24.

331 50 21
                                    

yorgun bedenini az daha dinlendirmek adına oturduğu yerde kaydı hafiften, pencereye çarpan su damlalarını hiç bu kadar anlamamıştı gözleri.

masada kendisini izleyen kitabını ikinci plana atarak yalnızca odağını dışarıda tutuyordu büyük bir ciddiyetle, gözünü ayırınca başına bir şey gelecekti sanki öyle bir endişe kaplamıştı içini.

çevresinde kendisine katlanabilen iki üç kişide işleri sebebiyle konuşamıyordu kendisiyle, jeongin çoktan havaalanında uçağına binerken hyunjin ise dersi için ekstradan çalışıyordu.

minho ise, henüz felix de onun nerede olduğunu bilmiyordu.

sabah erken saatlerde dönmüştü odasına fakat hiçbir yaşam belirtisi yoktu, derste olacağını düşünerek aramıştı lakin açan olmamıştı.

kafasını çok yormayarak büfede beklemeye koyulmuştu bu zamana kadar her şey normaldi fakat telefonuna gelen mesajla yerinde kıpırdandı.

şaşkınlığını gizleyemiyordu gelen bildirimle.

şimdiye kadar hiçbir sorun çıkarmayan sessiz bir öğrenciyken birdenbire yetkili birinin kendisini odasına çağırıyor oluşu germişti bedenini.

sakince çıktı yukarı kata merdivenlerde aklında neler olacağının ihtimali dönüyordu. son kez üzerini düzelterek kapıyı çaldı, içeriden gelen sesle odaya girerek eğilip selam verdi.

"şöyle otur lütfen."

olduğu durumun saçmalığından yakınacak kadar lükse sahip değildi fakat karşısında minho varken işlerin hangi boyutta olduğunu epeyce merak etmişti.

"bir arkadaşınızın şikayeti üzerine çağırdım sizleri." oldukça ketum bir adamdı bay yeon, geriye taranmış saçları olduğu kadar yapışmıştı ve bu çirkin bir görüntü çıkarıyordu ortaya. "itiraz edip konuyu uzatmak size kalmış."

birçok fotoğraf vardı kendisine gösterilen, bunlardan birisi ise yalnızca sarışının yüzünün belli olduğuydu.

seungmin.

konuşamadı bir süre minho'dan da bir tepki gelmiyordu, önceden görmüş gibi sakin duruyordu.

ardından bay yeon bir ses kaydı açmıştı bu zamana kadar incinmediği kadar incinmişti felix.

bu ses changbin'le kendisine aitti, minho'yu anlattığı kısımdı.

erkek arkadaşına baktı acınası gözlerle, aptallığının bir su misali başından aşağıya aktığını hissediyordu.

"dediğim gibi her şey belgeli ve elimde."

yeniden konuşmuştu sakin bir tavırla, titreyen ellerini gizledi felix. changbin'in buna itiraz etmesini istiyordu kalbinde fakat bu zamana kadar belki de ağzından laf koparabilmek için yanaşmıştı kendisine. düşününce kulağa mantıksız geliyordu changbin ve seungmin arkadaş bile değilken bunu neden yaptığını anlamlandıramıyordu.

"bay yeon, yalnız konuşabilir miyiz?"

henüz aralayamadığı ağzı minho'nun konuşmasıyla kapanmıştı, kendisine kapıyı işaret eden yetkilisine bir şey diyemeden çıktı odadan.

böylesine acınası gözükmek istemiyordu lakin duydukları ve gördükleri karşısında epeyce şaşkındı.

vakit kaybetmeden changbin'i aradı elbette mantıklı bir açıklaması olacağını düşünüyordu bu durum karşısında eğer susarak yalnızca bunu kabul ederse güzel bir yumruk geçirecekti yüzüne.

ulaşılamıyor.

yeniden ve yeniden aradı, hiçbirinden yanıt alamadı bu yüzden evine gitmeye karar vermişti yarım aklıyla.

roxanne                                                                   minlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin