İkinci Sezon Finali, Yirminci Bölüm -02.20-

282 26 13
                                    

11

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

11.08.2023

Deniz Burak Zeytin

Yatağımda oturmuş, kaçırdığım bilmem kaçıncı dersime çalışıyordum. O kadar uzun zamandır ders çalışmıyordum ki bir an nasıl yapıldığını bile unutmuş, sonrasında uyum göstermiştim. Derssiz bir hayat daha iyi değil mi?

Hastanede bir buçuk hafta kadar kaldıktan sonra taburcu olmuştum, Ati izin aldığından şu anda benimle beraber evde. İşe gitmesi için onu ikna etmeye çalışsam da kesinlikle ikna olmuyor. Ertelediğim ödevim sonunda bittiğinde inleyerek bilgisayarımı kapadım. Kafam ağrıyor!

Kapım çaldıktan saniyeler sonra açıldı, Ati odaya girmeden konuşmaya başladı: "Yemeğe ufaklık."

"23 yaşıma az kaldı, Ati. Ufaklık demeyi ne zaman kesersin?" Gülerek odaya girip yatağımın üzerindeki kitapları toparlamaya başladı. "Atilla."

"Hm?"

"Hâlâ küs müyüz?" Soruma yanıt vermek yerine kitaplarımı masamın üzerine bırakıp kapıya yöneldi. "Ya! Ama benim ne suçum var ki?" Cevap vermeden odadan çıktığında adını bağırarak yataktan fırladım.

"Dikkatli olmalıydın," dedi koridorda durduğunda. "Dikkatli olmalıydın Den! Bu işin ne kadar tehlikeli olduğunu Olkan'ın başına gelenlerden gördük, tanıdık, bildik. Senin dikkatli olman gerekiyordu, bir paranoyak gibi gezinmeliydin. Gece oldu mu camını bile açmamalıydın."

"Özür dilerim. Yemin ederim o kadar cesur olabileceklerini tahmin etmemiştim, hepsi hapsi boylamıştı. Özür dilerim ya." Bana bakıp iç çektiğinde özrümü tekrarladım. "Hem bak kilo aldım, kas yapmaya başladım. Artık farklı ve açık renkler de giyiniyorum. Bu göreve tamamen kötü denemez ha?"

"Öyle, güzel kilo almışsın..." İç çekip bakışlarını kaçırdı. "Abarttığımı biliyorum, sadece 5 senedir kardeşimi sedyede görmek beni... Hayır, bizi çok etkiliyor. Seni de o sedyenin üzerinde gördüğümde kıyametin koptuğunu düşündüm, Den. Abarttığım için özür dilerim." Gülerek yanağını sıktım.

"Abartmıyorsun, abarttığını hiçbir zaman düşünmedim. Sana hak veriyorum, sadece küs kalman üzüyor. Küsmeyelim, lütfen." Gözlerime bakıp tebessüm etti ve sarıldı. 

Güzel bir akşam yemeğinden sonra beraber Kur-an okumaya başladık, tam cüzlerimizi bitirmek üzereydik ki telefonum çaldı. Abim okumaya devam ederken telefonumu alıp mutfağa geçtim, aramayı yanıtladım.

"Umarım rahatsız etmiyorumdur Deniz Bey." Babamın şen sesini duymak beni de şenlendirdi.

"Estağfurullah. Buyurun?"

"Bir süreliğine buraya gelebilir misiniz? Olkan Bey hakkında." Anında kaşlarım çatılmış, tetiğe kalkmıştım. Sanki babam bunu görmüş gibi konuşmasına devam etti, "kötü bir durum söz konusu değil. Sizinle yokluğunuzda gerçekleştirdiğimiz tedaviler hakkında konuşmak istiyordum ve Olkan Bey, sesinizi duyduktan sonra söz dinlememeye başladı."

Rahatlayıp kıkırdadığımda babam da güldü.

"On dakikaya oradayım." Aramayı sonlandırıp salona geçtim, Ati de bana baktı. "Olkan'ın yanına..."

Sözümü kesti, "gidebilirsin. Hatta orada kalmak istersen seni tutmam."

"Teşekkür ederim. Sabah gelirim." Başını salladığında hiçbir şey almaya gerek duymadan arabamın anahtarıyla evden ayrıldım.

Hastaneye gidene kadar yüzümde kocaman bir tebessüm vardı, sonunda geldiğimdeyse arabamı park ederken boğazımı temizleyip ciddi yüz ifadesine büründüm. Binadan içeri girip asansöre bindim. Katta duran kabinden inerken yavaşça Olkan'ın odasına yürüyordum. Koridorda kimsenin olmaması dikkatimi çekse de umursamadım ve kapıyı açtım. Dağınık yatakta kardeşim yoktu.

Kardeşim nerede lan?

"B-Betül hemşire!" Avazım çıktığı kadar haykırırken kapıya koşuyordum. Açtığım gibi kendimi koridora attım ve onu gördüm. Daha demin korkudan atan yüreğim, şimdi heyecan yüzünden hızına hız katıyordu. Küfür mırıldanırken gözümden birkaç damla yaş düştü.

"Kardeşim?" Olkan'ın seneler önceki sesi şimdi onun ağzından çıkarken yüzünde tebessüm vardı. "Ben de seni özledim."

Küfür ederek iki elimle ensemi tuttum. Hıçkırığımızı bastırıp yerde diz çöktüm. Olkan karşımda; koltuk değneğine tutunmuş, ayakta ve arkasında babam, Kaan abi, Betül hemşire. Duran asansörden gülerek inen Atilla hızlıca yanımıza gelip bir kolunu Kaan abinin omuzlarına attı. Yani herkesin haberi mi vardı? Yüzü buruşmuş Olkan sendelediği an ona doğru koşup sıkıca sarıldım, bir kolunu bana doladı.

"Ayakta durmaya hâlâ alışamadım," derken gülüyordu. Beş sene... Beş senedir hasret kaldığım sesi, gülüşü tam dibimde. Ona daha sıkı sarılıp derin bir nefes aldım.

"Geri döndün abi. Bize döndün."

"Size döndüm kardeşim."

KardeşlerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin