Chapter: 1

76 14 67
                                    

Hoşgeldin! Yorumlarını bekliyoruz, iyi okumalar ❣️

Yanlış zaman doğru insan ya da doğru zaman yanlış insan gibi kelime gruplarını şarkılarda, dizilerde veya filmlerde çok duyarız. İkisi de can yakıcıdır çünkü birinde psikolojik olarak hazır değilizdir ya da kalbimiz doludur. Diğerinde ise her şeyimiz ile hazır olmamıza rağmen aşık olmamamız gereken kişiye aşık olmuşuzdur. İçinden çıkılamayacak durumlardır ikisi de.

Ancak ikisinin de ortak noktası kalbimize söz geçiremememizdir. Aşık olmuşuzdur çünkü doğru insandır. Aşık olmuşuzdur ama yanlış insandır ve vazgeçmeliyizdir.
Peki ya vazgeçemiyorsak? Ne olursa olsun, karşımıza ne engel çıkıyorsa çıksın bırakamıyorsak? Vazgeçmeyi canımız bir gram dahi istemiyorsa? Söz geçiremiyorsak kalbimize? O zaman ne olacak?

Hayatlarını birleştirdikleri insanlardan bıkmış ve yorulmuş ancak bitirmek için de fazlasıyla kırgın olan iki insan, aslında hiç ama hiç akıllarında yokken birbirine tutulursa ve bu olay çabasız, aramadan ortaya çıkmışsa, aramadan bulunan bir mutlu tesadüfse... Bu iki insan... birbirinin diğer yarısıysa ama siz tesadüflere inanmıyorsanız, buna yine de serendipity der miydiniz? :)

Hadi, başlayalım!
...

Her sabah aynı saatte çalan alarmı ve kişisel disiplini sayesinde hızlıca yatağından doğruldu Changkyun. Yatağa oturup yatağın diğer tarafında uyuyor olan eşini uyandırmamak ve yatağı sarsmamaya özen göstererek kalktı. Banyoya ilerleyip kısa duşunu aldı. Çıkıp dişlerini fırçaladı ve zaten tertemiz olmasına rağmen yüzünü traş etti. Gözüne takılan birkaç sakala bile tahammül edemezdi çünkü elegant ve şık görüntüsünü bozardı onun için.

Banyodan çıkıp kıyafet dolabına ilerledi ve yakışıklılığına yakışıklılık katarak bembeyaz gömleğini, dar koyu kahverengi kumaş pantolonunu ve üzerine de pantolonu ile aynı renk olan ceketini giyindi. Uygun renkte bir kemer de taktıktan sonra aksesuar çekmecesine ilerleyip kendi zevkine göre ürettirdiği saatini aldı eline. Taktıktan sonra da saçlarını şekillendirdi.

Odada birinin geziniyor olmasından dolayı gözlerini açtı Jiyong. Uyuyor olsa da beyni ona fark ettirmişti etrafındaki hareketliliği. Kafasını kaldırdığında saçlarını şekillendiriyor olan eşini gördü aynanın karşısında. Elini şakağına, dirseğini de yatağa yaslayarak seyretti bir süre ve üzerindekileri inceledi. Hatlarını belli eden kıyafetleri yüzünden kıskançlık damarları patlama noktasına gelmişti.

"Gömleğin çok ince, değiştir onu."

Sesini duyup aynadan ona baktı Changkyun. Hafifçe gülümseyerek tarağı çekmeceye bırakırken "Başlıyoruz..."diye düşündü içinden. Sonra sakince ona döndürdü bedenini.

"Ceket var üzerimde, Jiyong."

"Pantolonun da dar." dedi Jiyong gözlerini bacaklarında ve kalçasında gezdirerek. Tahrik olduğu için değil, insanların ona bakıp tahrik olabileceğini düşündüğü için karnına sızılar giriyordu. "Her yerin belli oluyor. Her sabah aynı muhabbet! Bıkmadın ya!"

"Hepsi böyle."

Gözlerini üzerinden çekip nevresimi fırlatarak kalktı yataktan ve banyoya ilerledi Jiyong.

"Hepsi böyleyse alma o zaman öyle." Banyonun kapısını kapattı ve içeriden bağırmaya devam etti. "Kaç kere diyeceğim giyinme şöyle şeyler diye!"

Changkyun gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Sonra da kaçan hevesiyle beraber telefonunu eline alıp odadan çıktı ve garaja inerek arabasına binip sahibi olduğu şirkete gitti. Akşama kadar kafasını meşgul ederek çalıştı. İnsanların onu ayakta görebildiği süre maksimum otuz saniyeydi zaten. Ancak Jiyong herkes onun vücudunu seyrediyor sanıyordu hastalıklı düşüncelerinden dolayı.

Serendipity - JooKyun ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin