Hoşgeldin! Yorumlarını bekliyoruz, iyi okumalar ❣️
Taksi Las Vegas'ın en güzel otellerinden birinin önünde durdu. İnip otele girişlerini yaptılar daha sonrasında da odalarına çıkıp zaman farkından dolayı oluşan sersemliklerini giderebilmek için direkt yatağa girip uyudular birlikte.
Planları şuydu; birkaç günü Vegas'ta eğlenerek geçirip sonrasında ise birkaç farklı şehir daha gezeceklerdi. Gönüllerinin istediği yerlerde ise bir gece de olsa konaklayacak, sonra ise karar verip diğer şehre geçeceklerdi.
Uyandıklarında akşamüzeriydi. Kalkıp kısa bir duş alarak kendilerine geldiler ve restorana inip çok acıkmış olan karınlarını doyurdular. Sonra da odaya çıkıp kıyafetlerini değiştirerek el ele yürüyüp dolaşmaya başladılar.
Bir kumarhanenin önünde durduklarında Jooheon endişeli gözleriyle Changkyun'a baktı.
"Aman Tanrım! Kumar mı oynayacağız?"
"Legal bir yerde, evet."
"Hayır... hayır lütfen sadece bakıp çıkalım."
Changkyun güldü. "İyi, tamam ama nerede eğlencesi bunun?"
"Gece eğlendireceğim seni, tamam mı? Söz." dedi Jooheon. Sonra derin bir nefes aldı. "Şimdi... ben böyle şeylerden çok korkuyorum. O sebeple sadece bakıp çıkalım ne yapıyorlar diye, olur mu?"
Changkyun'un gözleri çizgi şeklini almıştı. "Olur."
Birlikte mekanın içine girdiler. Changkyun'a bu kadar lüks abartı gelmese de, Jooheon ağzı açık şekilde etrafını incelemeye başlamıştı. Önünden geçtiği her şeyi inceliyordu sürekli.
Changkyun da konuşmadan yanında ona eşlik ediyor, şaşkın bakışlarını içi giderek seyrediyordu.
Jooheon jackpotun önüne gelip durdu ve Changkyun'a baktı.
"Bunu bir kere için deneyebiliriz belki. Kaybedersek de kimseye zararı yok, öyle değil mi?"
"Evet. Sorunsuz canım."
"Tamam, hadi o zaman."
Oturup oynadılar bir kere. Verdikleri paranın iki katını kazanmışlardı saniyeler içerisinde. Jooheon'ın ağzı açık kaldı.
"Çok iyiydi bu!"
Changkyun ona baktı ve tek kaşını kaldırdı. "Alışkanlık olmasın."
"Hayır tabii ki, aşkım."
"Hadi gidelim, yeterli."
"Gidelim."
Mekandan yine el ele çıktılar ve geldikleri yöne doğru yürüdüler biraz. Jooheon şokunu atlattıktan sonra Changkyun'a bakmıştı yine.
"Şimdi ne yapacağız?"
"Gezelim etrafı."
Geç saatlere kadar gezinerek bir çok kez fotoğraf çekindiler beraber. Sonra da bir yerde kahvelerini içip yavaş yavaş yürüyüp sohbet ederek otele geri geldiler. Jooheon kapıyı kapattığı an gömleğinin düğmelerini açmaya başlamıştı bile.
"Huh... yoruldum."
"Ben de..." dedi Changkyun ve kıyafetleriyle hiç uğraşmadan kendini yatağa attı. Jooheon da gömleğinden kurtulduktan sonra yattı yanına.
"Aç mıyız? Yemek söyleyelim mi?"
"Açım gerçekten. Söyleyelim."
Changkyun telefona uzanarak menüdeki en güzel yemeği ve yanına da şarap siparişi verdi. Onlar tavanla bakışırken bir süre sonra yemekleri de gelmişti. Huzur içinde yediler beraber.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serendipity - JooKyun ✔️
Teen FictionKelime anlamı aramazken bulunan, mutlu tesadüf demek ????