Jungkook ve Taehyung'un da tartışarak geldiğini gördü.
Onlarda içeri geçtiğinde kapıyı kapattı ve herkesi karşılayıp içeri geçtiler.
"Nasılsınız çocuklar?"
"İyiyiz anne siz?" Diye sordu Minho annesine. Annesi değişik bir şekilde baktı. "Hmm belli oluyor turp gibisin. Sana değil Jisung ve Felix'e sordum. Nasıl gidiyor hamilelik?"
"Gayet güzel ama sancılar zorluyor. Hyunjin çok yardımcı oluyor onda da."
"Minho bana hiç yardım etmiyor." Jisung'un söyledikleri ile Minho sabır dilenir gibi yaptı. "Bakmıyor bana."
"Minho?!"
"Anne vallahi bakıyorum ya. Kendisini hiç oturtturamıyorum. Sürekli ayakta bir şeylerle-"
"Sus bakim hamile eşini şikayet mi ediyorsun?" Elini alnına koyup tekrar tekrar içinden sabır dilendi. "Şaka şaka. Bakıyor." Jisung elini Minho'nun omzuna koyup gülerek konuştuğunda Hana memnun olmuştu.
"Neyse anneciğim yemeğe geçelim mi? Çok güzel şeyler hazırladı Minho." Hep birlikte büyük yemek masasına oturduklarında kadınlar çocuklarına bir şey yaptırmamış kendileri koymuştu yemekleri. Ortamda sadece çatal kaşık sesleri duyulurken Jungkook'un boğazını temizleme sesiyle herkes ona baktı.
"Size bir şey söylemem lazım." Dedi ve yanında ki eşine baktı. Taehyung ona güven verici bir şekilde gülümsediğinde kendisini bekleyen ailesine döndü.
"Biz hayatımıza Amerika'da devam etmek istiyoruz."
"Ne?" Hana'nın elindeki kaşık hızla masaya düştüğünde oğluna baka kalmıştı. "Şaka mı yapıyorsunuz?"
"Oğlum nereden çıktı bu?" Jungkook babasına baktı. "Taehyung'a bir teklif geldi. Ünlü bir markadan. Tamamen onlarla çalışmasını istiyorlar. Çekimler için sürekli Amerika'ya git gel yapması yerine oraya yerleşmeye karar verdik."
"Bay Hwang ben dedim ama dinlemedi. Ben uğraşırdım. Onu burdan kop-"
"Taehyung oğlum senin onu hiçbir yerden kopardığın yok öyle olması gerekiyor. Artık büyüdü. Onun yeri eşinin yanı." Hajun Taehyung'u bölerek konuşmuştu. Eşine baktığında gözlerinin dolduğunu gördü. 'Yapma' der gibi baktı. Oğlunun üzülmeden yaşamasını istiyordu. Eğer Hana ağlarsa Jungkook'un gitmesi çok zor olurdu.
"Ne zaman gideceksiniz?" Dolu gözlerini umursamadan gülümseyerek sordu.
"2 ay sonra, sözleşme 3 ay sonra başlıyor." Diye açıkladı Taehyung.
"Desene 2 ay daha kurtulamadım bundan." Minho ortamı yumuşatmak amacıyla söylediğinde herkes kahkaha atarken Jungkook peçetesini ona fırlatmıştı.
Yemeğin sonrası şakalaşmalar ve gülüşmeler ile geçmişti. Felix gülümseyerek ailesinin gülen yüzlerine sırayla baktı. İçinde ki mutluluk hissi çok güzeldi ve tek dileği bunun bozulmamasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çölyak | Hyunlix Minsung
FanfictionLee Felix, olduğu okula gelen ve kimsenin dilinden düşüremediği. Hwangları hiç umursamıyordu. Fakat hayatında ne denli yer edineceğinden habersizdi. İkizin çoktan onları tanıdığından ve arkadaş olduğundan, Sadece sosyal medyada görüp ona aşık olan...