Bugün Lirisha fazlasıyla neşeli ve enerjik bir biçimde yatağından kalkmış ve güne başlamıştı. Herkes yeni yeni uyanırken o Güneş'in doğuşu eşliğinde, Ortak Salonda kitap okuyordu. Üstelik yeni kazağı da üzerindeydi.
Çoğu öğrenci Hogsmade'de veya ailelerinin yanındaydı. Sayılı kişi Hogwarts'ta kalmıştı. Sunny'de bu kişilerden biriydi. Lirisha'yı Ortak Salon'da tek başına görmüş ve yanına gitmek istemişti.
"Günaydın."
Lirisha ilgiyle kafasını kitabından kaldırdı.
"Günaydın?"
"Rahatsız mı ettim?"
"Hayır tabii ki."
"Ne okuyorsun?"
"Sihir Tarihi."
"Sıkılmıyor musun? Tarihi her zaman çok sıkıcı bulmuşumdur!"
Sunny, Lirisha'nın yanına oturdu.
"Ben tarihi seviyorum. Geçmişini bilmeden şimdini, şimdini bilmeden geleceğini bilemezsin. Ayrıca tarih önemlidir, kim olduğunu da sana öğretir."
"Hiç bu açıdan düşünmemiştim. Yine de hala sıkıcı!"
İkisi beraber güldüler.
"Benim adım Sunny. Ve sen de?"
"Ben Lirisha."
"Memnun oldum Lirisha!"
"Bende çok memnun oldum Sunny!"
"Seni genelde hep şu tuhaf ve asosyal çocuğun etrafında görüyordum. Siz kardeş falan mısınız? Pek benzemiyorsunuz aslında."
Lirisha duyduklarının etkisiyle gülümsedi. Kardeş mi? Kardeş gibilerdi.
"Hayır, kardeş değiliz. Yine de o kardeşim gibidir. İlk tanıştığımız günden beri çok yakınız."
"Onu gerçekten seviyor musun, yani... Onun gibi birini..."
"Neden ki? Tom'un nesi varmış?" Lirisha'nın sesinden biraz sinirlendiği anlaşılıyordu.
"O... Bilmiyorum. Çok soğuk ve açıkçası korkutucu. Çok ukala ve egoist. Huysuz ve kaba! Üstelik zorba! Yani, çoğu kişi onu sevmiyor."
"Zorba mı? Her gün onunla beraberiz, bir kötülüğünü veya zorbalığını görmedim Sunny. Evet, soğuk ve kaba olabilir. Belki ukala da olabilir. Yine de zorba değil!"
"Lirisha, onun en yakını olduğun için senin haberin vardır diye düşünmüştüm fakat belli ki yok."
"Neyden?"
"Tom gerçekten zorba. İnsanların ona karşı olan en ufak bir yanlışında veya dikkatsizce yapılan bir hatasında hemen acımasızca davranıyor."
"Ne yapıyor mesela?"
"Geçenlerde bir çocuğu merdivenler hareket esnasındayken ittirmiş ve bir çocuğa da lanet okumuş. Bunun gibi daha bir sürü söylenti var."
"Hayır, yapmamıştır. Yapmaz! Nereden bu kadar emin olabiliyorsun? Kanıtın var mı?"
"Yok, ama yine de sen dikkatli ol. Bu yaptıklarını daha sonra da başkalarının üzerine atıyormuş ve cezalandırılmalarını sağlıyormuş. O hem yalancı hem zorba. Seni baştan uyarmış olayım."
"Sunny, sene başından beri hatta daha bile önceden onunla beraberdim. Benden daha iyi mi bileceksin? O yapmaz diyorum. Yapmamıştır. Bütün bunlar yalnızca asılsız söylentilerden ibaret. Güven bana."
"Pekala, öyle olsun Lirisha. Yine de sen beni dinle ve dikkat et."
"Tamam."
Ardından Lirisha, içerisinde bulundukları sohpetten haz etmediğinden dolayı Sunny'nin yanından kalktı ve yatakhaneden dışarıya çıktı. Bütün bunlar saçmalıktan ibaretti. Onun tanıdığı Tom böyle biri değildi. Evet soğuktu, ne düşündüğü anlaşılmazdı, sessizdi ve duygularını iyi gizlerdi. Neredeyse duygusuz görünüyor olabilirdi, huysuzda olabilirdi. Yine de hala o bütün bunları yapacak türden biri olamazdı. Kuru iftiraydı.
Lirisha biraz hava almak istediği için Hogwarts'ın bahçesine çıktı. Kar hala olduğu gibi duruyordu. Hatta üzerine yenileri bile eklenmişti sanki. Dün gece de kar yağmış olmalıydı. Lirisha paltosuna ve kitabına sıkıdan sıkıya sarıldı. İçerisindeki kazağı da ona sıcaklamasında yardımcı oluyordu.
Biraz etrafta dolaşmaya başladıktan sonra Hogwarts'ın Astronomi kulesinden sonraki en yüksek kulelerinden birine çıktı. Buradan manzara müthiş görünüyordu. Hafif sisli tepeler ve karla kaplı ormanlar, bayırlar. Lirisha soğuk havayı iyice ciğerlerine çekti, derin bir nefes verdi. Gözlerini kapattı ve soğuk rüzgarın tenini tokatlayışını hissetti.
Aniden arkasından bir ses duydu.
"Lirisha."
Tom kendisine büyük gelen, eski ama şık görünümlü paltosuyla tam arkasında duruyordu.
Lirisha Tom'u gördüğünde içten bir sevecenlikle gülümsedi.
"Tom."
"Burada ne yapıyorsun?"
"Temiz hava alıyorum, ya sen?"
"Bende."
Tom kızın arkasından yanına geçti. Bir müddet birlikte manzarayı izlediler.
"Tom, nasılsın?"
Beklenmedik bu sorunun gelişi, Tom'un ilk başta biraz sessiz kalmasına sebep olmuştu.
"İyiyim."
"Hep iyi ol."
Lirisha'nın sesi her zamankinden ciddi çıkıyordu.
"Nereden çıktı şimdi bu?"
"İçimden."
Lirisha gülümsedi.
Tom, bir süre Lirisha'nın gülümseyişini, yüzünü, gözlerini inceledi. Boş bakışlarını Lirisha hissedebiliyordu. Yine de bir tepki vermedi.
"Tom. Şu anda ne düşünüyorsun?" Diye konuşmayı sürdürdü Lirisha.
Tom'a bakmadan konuşuyordu. Manzaraya bakıyordu. Tom ise kendisine.
"Neden soruyorsun?"
"Merak ediyorum. Çok ifadesiz ve tepkisizsin. Hiçbir zaman duygu ve düşüncelerini açıkça ifade etmedin veya belli bile etmedin. Yine de bir şeyler düşündüğünü ve onların önemli olduğunu hissediyorum. Tom, söyle bana, ne düşünüyorsun?"
"Benim ne düşündüğüm seni niye ilgilendiriyor?"
"Çünkü arkadaşımsın. Çünkü sana değer veriyorum."
Ona değer mi veriyordu? Kanından canından bile olmayan ona, kendisine tamamen yabancı olan ona değer mi veriyordu. Ve arkadaş... arkadaşlıkta neyin nesi olabilirdi? Sahi, arkadaşlık neydi?
"Arkadaşın mı?"
"Evet. Arkadaşım. Her anımda benimle olan, değer verdiğim ve önemsediğim kişi. Beni anlayan ve tanıyan kişi. Bana diğerlerinden daha yakın olan biri, farklı biri. Sen o'sun Tom."
Tom sessizleşti. Bakışlarını kızdan çekti ve manzaraya kaydırdı, biraz daha aşağıya. Biri ona değer veriyor, onu önemsiyordu. O, Lirisha için farklıydı. Peki ya Lirisha onun için öyle miydi? Emin olmasa da ona karşı herkeste olduğu gibi kaba ve sert olamıyordu. Acımasız olamıyordu. Bu onu bazen sinirlendiriyordu. Güçsüz hissettiriyordu fakat kimi zamanda güçlü...
Tom bu yanındaki cadıya gerçekten değer ve önem veriyor muydu? Bilmiyordu.
Tom yine bakışlarını yanındaki dalgalı saçlı kıza çevirdi. Saçları ilk tanıştıkları zamandan bu yana epey bir uzamıştı. Rüzgarda dalgalanıyor, savruluyordu. Dudakları ve burnu soğuktan kızarmıştı. Gözleri sevgi ve neşeyle parlıyordu. Yüzüne dağılmış dağınık çilleri ve kızarmış yanaklarıyla çok sevimli görünüyordu. Tom'un, hayatında olan ani değişimlerden ve hayatına giren ani yeniliklerden biriydi bu kız. Onun yanında olan biriydi. Yalnızlığına birden ortak olmuştu.
"Hava soğuyor. Artık içeri gidelim." Dedi Tom bütün bu düşüncelerden sıyrılırken ve bakışlarını yine Lirisha'dan uzaklaştırırken.
İkisi beraber okulun içerisine, sıcak bir yere gittiler.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
free | Tom Marvolo Riddle fanfic
Ficção Geral-Tom Marvolo Riddle fanficidir- Adeta kendi kendini hapsettiği bir kafes içerisinde git gide büyüyen ve onu yiyip bitiren, yutan bir karanlıktaydı Marvolo. Lirisha onun için buradaydı. Bilmiyorlardı ama birbirleri için nefes alıyorlardı. Beraberken...