43

1 0 0
                                    

"AH, SİZDEN NEFRET EDİYORUM!"

Yabancı insanların arasında olduğumuzdan her ne kadar acısına dayanmak için çabalasam da başaramamıştım. Dirseğimin iç kısmı dövme yaptırmak için seçilecek en iyi yer değildi, korkunç bir şekilde acıyordu.

"Bebekleşme Güneş. Bak Deniz bile dayanıyor."

Alara sanki her gün dövme yaptırıyormuş gibi elinde kahvesiyle oturuyordu. Ama Deniz'e baktığımda hiç de onun anlattığı gibi olmadığını gördüm. Kıpkırmızı olmuştu, yanaklarının şişmesinden küfürlerini ağzında biriktirdiğini ve dışarı çıktığımız an Alara'nın üstüne bir zehir gibi akıtacağını anlamıştım.

Neyse ki küçük bir dövme seçmiştik ama hatayı dövmemizi renkli isteyerek yapmıştık. Bu yüzden biraz uzun sürse de basit figürü çizmek tecrübeli dövme sanatçıları için çocuk oyuncağı olmuştu.

İşlem bittiğinde dirseğimi kaldırarak ilk dövmeme baktım. Basit çizgi ve renklendirmelerden oluşan figür denizin üstünde doğan bir güneşi ve onun kızıl ışıklarını tasvir ediyordu. Kızıl ışıklar Alara'nın isminin anlamından geliyordu. Üçümüzün isimlerinin sanatsal bir kodlamasıydı. Alara ve Deniz dirseklerini kaldırarak dövmelerini benimkinin yanına tuttular. Dövmelerimiz sonsuza kadar birbirimizi hatırlatması içindi.

Kollarımızda streç filme sarılmış bir şekilde Alara'nın babasından ödünç aldığı arabayla kaleye çıkan yolları tırmandık.

"Baban bu arabayı almana izin verdi?"

"İki hafta sonra üniversite için taşındığımda beni istediği zaman göremeyeceği kozunu kullandım." Alara müziğin sesini daha çok açtı. "Harika değil mi?"

"Kesinlikle." Şarkıya eşlik etmeye devam ettik.

"Dua Lipa'ya bayılıyorum!"

Yol boyunca tüm dertlerimi unutup sadece yeni bir hayata başlayacak bir genç kız oldum. Bitmez dediğimiz zaman bitmiş, gelmez dediğimiz vakitler gelmişti. Bu bitişi zihnime daha iyi kazıyabilmek için tadını çıkartabildiğim kadar çıkarttım. Kalede kendimize sakin ve akşam denizini gören bir yer bulunca Alara arabayı park etti. Müziği akustik ezgilerle değiştirip biralarımızı aldık ve arabanın kasasına tırmandık.

Alara ayaktaydı. "Şuan hepimizin yeni hayatlarına başlayışına içmek istiyorum."

"Kaan'la aynı üniversiteye gitmeme!" Şişesini sallayan Deniz etrafa bira sıçrattı.

"Ben şuan hala birlikte olmamıza içmek istiyorum." Havada şişelerimizi tokuşturduk.

Alara gelip aramızda kendine bir yer buldu ve manzaraya baktık. Işıklardan dolayı yıldızlar gözükmüyordu fakat aşağıda teknelerin ışıkları denizi yeterince yıldızla doldurmuş gibi bir görüntü vardı. Dolunayın yaptığı yakamoz suyun üstünde parıldayarak ruhları dinlendiriyordu. Akşam havasının hafif esintisi ağustos ayının sonlarına geldiğimizi hissettiriyordu.

"Yaz bitiyor." diye mırıldandı Deniz.

"Ne güzel bir yaz geçirdik ama."

"Evet." diyerek onlara katılsam da benim için yazın güzel olup olmadığı çözebilmiş değildim. Teyzemleri ve çocukları, Ufuk'la barda çalışırken yaptığımız iş bölümlerini, kızlarla eğlendiğimiz vakitleri düşününce üzücü yanlarının yanında güzel anılar da yaratmış olduğum su geçirmez bir gerçekti. Onunla geçirdiğimiz çoğu vakit de çok güzeldi ama düşündüğümde öyle hissettirmiyordu. Yalnızca kalbimi kırıyordu.

Deniz düşüncelerimin akışını kesti. "Alara, sen hiç Ufuk'la aranda neler geçti anlatmadın."

"Aa, evet!" Ona bir dirsek attım. "Anlatacaktın!"

Güneşin Gülümsediği YerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin