İkinci Sezon, On Yedinci Bölüm -02.17-

121 13 0
                                    

29

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

29.07.2023

Deniz Burak Zeytin

Görev, Yirmi Yedinci Gün-

Apgun Özer

Birine yardım etmek insanın direkt karar verebildiği bir olay değildir, yani sadece bir kısım insan 'belki' düşünceleriyle boğuşmadan direkt yardım edebilirken geri kalan hep şüpheye düşer. Necip'in verdiği zarf, işimi büyük ölçüde kolaylaştırmıştı. Şüphelendiğim insanlar, bahsettiği kulübe kayıtlıydı. Oraya katılabilmenin tek kuralı ya bağımlı olacaksın ya da satıcı.

Zil çaldığında tahtanın önünden ayrılıp öğrencilerin sorusu olup olmadığını sordum. Aldığım olumsuz yanıtla beraber kitaplarımı toplayarak sınıftan ayrıldım.

Eğer okul hayatımda böyle dersler alsaydım, belki de gerçekten millete hayırlı vatandaş olabilirdim. Şimdi tamamen hayırsız olmasam da öyle aman aman işe yaradığımı da düşünmüyorum. Derste güzel noktalara değiniyor, tüm öğrencilerin dikkatini toparlayabiliyordum.

Ofisime geldiğimde Necip'in kapıda beklediğini gördüm, başını eğmiş, duvara yaslanmış.

"Bu teneffüs başka bir öğrenciyle randevum var, sonra gelebilir misin?" Kapımı açarken söylediklerime başını salladı.

İçeri girip kitapları dolaba koydum, defter ve kalemleri çıkardım. Daha rahat edebileceği bir ortam hazırlayıp sandalyeme oturdum ki kapım çaldı. Baktığımda Akif'i gördüm, onayı verdiğim an girip kapıyı ve perdeleri kapadı.

"Hoş geldin Akif'im. Çay veya kahve?"

"Hoş buldum hocam. Kahve." Ona çeşitleri sayarken termostaki kaynar suyu çıkarıyordum. Temiz kupaya istediği çeşidi ve suyu koyup karıştırdım, ona uzattım. "Hocam, siz buradayken burası tam bir eve benziyor ama siz yokken de klasik, saçma sapan bir yere."

"Ben gittikten sonra ne yapacaksın?" Gülerek sorduğum soruyla omuzları düştü. "Oğlum sen de mezun olacaksın ya."

"Haaa! Doğru ya. Unutmuşum." Kıkırdadığında başımı iki yana salladım. "Hocam, sizce yetim olmak eksiklik mi?"

Aniden pat diye sorduğu soruyu ben yıllardır kendime itiraf edemiyorum ki cevap vereyim. Ona baktığımda bakışlarını bardağa indirdi.

"Uygar'ın ilk babası öldüğünde daha 6 yaşındaydık. Uygar, benim gibiydi. Hatta benden bile enerjik, sürekli gülerdi, sülalenin enerji kaynağı gibi bir şeydi. Babası öldükten sonra 6 yaşında olmasına rağmen çok duruldu, bakışları donuklaştı. Babasının bir daha hiç geri gelmeyeceğine emin olması için teyzemin tekrar evlenmesi gerekti, yoksa hep bekliyordu. Annesi de öldüğünde bizle zorla iki kelam eden kuzenim ağzına kepenkler vurulmuş gibi oldu. Bu yetimlik nasıl bir şey ki insan, mezarda olmadan ölü gibi yaşıyor? Ben eski Uygar'ı çok özledim. Tanısaydınız siz de çok özlerdiniz."

KardeşlerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin