9.

362 58 54
                                    

son 10 dakikaya girmişlerdi, dersinin çoğu zamanını gereksiz düşünceleri aklına doldurmakla geçirmişti felix. verimsizliğin dibine vurduğunu hissediyordu.

gözlerinin önünde dersi büyük bir sakinlikle anlatan profesörü dinlemek yerine başka dünyalara dalıp duruyordu.

son dakikalarını da kalemiyle oynayarak geçirdi.

seungmin'le bozulmuştu araları, en azından öyle kurguluyordu kafasında. eskiye nazaran azalmıştı diyalogları. bunun sebebini minho'ya bağladı, arkadaşı onunla vakit geçirmekten kimseye zaman ayıramıyordu.

kendisi için sorun değildi fakat jeongin, onun için büyük bir sorun teşkil ediyordu.

ve yeniden içinden çıkılması zor düşüncelere yoğunlaştı.

dikkatini dağıtan ise boş sınıf olmuştu, öylesine derin düşünüyordu ki dersin bittiğini bir süre sonra fark etmişti.

çantasını toparlayarak büfeye indi.

boş olan masaların tek bir tanesi doluydu.

seungmin'le gülüşen minho'nun dikkatini içeri girmesiyle dağıtmıştı.

aklına gelen olayla yeniden kızarmıştı suratı.

utandığından değildi, böyle bir şey için ona bir atakta bulunamaması gerilmesine sebep olmuştu.

keşke yüzüne bir tokat geçirseydim diye düşündü.

sahi, sarhoş birinin yaptığı şeyleri sorgulamak bebeklerin yaptıklarını sorgulamakla aynı değerde olduğu için gözlerini ayırarak köşedeki masalardan birine oturdu.

kısa süre sonra ise davet ettiği kişi de gelebilmişti.

"sarışın da buradaymış."

"aptal, ben çağırdım seni zaten."

gülerek oturdu hyunjin, arkasındaki ikiliye selam vermeden.

garip bir soğukluk girmişti aralarına, tanımlaması zordu bu yüzden suskunluğunu koruyordu iki taraf da.

"gözlerini benden ayırma."

felix'ten duyduğu cümleyle bakışlarını minho'dan çekmişti hyunjin.

"kıskanıldım mı?"

parmağıyla kafasını acıtmayacak bir şekilde vurdu felix fakat bu kadarı bile hyunjin'in mızmızlanmasına sebep olmuştu.

"eğer çok bakarsan yanlarına gitmek istediğini düşünecekler."

dudağını büzerek tamamen önüne döndü hyunjin, onlara bakmamasını gerektirecek kadar düşman değillerdi yine de haklıydı sarışın.

masalarına üst sınıflarda okuyan momo'nun gelmesiyle saygıyla başını eğdi felix.

şaşırtıcı bir biçimde saygılı olduğunu düşündü hyunjin, kendisine söylemediği kelimeler kalmamışken tanımadığı birine karşı oldukça farklıydı. genel tavrı böyle olmadığını düşündü ardından.

"oturabilir miyim?"

"tabi noona."

elindeki dosyayı sarışına uzatarak teşekkürlerini sundu momo.

"bana çok yardımcı oldun, bunu unutmayacağım."

yeniden eğdi başını.

"her zaman yardımcı olurum, önemi yok."

ardından hyunjin'e kaydı gözü, fakültede çok sosyal değildi bu sebeple insanları pek tanımıyordu.

"afedersin kabalık ettim, bu hyunjin hyungnim."

gülümseyerek elini uzattı hyunjin'e karşı.

"son sınıf mısın?"

nezaketen kendisine uzatılan eli sıkarak, onayladı hyunjin.

kısa saçlar, dolgun yanaklar, büyük gözlere sahip bir kızdı momo.

"yeniden teşekkür ediyorum felix, senin de ihtiyacın olduğu zaman ben yardımcı olacağım."

kızın ardından baktı hyunjin, saygıyı hak edecek bir özelliğinin var olma ihtimalini düşündü.

"hyungnim." diyerek dalga geçmişti sonrasında.

bu cümleye karşın yeniden hyunjin'in saçlarının arasına yumuşak bir dokunuş bırakacaktı, amacı canını acıtmak değildi.

"şaka yapmıştım, vurma."

gülerek kaldırdığı eliyle üst sınıfının saçlarını okşadı, yavaşça gülüşü soldu.

"eğer hoşuna gittiyse hep öyle seslenirim."

saçlarının arasındaki eli bileğinden kavrayarak soldurduğu gülüşü yeniden yüzünde yer edindirdi hyunjin.

"hiç gitmedi."

gülüşüyorlardı fakat bir gariplik vardı.

lavaboya gideceğini söyleyerek ayağa kalktı felix, gitmeden önce ise bir işaret vermişti.

girdiği lavaboda bekledi bir süre, nihayet kapı açılmış istediği kişi içeriye girmişti.

kravatını gevşeterek felix'in yüzüne odaklandı sadece.

"neden bizi rahatsız ediyorsun minho?"

epeydir izlendiğini biliyordu yine de bu sıkıcı bir hal almaya başlamıştı.

"aynısı sizin için de geçerli."

adımlarını yaklaştırdı felix'e.

"ikiniz beni rahatsız ediyorsunuz."

parmağıyla çenesini kavradı usulca. felix bile o denli yumuşak dokunuşu hissetmemişti.

"sahte gülüşün beni rahatsız ediyor."

gözlerine çıkardı bakışlarını,

"hyunjin'le gezmen."

alışkanlık haline getirmek istediğinden dolayı yanağında gezdirdi parmağını.

fakat hemen ittirilmişti, gülerek geri çekildi.

"gece alkollüsün diye sesimi çıkarmadım lakin"

"değildim." tek bir kelime susmasını sağlamıştı. "o gece kafam hiç olmadığı kadar netti."

açık bir şekilde onunla ilgilendiğinin itirafı mıydı bu?

roxanne                                                                   minlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin