11.

347 63 52
                                    

giriş katındaki odaya yönelirken söyleyeceği cümleleri tekrar ediyordu felix, tek seferde halledip gidecekti.

kapının önünde bir süre oyalansa da cesaretini toplayarak çalmayı başarmıştı. çok geçmeden tanımadığı bir yüz açmıştı kapıyı.

"buyur."

oldukça kalın çıkmıştı bu gencin sesi.

"seungmin'le konuşacaktım, iznin var mıdır?"

gülerek geriledi siyah saçlı genç, pek samimi birine benzemiyordu hatta suratı güven hariç tüm duyguları veriyordu insana.

masasında oturmuş ders çalışan arkadaşına seslendi felix, arkasındaki genç de rahatsız etmemek için çıkmıştı odadan.

duyduğu sesle dönerken arkadaşını görmesiyle gülümsedi seungmin. içinde sevgi barındıran bir gülüş olduğundan emin olmayan bir şekilde.

"nihayet gelebildin, gece gelmemen üzdü beni."

yatağa oturarak içinden söylediği cümleleri tekrarlamaya başladı.

zor olan kısım ise bunları açıkça ifade etmek olacaktı.

hayatında hiç bu kadar zorlanmamıştı.

"neler oldu gece?"

merakına yenik düşerek sordu bu soruyu, hyunjin sabah erkenden derse gitmişti. bu sebepten dolayı hala konuşulanları öğrenememişti.

"pek ilerleme kaydetmedik fakat bir yola başladık."

istemediği olayların başına gelmesi pek nadirdi. tebrik etmek ve gerçekleri konuşmak arasında tereddüt etti bir anlığına. eğer şimdi söylerse eğer bir daha içinde şüpheyle gezmeyecekti.

"emin misin?"

kısık sesle sorduğu cümleye bozulmuştu seungmin, asılan suratı bunun en büyük örneğiydi.

"ne saçmalıyorsun, elbette eminim. minho'yla bir yola başladık."

yeniden tekrar etti içinden, eğer konuşursa kötü bir karakter olacaktı fakat bir şeyler bildiği halde kötülükten arınmış bir melek gibi gezemeyeceğini biliyordu.

"ben minho'yu biriyle gördüm geçen günlerde, sevgili olabilecek kadar yakınlardı."

öylesine ani kalkmıştı ki seungmin oturduğu sandalye tek seferde düşmüştü yere.

gözleri farklı bir bakış kazanmıştı aniden.

"kıskanıyorsun."

ne?

"iki dakika mutlu olmamı kıskanıyorsun sen."

"seungmin ne saçmalıyorsun bilmiyorum ama senin için konuşuyorum."

pek çok tepkinin ihtimaline yer vermişti fakat böylesine üslupsuz bir geri yanıt beklemiyordu.

"iyiliğimi falan istemiyorsun, dün gece de bu yüzden gelmedin değil mi? kıskandın çünkü."

yükselen ses tonunu düşürmesi için uyarmıştı arkadaşını lakin o bildiğini yapıp daha çok bağırmaya başlamıştı.

"çık odamdan, hemen."

beklemeden dediğini yaptı felix, şaşkınlığın zirvesini yaşıyordu.

bu tepki onun gibi birisi için fazlaydı, sakince geldiği yöne geri ilerledi.

"aptal kafam."

ilerledi sessizce, bunu beklemiyordu. en kötü ihtimalle inanmaması gerekiyordu, bağırıp çağırması değil.

susması gerektiği halde konuşmasının cezasıydı bu, bir daha ağzını açmayacaktı.

her zaman yaptığı gibi kendi kenarına çekilerek olayları izleyecekti.

kapısını açarak içeriye ilerledi, banyodan gelen sesle tereddüt etse de boş vererek yatağına uzandı.

bir arkadaşını daha kaybetmişti ama sorun değildi.

suyun kesilme sesiyle gözlerini kapadı, hyunjin ek derse kalacaktı bu sebeple minho'nun olduğunu düşündü.

yüzünü kısa bir süre de olsa görmek istemiyordu, hiçbir duygu barındırmadığı halde pek çok duygu hissediyordu ona karşı.

"kirpiklerin titriyor."

sessizliği bozmasına tepki vermedi, uyuyor değildi sadece kendisini görmek istemiyordu.

dolabın açılma sesiyle üzerini giyindiğini kavramıştı, bekledi sadece.

dersine gitmesini istiyordu, belki de yeni sevgilisine.

"gece gözlerim çok aradı seni."

yatağın ucuna gelmiş eğildiği yerden felix'le konuşuyordu cevap almasa da.

gözünü kapatan saçlarını parmağıyla iteleyerek gülümsedi.

"sahiden uyuyor musun?"

cevap bekledi.

"tabi uyuyorsun, şimdiye kadar yumruk yemiştim yoksa."

yanağında parmağını gezdirdi bir süre, ardından ise ayaklanarak odadan çıktı.

kapının kapanma sesiyle araladı gözlerini felix, parmağıyla yanağına dokundu.

iğrenç hissediyordu.

roxanne                                                                   minlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin