gözüne gelen saçları tokayla tutturarak geriye yatırdı felix. henüz akşam olmamıştı gün batımının ışıkları vuruyordu küçük pencereden içeriye. kitabından odağını kaybetti o an batımı izlemeye koyuldu, pek bir güzeldi.
omzundaki kollar önünde birleşirken yanağında kısa süreli bir ağırlık hissetti.
"erkencisin."
henüz dersinin bitimine yarım saat varken yarısında sıkılıp çıkmıştı sınıftan minho, uzun zamandır aklını yöneten sarışına gelmişti hemen.
masaya serpiştirilen kağıtlara bakarken felix'in bir hayli yoğun bir konu üzerine çalıştığını fark etmişti, dikkatini dağıtmak istiyordu bencil hissetti kendisini bu yüzden.
telefonunun titremesiyle doğrularak mesajı açtı, garipti.
sarışına uzattı ardından o da okumuştu çatık kaşlarıyla.
"seungmin sindirememiş sanırım."
mesajda bir fotoğraf ve altında ise tehdit mesajı vardı minho'nun felix'i bırakması için, fotoğraf ise geçen gecedendi yalnızca sarışının yüzü belliydi.
"sorun olmaz fakülte dışı bir konu, kimsenin ciddiye alacağını sanmıyorum." kitaplarını düzenli bir şekilde yerlerine yerleştirdi. "ayrıca yüzün belli bile değil."
başını salladı minho, gerçekten bu tür ucuz bir fotoğrafla ne yapacağını sanıyor diye düşündü. emindi bu kadarla sınırlı kalmayacağından eğer bunu düşünüyorsa gerçekten ucuz atlatmıştı. bu kadar aptal biriyle konuşmak içten dileği değildi.
"eğer bana deseydi zaten seninle konuşmazdım bile." başını masaya yasladı yavaşça, düşünceliydi. "yani arkadaş olarak kalsaydık."
kalçasını masanın ucuna yasladı minho, bunu biliyordu. ne kadar belli olmasa da seungmin'le aralarının bozulmasından hoşlanmamıştı bu yüzden hala içinde az da olsa pişmanlık vardı felix'in. gözlerinde görebiliyordu minho bunu.
"şimdi olmasa ileride olurdu çünkü seungmin hiçbir zaman değişmeyecek."
minho da haklıydı kendince, şu an nasıl tepki veriyorsa ileride de aynısını yapacaktı seungmin. sonuç olarak şimdi nasılsa yine öyle olacaklardı.
"ben bozmazdım." durdu bir süre, aptal olduğunu hissediyordu. "aramız kötü olsa dahi sevdiğim biriyle olsa kızmazdım ona." yaşamıştı bunu geçen yıldan elbette aşık değildi fakat hoşuna giden birisi vardı ve seungmin onunla arkadaşça konuştuğunu iddia ederek garip bir ilişki yaşatmıştı kıza. felix'in şansı ise ortadan kaybolmuştu haliyle ama hiçbir zaman bunu bir sorun olarak görmemişti.
"kalbin çok güzel."
en başında görmüştü minho bunu fakat sürekli gerildikleri için kendisini tanıtmasına fırsat verememişti felix'in.
"sen süslüyorsun ondan."
pek çok şey yaşamışlardı fakat hiçbiri şu anki gibi utandırmamıştı minho'yu, felix'ten iltifat almayı garip karşılıyordu.
kapı çaldı ardından.
"bu arada changbin'i çağırdım," tam itiraz edecekti ki yanağına sevimli küçük bir öpücük kondurup susturdu erkek arkadaşını. "itiraz etme bozuşuruz."
bir şey diyemedi minho, çoktan içeri girmişti changbin. susmak zorunda kalmıştı haliyle, ne kadar dillendirmese de hoşuna gitmiyordu bu genç.
changbin minho'yu görmesiyle felix'e dönmüştü, bu çocuk cidden şanslıydı sevildiği için yoksa şuracıkta kavga çıkarırdı minho.