İkinci Sezon, Onuncu Bölüm -02.10-

121 17 0
                                    

11

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

11.07.2023

Deniz Burak Zeytin

Görev, Altıncı Gün-

Apgun Özer.

Öğretmen olmayı hayatım boyunca ciddi bir şekilde hiç düşünmemiştim, ders anlatmak şöyle dursun hayatımda Olkan'a kitap okumak dışında kimseye bir bilgi vermezdim. Olkan'a kitap okumak... Yemin ederim burnumda tütüyor, ama görevi tamamlamayı geçtim, Akif'ten başka yakınlaşabildiğim kimse yok. Akif'se sanki onun hocası değilmişim de arkadaşıymışım gibi davranıyor ki bundan şikayetçi değilim, çocuğa baktıkça aklıma Odkan geliyor. Birini kaybettik, en azından diğerini kazanalım.

Elimde termosum, içindeki kahveyi içerken bahçedeki öğrencilere bakıyorum. Burada sahalar yukarıda olduğundan bahçede sadece sohbet eden ya da ders çalışanlar var.

"Olmuyor! Olmuyor. Böyle dersin Allah bin belasını versin." Yan tarafımdaki bankta oturan öğrenci sinirle alnına vurduğunda boğazımı temizledim, bana baktı. "Özür dilerim hocam."

"Yardımcı olmamı ister misin?" Sorumdan sonra kitabını kaldırdı; seçmeli Almanca. "Almancam çok iyidir," derken aksanlı bir Almancayla konuştuğumda gözleri şaşkınlıkla açıldı ve kitabını kapattığı gibi yanıma geldi.

"Hocam yoksa Alman mısınız? Ne güzel konuştunuz öyle. Almanca hocamız bile öyle güzel aksan yapamıyor." Konuşurken utanıyor, bankın ucunda rahatsızca kıpırdanıyordu.

"Sadece farklı dillere merakım vardı. Sorunun nerede olduğunu söyle, elimden geldiğince yardımcı olacağım." Kitabı açıp çekinerek biraz daha yanıma geldi ve tam ortaya sabitledi. Uzun bir paragrafı çevirirken birkaç cümlede yanlış çevirdiğinden paragrafı bütünüyle anlamına kavuşturamamış. Pantolonumun cebinden kalemimi çıkardım ve ilk yanlış kelimeyi gösterdim. "Burada ve birkaç yerde de daha çevirmede hata yapmışsın. Bu senin suçun değil, Almanca da Türkçe gibi benzer kelimeler var ki bazıların anlamları farklı olsa da okunuşları birebir durduğundan insan yanılabiliyor. Sert ve keskin uçları olan bu dilde hata yapman çok olası. Bu kadar büyük bir paragrafta sadece sekiz yanlış çevirin var. Ders puanın kaç?"

"Seksen sekiz." Daha deminki çekingenliğini atıyor gibi duruyordu.

"Eğer pratiğini kolaylaştırırsan notlarını yükseltebilirsin. Sana sadece hatalarını gösterebilirim, onların doğrularını sen bulmalısın tamam mı?" Başını sallayarak sorumu onayladığında kitabını karalamadan, kalemimin tersiyle hatalı yerlerini gösterdim, gösterdiklerimi kendi kalemiyle işaretledi. "Çevirirken dikkatli olmalısın. Tek yanlış kelime bazen tüm cümleyi bozabiliyor."

"Hocam çok teşekkür ederim. Almanca hocamız birkaç gündür hasta olduğundan sadece ödevler verebiliyor, tam anlatımlı ders işleyemiyoruz." Almanca hocası kimdi ki? "Yudel Hoca," dediğinde kaşlarımı daha da çattım.

KardeşlerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin