12.

321 63 86
                                    

hapsolmuş düşüncelerinden çıkmak için büyük bir çaba sarf etse de dönüp dolaşıp olduğu yere dönüyordu.

"bir sorun mu var?"

jeongin'in koluna dokunuşu bedeninin ürpermesini sağlamıştı.

başını sallayarak sorun olmadığını ima etti, büyük bir sorun olduğunu bilmesi için henüz erkendi. jeongin'in de seungmin gibi yapacağını düşündüğü için ağzını açamamıştı. sorun arkadaş kaybetmek değildi kendisi için, tek sorun ucuz bir insan muamelesi görmüş olmasıydı.

büfeye giren hyunjin'e selam verecekti fakat yanındaki jisung'la indirdi elini, yanlış anlaşılmak istemiyordu.

görünüşe bakılırsa barışmışlardı, buna epeyce sevinmişti.

kendisini görmemişti hyunjin bu sebeple yanlarına gelmemesi normaldi, fazla takmadı.

"dersten sonra dışarı mı çıksak?"

nazikçe reddedecekti bunu.

"kalabalık ortamları sevmiyorum biliyorsun."

arkadaşının gözlerine baktı jeongin, elbette biliyordu.

"sadece ikimiz gidelim, yorgun duruyorsun."

yine hayır demek istiyordu fakat böylesine düşünceli birine bunu istemediğini söylemek fazla kırıcı olurdu.

susması jeongin için yeterli bir cevaptı, gülerek yerinden kalktı. dersi başlamak üzereydi.

"sen beni burada beklersin."

başını sallayarak onayladı felix. yarım saatini burada geçirecekti anlaşılan.

sandalyesinin çekilmesine başını kaldırdı.

"sarışın neden burada olduğunu söylemedin?"

arkasına baktığında kimsenin olmadığını görmüştü.

"sevgilinle geziyordun, yanlış anlaşılmak istemedim."

saçlarını okşayan parmakları itelemedi bu sefer, iyi geldiğini düşünmüştü.

"neden yanlış anlaşılsın, sana değer verdiğimi herkes bilir."

kollarını masanın üzerine koyarak başını yerleştirdi üzerine, o denli uykusu vardı ki mayışmasıyla hemen uyuyabileceğini hissediyordu.

şaşırmıştı hyunjin, şimdiye kadar elinin ittirilmesi veya şikayette bulunan cümlelerin kurulması gerektiğini biliyordu.

fakat felix sadece kafasını dinlendirmeyi seçmişti.

"seungmin'le aran bozulmuş."

gözlerini kapattı büyük bir ağırlıkla.

"konuşmasak."

gülmüştü hyunjin, susması gerektiğini anlamıştı.

olayların farkındalığına varmıştı ama susması gerektiğini işitmişti. daha fazla rahatsızlık vermek istemiyordu.

yerinden kalkacağı zaman elinin üzerindeki baskıyla durakladı.

"dersin yoksa eğer yanımda kal."

pek bir emrivaki ve biraz yalvaran sözlerin kaynağının sarışın olmasından dolayı garipsemişti. normal bir zamanda gitmesi için elinden geleni yapardı.

yeniden yerleşti yerine, elleri saçlarını buldu.

"uykun varsa eğer odana gitmelisin."

omzunu silkerek yeniden kapattı gözlerini, uyku kelimesinden uzakta kalmıştı son zamanlarda. tek istediği kendisini anlayan birisiyle vakit geçirmekti.

roxanne                                                                   minlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin