yoğun baş ağrısını geçirmek için sayamadığı kadar fazla olan kahvelere bir yenisini daha ekliyordu, yeni boyadığı siyah saçları eline akmıştı jeongin'in.
"seungmin arayı açtı bizimle."
kısa bir baş olumlamasıyla kitabını okumaya devam etti felix, odaları değiştiğinden beri üçü arasında garip bir soğukluk oluşmuştu ve bununla pek ilgilendiği söylenemezdi. seungmin'in tek amacı hoşlandığı kişiyle yakınlaşmaktı ve bunu başarıyordu bu yüzden söz hakkı yoktu.
"minho seungmin'le flört aşamasına gelir mi acaba?"
arkadaşının suskunluğuna alışmıştı jeongin bu yüzden kendi kendine konuşuyordu.
"kızlardan hoşlanmıyor mu?"
kitabının sayfasını kaybetmemek için parmağınızı arasına koyarak kendisiyle konuşan arkadaşına döndü.
"bana dün güzel kızlardan hoşlandığını söylemişti, hem eşcinsel değil hem de güzel insanları seviyor. seungmin'in şansı minho'nun güzellik anlayışına bağlı tabi kız olması lazım önce."
uzun süren konuşmasının ardından yeniden kitabına döndü, sefil bir şekilde insanların birbirini sevme oranını düşünüyorlardı. yalnızca yapması gereken tek şey seungmin'in minho'ya açılmasıydı, bu basamağı neden görmezden geldiklerini bilmiyordu.
"şansını zorlaması gerekecek yani."
jeongin'i onaylayarak üzerinde hissettiği yoğun bakışlara çevirdi başını.
ilk girdiği andan beri arkadaşının platonik olduğu kişi delicesine izliyordu kendisini, dün aralarında geçen olaydan dolayı irite duyuyordu karşısındaki gençten.
"pek ısınamadınız mı birbirinize?"
"rahatsızlık veriyor, fazlaca."
aslında kolay rahatsız olan biriydi arkadaşı, bir insanın aldığı normal bir nefesten dahi şikayet edebilirdi. bunun sebebi ise sürekli kendini düşünüyor olmasıydı, kendisi hariç kimsenin duygularına değer vermezdi çünkü kimsenin duygusu önem arz etmezdi kendisi için.
nadir güvendiği ya da sevdiği kişiler olurdu ikisinin aynı anda olması ise neredeyse imkansızdı.
"samimi birine benziyordu."
dudaklarını büzerek başını geriye yasladı, ağrı vücuduna vurmuştu.
"samimiyet ve yılışıklık arasındaki ince çizgiyi bilmeyen birisi."
kıvranan arkadaşına daha fazla katlanamayarak çantasından ağrı kesici çıkardı.
"neden yeni veriyorsun, sabahtan beri yanındaydı madem."
cevap beklemeden içti ilacı, kafasında türlü şarkılar aynı anda dönüyordu sanki. o denli bir acıydı.
"selam sarışın."
direkt olarak karşısına oturup elindeki kağıttan birkaç cümle göstermişti hyunjin, ilgilenip ilgilenmediğini dahi sormadan.
"alt sınıflardan biriyle makale yazmam gerekiyor derslerin iyi diye duydum, yardımcı olur musun?"
kağıdı inceledi bir süre, konusunu kendilerinin yazacağı belirtilmişti maddelerden birinde fakat uçuk kaçık şeyler de kabul edilmiyordu.
inkar edemezdi bu tür şeylerle ilgilenmişti her zaman. yazarak bir şeyleri sergilemek, kaleminin beğenilmesi, aynı şekilde aklının da. kendisi için inanılmaz bir duyguydu.
"konu belirledin mi?"
olumsuz bir yanıt alması hoşuna gitmişti, kabul edip etmeyeceğini düşünmüş demekti bu.
"seninle ortak bir noktaya varmak istedim, yardım edecek misin?"
kısa süren bir gülümseme ardından başını salladı felix kabul ettiğini belli edercesine.
ilk saniyeler şaşırsa da ne olduğunu algıladığı an sarışının yanağına tüy kadar hafif bir öpücük bırakarak sarılmıştı.
soğuk tenine temas eden sıcak dudaklarla şaşırmıştı felix fakat kendisini izleyen bir çift gözle durumu bozmadan sarılışına karşılık vermişti.
sevgili kıskandırma olayı.