Vote: 50
Yorum: 60Hyunjin'in nerede olduğu bilinmiyordu. Hana kocasından duyduğu şeyden sonra ister istemez telaşlanmış etrafındakilerin sakinleştirici sözlerine rağmen zaman geçiyor, Hyunjin gelmiyor, ve onu bu daha da endişelendiriyordu.
Bir saat kadar zaman geçmişti. Belkide daha fazla. Kimse zamanı takip edemiyordu. Hyunjin'in hala gelmemesi telaşı arttırıyordu bu yüzden zaman onlara hızlı geçiyordu.
Kapının çalması ile herkesten önce Hana koşmuştu. Açtığında Hajun'u görmesi ile dolan gözlerini daha fazla tutamadan yere çöküp ağlamaya başlamıştı. Oğlu tam 3 saattir yoktu.
Hajun içeri girip kapıyı kapattı. Hemen onun yanına eğilip kendine çekti ve sarıldı. Diğerinin ağlaması artmış ve kesik kesik hıçkırıkları başlamıştı.
Bay Hwang onu zorla kaldırmış ve içeri götürüp bir koltuğa oturtmuştu. Eunji, Hajun'u kolundan tutup mutfağa sürükledi. "Polise haber verdin mi?"
"Karakola gittim ama kaybolmasının üzerinden 24 saat geçmeden arama yapmayacaklarını söylediler." Eunji sıkıntıyla ofladı. Acaba Hyunjin bir yere mi uğramıştı. Kendi kendine kaybolmasına imkan yoktu. Başka bir seçenekte var gibi durmuyordu.
Jungkook durmadan telaşla Hyunjin'i arıyor. Her kapalı olduğunu duyduğunda daha da stresleniyordu. Bir saat önce ki eğlenceli kişiliği kaybolmuş yerine ciddi bir ifade ve telaş gelmişti. Kötü düşünmek istemiyordu ama ona bir şey olduğu korkusunu atamıyordu.
"Kötü düşünmeyelim. Hyunjin bu gelir birazdan." Eunji, arkadaşını sakinleştirmek adına konuşmuştu. O sırada Minho telefonu elinde oturma odasına girdiğinde herkesin gözü ona döndü. "Gidebileceği tüm arkadaşlarına sordum. Kimsenin haberi yok" Bu herkesin endişesine endişe katmıştı.
Felix koltuğa oturmuş, dirseklerini dizlerinin üzerine koymuş ve kafasını ellerinin arasına almıştı. Endişesi ile dudaklarını ısırıyordu.
Jisung ise geri bahçeye dönen Minho ile yerinden kalkmış ve sakinleştirmek adına sevgilisinin yanına gitmişti. Buna benzeyen konularda dikkatli düşünürdü. Aklından her fikir geçiyordu. Ama o en mantıklılarla baş başa kalmıştı.
Kapı çaldığında herkes bir an umutlanmıştı. Evde kim varsa kapının başına toplandığında Jisung sakince kapıyı açtı ama beklenilen kişi değildi.
Taehyung bu kadar kişi görmesiyle şaşırsada diğer bir şaşkınlığından fırsat kalmamıştı. Elinde ki telefonu hızla Bay Hwang'a gösterdi.
Hajun gördükleri ile kitlendi. Jungkook merakla Taehyung'un telefonunu kendine çevirdiğinde sinirden delirmiş görünüyordu.
"Kim bu?" Demişti sadece dişlerinin arasından. Gözleri önce Taehyung'a sonrada babasına ulaştı. Kimse ne olduğunu anlamazken kapı girişinde en ufak ses bile yoktu.
"Kim bu dedim size" Sakinleşmeye çalışarak konuştuğunda yine kimseden çıt çıkmamıştı.
"CEVAP VERSENİZE. KİM BU? KİM BENİM KARDEŞİMİ BÖYLE DÖVDÜ. KİM BAĞLADI ONU SÖYLESENİZE."
"Jungkook sakin ol." Annesi konuştuğunda Jungkook daha da delirmiş gibi güldü. O sırada Minho Taehyung elindeki telefonu alıp baktı.
"Sakin mi? Senc-" Minho Jungkook'u kenara çekti ve annesine elindeki telefonu gösterdi. "Nasıl sakin olabiliriz sence. Şu Hyunjin'in haline bak. Kim bilir ne işkencelere uğramış. 4 saattir kayıp ve biz 5 dakikaya kadar kötü birşey düşünmemeye çalışmaktan ne hale geldik. Bize sürekli gelir birazdan diyerek rahatlatmaya çalıştın. Bak ne güzel geldi değil mi? İşkence görüp bağlanmış şekilde bir fotoğraf geliyor. Yanındaki kadında çok güzel marifet yapmış gibi gülümseyip selfie çekmiş. Kim bu baba? BU AMINA KODUMUN KARISI KİM DE BÖYLE BİR ŞEYİ YAPABİLİYOR SÖYLESENE." Elindeki telefonu hızla yere atarak parçalanmasını sağladı.
"Soonjae" dedi babası sadece. Herkes ona dikkat kesildi. Babası önce yutkundu. Önce Jungkook'a ardından Minho'ya baktı. "Liseden beri takıntılı biri sürekli Hana ile beni ayırmaya çalışırdı. 10 yıldır ortalarda yoktu. Şimdi nereden çıktı bilmiyorum."
"Sen nereden tanıyorsun?" Minho, Taehyung'a bakıp konuşmuştu. Tüm gözlerin ona dönmesiyle Taehyung gerilmiş ve yutkunmuştu. Dudaklarını zorlukla aralayıp konuştu.
"Üvey annem" Herkes şok üzerine şok yaşamıştı. Jungkook delirecek gibi hissetmişti.
"Bu kadına ulaşmalıyız." Eunji konuştuğunda Taehyung kafasını iki yana salladı. "Mesaj da attı. Yurtdışına gittiğini söyledi ama neresi bilmiyorum."
Bir anda Felix'in yere yığılmasıyla herkesin endişesi oraya toplanmıştı. Bir anda yaşadığı duygulardan dolayı kendini ayakta tutamamış bayılmıştı. Öncelikle uyandırmaya çalışmışlardı. Ardından uyanmayınca Jungkook onu kucağına alıp odasına çıkarmıştı.
Alt kata indiğinde ise babası ve ikizini görememişti. "Babamlar nerdeler?" Sesi çatlamıştı. Annesine baktığında gözlerinin kıpkırmızı olduğunu gördü. Onu böyle görmeye dayanamadı.
"Karakola gittiler. Fotoğraf ile birlikte"
Taehyung cevapladığında gözleri ona döndü. Sevdiklerini böyle gördükçe canı yanıyordu. O kadın tam olarak kimdi bilmiyordu.
Sevgilisinin bir 'üvey annesi' olduğunu bile bilmiyordu. Böyle bir olayın içine düşeceğini tahmin bile edemezdi.
Kafasında ki düşünceler bitmiyordu. Hyunjin'i deli gibi merak ediyordu.
Kapı çaldığında Jungkook hızlı adımlarla ilerledi ve kapıyı açtı. Babası ve ikizi içeri girmişti.
"Numara takibinden baktık. Yurtdışında bile değil. Ormanlık bir alanda bir villada. Kendini zeki sanan gerizekalının teki."
Babası konuştuğunda içindeki umut kırıntıları ve sinir büyüyordu.
"Gidelim o zaman" dediğinde babası kafasını iki yana salladı. " Polisler çoktan gittiler. Ve güvenlik için evde kalmamız gerekiyor."
"Ne güvenliğinden bahsediyorsun. Hyunjin kim bilir ne halde şuan. Kendimi düşünecek halde miyim sence? Sen gelmezsen gelme. Ben gidiyorum. Ver şu konumu"
Babası sıkıntılı bir nefes verdi. "Birlikte gidiyoruz o zaman" diyerek girdiği kapıdan geri dışarı çıktı. Ardından da 4 genç ilerliyordu.
Arabaya bindiklerinde Hajun hızla sürmeye başladı. Bir yandan cebinden telefonunu çıkarıp konumu açtı.
Sınavlar geldi 😭😭😭🥲
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çölyak | Hyunlix Minsung
FanfictionLee Felix, olduğu okula gelen ve kimsenin dilinden düşüremediği. Hwangları hiç umursamıyordu. Fakat hayatında ne denli yer edineceğinden habersizdi. İkizin çoktan onları tanıdığından ve arkadaş olduğundan, Sadece sosyal medyada görüp ona aşık olan...