Birinci Sezon, On Birinci Bölüm -01.11-

315 31 54
                                    

21

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

21.08.2019

Eve gittikten hemen sonra kardeşlerimin valizlerini hazırlamış, lojmana getirmiştim. Kaan'ın atar ve tehdit içeren aramaları sonucu üçüz kardeşlerim de apar topar lojmana gelmiş, odalarına yerleşmeye başladılar. Emniyet müdüründen önceden bize burayı ayarlamasını ve Deniz ile beni aynı odada kalmak zorunda olduğumuzu belirtmesini istemiştim ki zaten onlar da çoktan bunun için gerekli bir bildirge yazmışlar. Deniz'in odasında o bildirgeyi okuduğumda zevkten dört köşe olmuştum. Bunca zaman onunla beraber çok kalmıştım ve geceleri acayip bir çocuk olurdu, zombilerden uzaylılara kadar pek çok düşüncelerini bana anlatırdı. Artık 18 yaşımızda olduğumuzu ve öyle biri olmadığımı bilsem de geçmişteki gibi yan yana olacağımızı düşünmek sevinmem için yetiyordu. Üçüz kardeşlerim evdeki diğer odaya, ben de Deniz'in odasına kurulmuştum.

Bu arada Deniz'i almaya giden Odkan, onu bulduğunda çok üzgün halde olduğunu ve kendisini sadece karakola bırakmasını istediğini anlatmıştı. Odkan geldiğinden beri, Deniz'in neden karakola gittiğine kafa yoruyor ama herhangi bir şey bulamıyordu. Vicdanlı kardeşim, Deniz'i korumamız gerektiğini, bu şehrin tehlikeli olduğunu bile söylemişti. Tabii bunları Affan'dan saklıyorduk ki onun çok da umurunda değil. Benim yanımda tatlı kardeş olurken Odkan'a takındığı soğuk havayı hissedebiliyorum. Belki onların için aynı oda düzeni iyi olmamış olabilir, yine de bir şeyleri ortaya çıkaracağına inanıyorum.

Deniz'in karakolda gidip görev hakkında verdiği raporlar hemen bana da gelirken oturduğum yerde iş yapmak çok hoşuma gitmişti. Tabi Deniz'in raporunu okuduğum anda kendime lanet ettim. Kopuk bebek parmakları, dilendirilen çocuklar, yasa dışı silahlar, uyuşturucular ve daha nice iğrenç şeyler bulmuş. En garibi ise bazı çukurların içinde elmaslara rastlamış. Bundan sonra her göreve onunla beraber gideceğim, onu yalnız bırakmayacağım. Hem bulduğu önemli kanıtlar için hem de bu şehrin tehlikesini bilmediğinden.

Şimdiyse kardeşlerim hâlâ yerleşiyor, ben ise oturmuş televizyona bakıyorum. Aslında kitap okuyabilir ya da ders çalışabilirim ama Deniz geldiği an yüzündeki o şok ifadeyi görmek istiyorum. Kapı yavaş bir şekilde açılırken ıslık sesi geliyor ki bu Deniz'in her zaman söylediği şarkının nakaratıydı. En azından bu şarkının değişmemiş olmasına sevindim. Kapı tekrar kapandığı an oraya döndüm, Deniz kapıya dönmüş ve ayakkabılarını çıkarıyor. Onun en sevdiğim yanı ne yaşarsa yaşasın her zaman hiçbir şey olmamış gibi davranabiliyor, psikolojisini koruyabiliyor.

Bana döndü ve kısa bir şaşkınlıktan sonra güldü, dudaklarını yaladı, etrafa göz gezdirip tekrar suratıma baktı ve alkışlamaya başladı; "burada da dibimde olacaksın yani. Mükemmelsin Olkan." Sözlerindeki alay ve altyazıda hissettirdiği küfürler beni içten içe güldürdü.

"İsteyerek gelmedik herhalde. Evde tadilat mı ne varmış, o yüzden buradayız," diye bilmiyormuş gibi yaptım. Ayaklarımı önümdeki sehpaya uzatıp kumandayı elime aldım. Odalarından üçüzlerim de çıktığı zaman Deniz iğrenç bir küfür etmişti. Ona dönerek yüzümü buruşturdum; "bu iğrençti."

KardeşlerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin