|Sadece aile kurgusudur.
Lgbti+ yoktur, karakterlerin hepsi kardeşler veya birbirlerini kardeş gibi görürler.
Hikâyemde ütopik bir dünya vardır; aşkın, sevdanın uzak olduğu, sadece aile bağlarının işlendiği. Aile olmak illa kana ihtiyaç duymaz ya da...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
02.07.2019
"Okula kadar size eşlik edebilirim," dedi bize stresle bakan Atilla.
Dün o altta kalanın canı çıksın oyunundan sonra biraz daha sohbet edip odalarımıza dağılmıştık. Hayatımda ilk defa bu kadar rahat bir yatakta yattığımı düşünüyorum. Ben ranzanın üstünü, Orkan altı ve Odkan da tekli yatağı aldı. Düzenimizden memnunuz, sadece onların eşyaları dolaplara sığmadı. Şu anda ise okul için hazırlandık, evden çıkıyoruz. Atilla iş yerinden bir haftalık izin aldığı için evde, Pars ise hâlâ işe gidiyor.
"Buradan ayılırken küçük olabiliriz ama hafızamızı kaybetmedik, yolları hatırlıyoruz. Dert etme! Kaybolursak ararız." Odkan'ın güven veren sesiyle Atilla derin bir nefes aldı.
Biz bunları konuşurken Kaan çatıda telefonla görüşüyor, eski okulundan arkadaşı arıyormuş. Neden bilmiyorum ama telefonla görüşürken hep bir yerlere kaçıyor. Bu aramalar ne bizi duyabileceği ne de bizim onu duyabileceğimiz yerlerde oluyor. Ne saklıyor olabilir ki? Sonuçta üçüzlerimin de arkadaşları aradığında istedikleri yerde konuşmuşlardı.
"Tamam. Dikkatli gidin." Atilla'nın şu andaki stresini kimse yaşamamıştır yani! Bu ne be kardeşim? Eskisi gibi çocuk değiliz ya.
"Tamam babaa!" Sinirle karışık alaya aldığım an sırıttı.
Evden uzaklaştığımız gibi Odkan koluma yapışıp karnımdaki karın kaslarımı nasıl yaptığımı sormaya başladı. Sabah üçte koşuya çıkmıştım ve dörtte döndüğüm sıra Odkan tuvalete kalkmış, o sırada da ben banyomu yapmış bir halde yeni kıyafetler giyiniyordum ki Odkan banyoya geldi, tişörtümün kapatmak üzere olduğu karnımı gördü. İki bir tarafta, iki de diğer tarafta karın kasım vardı ve sadece oldu işte, başka bir şey bilmiyorum.
"Bir daha demeyeceğim; nasıl olduğunu bilmiyorum, vücudumla çok ilgilenmiyorum! Oğlum bir düş yakamdan lan!" Sesim sokakta yankılanırken Affan hafiften tebessüm etmiş, Orkan'ınsa yüzü düşmüştü. Omuz silkip benden uzaklaştı, ellerini ceplerine koyarak yürümeye başladı.
Hadii! Hiç yoktan yere çocuğu kırdık.
"Üzgünüm, bağırmamalıydım. Cidden nasıl olduğunu bilmiyorum, sadece her gün çalışıyordum. İşlerim ağırdı ve bu kasların hepsi oradan kalma," diye açıklama yaptığım anda gülümsedi, yine de kolunu omzuma falan atmadı.
"Okay bro, no problem." Güzel bir İngiliz aksanıyla konuştuğunda başımı aşağı yukarı salladım. Bir daha aramızda söz geçmedi.
Uzun yıllardır görüşmüyor olsak bile aramızda soğukluk, garip bir hava yok. Aksine sanki hiç ayrılmamışız, her günümüz beraber geçmiş ve her şeyi biliyoruz gibi hissediyorum. Ama onların hakkımda hiçbir şey bildiği yok, tabii ben de onların hakkında bilmiyorum! Büyük, konteynırdan bir mekâna gelince durduk. Yapının üzerinde bulunan tabelada sadece lise yazıyor, başka hiçbir şey bulunmuyor. Bizimle dalga mı geçiyorlar?