1942
Lirisha Hogwarts'tan eve döneli biraz olmuştu. Günleri her zamanki seyrinde ilerlemeye devam ediyordu. Hogwarts'taki 5. yılına girecekti ve bu yıl için içinde garip bir his vardı denebilir. Hogwarts Lirisha için sıcak bir yuva ve kendisini güvende hissettiği tek yerdi. Yalnızca heyecan yaptığını düşündü ve içindeki bu hissi görmezden gelme kararı aldı.
Sabah saatleriydi. Hava güneşli ve etraf parlaktı. Yazın canlı renkleri etrafı sarmıştı. Çöp atmak için apartmandan dışarıya çıkıyordu. Merdivenleri hızla indi. Çöp poşetinin büyüklüğü ve ağırlığından dolayı biraz sendeliyordu. Nihayetinde apartmandan çıktı ve binanın sağındaki çöp kutusunun etrafındaki yığına çöpünü attı. Mugglelar ne pislerdi, diye düşündü. Kimsenin umrunda değildi bu pislik içindeki yığın. Buradan yükselen iğrenç kokular hiç mi yakınlarda oturan apartmanların sakinlerini rahatsız etmiyordu? Bir an için ufak bir asa hareketiyle orayı temizlemek istedi ancak Hogwarts dışında büyü yapmanın yasak olduğu aklına dank edince bu fikirden ne yazık ki vazgeçti. Ne olurdu ufak bir akla pakla büyüsü yapsaydı? Zararsız ufacık bir büyü sonuçta! Başını derde sokmak isteyeceği son şeydi bu yüzden arkasını o yığına döndü ve apartmana geri girdi.
Artık genç bir kızdı Lirisha. Omzunun biraz aşağısına uzanan dalgalı ve parlak saçları vardı. Gül pembesi dudakları, güzel bir cildi ve şekillenmeye başlamış genç bir vücudu vardı. Gençliğinin başlarında olduğundan kişiliğide tam oturmamıştı tabiki. Her bir duyguyu yoğun bir şekilde yaşıyor ve hayatı öğreniyordu. Yine de yaşıtlarına göre daha aklı başında ve olgun davrandığı gözle görülürdü. Lirisha örnek öğrencilerden biriydi. Çok çalışkan olmasa bile sorumluluk sahibi ve zekiydi. Dersi derste dinler, ödevlerini yetiştirirdi ve kıvrak zekasıyla ön plana çıkardı. Lirisha bazen hırslı olabiliyordu ancak kıskanç değildi. Gururluydu ama asabi değildi. Sivri dilli olabiliyordu ancak kaba ve saygısız olmuyordu. O ince çizgiyi çok nadir kaçırıyordu. Onun dışında tutarlıydı. İyi huylu ve enerjikti, çoğunlukla nazik ve hoşgörülüydü. Pek Slytherinli gibi davranmasada bir Slytherinli olduğu gerçeğini değiştirmezdi.
Lirisha şimdi mutfakta kahvaltı hazırlıyordu. İçeriye oğlanlar girdi, Sam ve Samuel.
"Lirisha, benim yumurtamı rafadan yap." dedi Sam. Lirisha ise tek kelime etmeden işine kaldığı yerden devam ediyordu ki Samuel kardeşine sertçe çıkıştı.
"Kendin yapsana kolaysa! Karşında hizmetçin mi var Sam ne biçim rica etmek bu!?"
Sam huysuzca ve şaşkınca kardeşine döndü.
"Ne saçmalıyorsun sen Samuel?! Derdin ne? Ters tarafından falan mı kalktın?" Bunu dedikten sonra da sandalyesini çekip mutfak masasına oturdu ve kitabını açtı. Samuel Sam'in elindeki kitabı birden elinden kaptı.
"Saygısızlık etmeyeceksin!"
"Samue-" Sam, Samuel'e tam sesini yükseltecekken Lirisha mutfak masasına Sam'in istediği yumurtasını sertçe koydu ve aralarına girdi.
"Sabah sabah yapmayın lütfen." Ardından Samuel'e döndü ve nazikçe omzundan tuttu.
"Teşekkür ederim beni savunduğun için Samuel ama sende biliyorsun, alıştım artık. Ayrıca beni savunmana gerek yok. İcap ederse kendimi en etkili şekilde savunabilirim."
Son cümlesinde Sam'e sert ve imalı bir bakış attı ve Sam'de alması gereken mesajı aldı. Evde kimse çaktırmasa da Lirisha'dan biraz korkuluyordu. Bu korku gereksizdi, Lirisha onlara zarar durup dururken vermezdi. Sonuçta onlarla büyümüştü. Ayrıca Lirisha onların bu gereksiz çekingenliklerinin de farkındaydı. Samuel ise çok farklıydı. O Lirisha'dan çok hoşlanıyordu ve bunu evdeki Lirisha da dahil neredeyse herkes biliyordu.
"Nedir senin bu kör kütük hayran oluşun şu kıza!" Diye söylendi Sam sessizce sadece Samuel'in duyabileceği bir biçimde.
"Kessene sesini Sam!"
"Ne kesicem Samuel! Herkes farkında!"
"Sus dedim sana!"
İçeriye Daisy girdi ve Lirisha'yı kucaklayıp o da masaya oturdu.
Yavaş yavaş herkes masaya oturmuş, Mrs. Bouquet ve Mr. Bouquet ise içerideki yemek masasına geçmişlerdi. Uzun süredir düzen böyleydi çünkü çocuklar Lirisha ile anlaşmaya başlamışlardı.
"Günaydın efendim, afiyet olsun." Lirisha Mr. Bouquet'lerin oldukları masaya son dokunuş yaparken onlara afiyetler diledi ve kendisi de diğerleriyle beraber kahvaltı yapmak üzere mutfağa geçti.
Herkes afiyetle yemeklerini yiyordu ve yemekten sonra da bir iki kişi Lirisha'ya sofrayı kaldırmasında yardım ediyordu. Kim olduklarını tahmin etmesi çokta zor olmamalıydı. Elbette Daisy ve Samuel'di.
Yemek bitti ve sofrayı güzelce kaldırdılar. Lirisha tavan arasına ve çocuklarda okullarına gittiler.
Lirisha yine kitap sayfaları arasında saatlerini geçirecekti. Günlerini böyle geçiriyordu ve artık kimse ona eskisi kadar karışmıyordu. Mrs. Bouquet arada sırada ondan bazı şeyler yapmasını rica edebiliyordu o kadar. Zaten çoğunlukla o da evde olmuyor alışverişe çıkıyor, arkadaşlarına çaya gidiyor veya yürüyüşe çıkıyordu. Lirisha çoğunlukla evde, tavan arasında tek başına zaman geçiriyordu. Ayrıca arkadaşı Sunny ile de mektuplaşıyorlardı. Sık sık olmasa da birbirleriyle haberleşiyorlardı.
Burada geçirdiği günleri onu bunaltıyordu. Lirisha bir an önce Hogwarts'a dönebilmek için can atıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
free | Tom Marvolo Riddle fanfic
General Fiction-Tom Marvolo Riddle fanficidir- Adeta kendi kendini hapsettiği bir kafes içerisinde git gide büyüyen ve onu yiyip bitiren, yutan bir karanlıktaydı Marvolo. Lirisha onun için buradaydı. Bilmiyorlardı ama birbirleri için nefes alıyorlardı. Beraberken...