Chapter: 16

33 12 93
                                    

Hoşgeldin! Yorumlarını bekliyoruz, iyi okumalar ❣️

Changkyun'un valizlerini içeri alıp kapıyı kapattılar. Changkyun heyecanlanarak büyük valizi Jooheon'a gösterdi.

"Bu senin."

Jooheon valizin büyüklüğünden dolayı şaşkınlık geçiriyordu.

"Bu mu?"

"Evet."

Changkyun kendisininkini alıp Jooheon'ın odasına götürdü hızlıca. Sonra Jooheon'ın hâlâ şaşkınlıkla bakıyor olduğu valizi aldı ve salona götürdü. Jooheon da arkasından gelmişti. Yere yatay şekilde bırakıp Jooheon'a baktı.

"Aç hadi." dedi heyecanı yerindeyken.

"Komple valiz mi?" dedi Jooheon da yere oturup valizi açarken. Halen inanamıyordu.

"Basit şeyler aslında ama hediye işte. Sana hiçbiri layık olamaz."

Jooheon valizden çıkarttığı bir kazağa baktı ve isyan edecek gibi oldu birden.

"Basit şeyler dediğin bir kazağın üzerinde bin Euro yazıyor... baya basitmiş gerçekten hayatım."

Changkyun avucunun içiyle alnına vurdu. "Çıkartmayı unuttum aceleden..."

Jooheon valizdeki şeylerin hepsini çıkartıp tek tek inceledi ve her birini de çok beğendi.

"Çok teşekkür ederim..."

"Kullandıkça, giydikçe beni hatırla." dedi Changkyun. Sonra da sarılıp öptü yanağından büyükçe.

"Seni hatırlamak için somut şeylere ihtiyacım yok sevgilim ama severek giyeceğim kesin."

Jooheon cümlesinden sonra dudaklarını birleştirmişti. Changkyun ise yolda çıkartıp attığı alyansın rahatlığı ile dokunuyordu Jooheon'a. Duygularının yoğunluğundan dolayı Jooheon'ın üzerine çıkıp oturdu hâlâ öpüşüyorken. Elinde tuttuğu gömleği düşürmüştü Jooheon. Sanki yeri her zaman orasıymış gibi beline yerleştirdi ellerini. Zorlukla ayrıldı sonra dudaklarından.

"Sen aç mısın? Açsındır... bir şeyler hazırlayayım sana."

"Tamam..." dedi Changkyun da gülerek.

Onun zorlukla ayrılması bu sefer güldürmüştü onu. Ancak kendisinin dayanacak gücü kalmamıştı maalesef. En yakın zamanda hissetmek istiyordu Jooheon'ı.

İkisi de yerden kalkıp mutfağa gittiler. Jooheon Changkyun'a hızlıca yiyebileceği bir sandviç hazırlamıştı.

"Yanında ne içmek istersin?"

"Ne varsa onu içerim. Geliyorum hemen."

Changkyun mutfaktan çıkıp telefonunu aldı eline. Kapalıydı ama kapatmadan önceki şarjını %1 olarak hatırlıyordu. Bu sebeple mutfağa geri dönmeden önce salona gidip şarja taktı telefonunu. Sonra mutfağa gitti. Bu sırada telefon kendi kendine açılmıştı şarj oluyorken.

Jooheon kahveyi hazırlamış, masaya, sandviçin hemen yanına koymuştu bile.

"Otur hadi."

Changkyun oturup yemeye başladı. Jooheon da oturup onu seyretti eli yanağına yaslı şekilde. Gözüne çarpıp duran alyansı yerinde göremeyince şaşırmıştı.

"Alyansın yok."

"Attım."

Jooheon'ın ağzı açık kalmıştı bunu duyunca. "Nereye attın?"

"Yolda bir yerde."

"A- anladım. Benim alacağımı takarsın ama değil mi?"

"Her an, her saniye."

Serendipity - JooKyun ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin