Hoşgeldin! Yorumlarını bekliyoruz, iyi okumalar ❣️
Changkyun, heyecanından deli gibi atan kalbini tutarak ve yüzündeki gülümsemeyi silemeden çıktı evden. Arabasına binip evine gitti ve kapıyı anahtarla açarak eve girdi. Elinde telefonu vardı ve mesajları kontrol ediyordu. Aydınlık olması için salona gitti ve ışığı açmak için düğmeye bastı.
"Hoş geldin."
Changkyun sıçradı olduğu yerde. Kafasını kaldırıp sesin geldiği yöne baktı.
"Jiyong?"
"Canım?"
Yutkundu Changkyun korktuğu için. Kaşları havadaydı hâlâ. "Neden döndün?"
"Bu hoş bulmadım demek herhalde?"
"Ha-hayır... erken olduğu için söyledim. Daha bu sabah gittin."
Changkyun yanına gidip oturdu. Jiyong'un yüzünde sinirli bir ifade vardı. Kaşlarının altından bakıyordu Changkyun'a. İki elini havaya kaldırdı güçsüzce ve başını hafifçe yana eğdi.
"Sürpriz."
"Hoş geldin o zaman."
Jiyong yan bir şekilde gülümseyerek bakışlarını çekti ondan. Bir süre salonda gezindi gözleri. Sonra dudaklarını ıslatıp tekrar Changkyun'a döndürdü bakışlarını.
"Biliyor musun az önce kiminle içiyordum burada?"
"Kiminle?"
"Hyunwoo."
Changkyun başını önüne eğip gülümsedi hafifçe. Jiyong işaret parmağının kenarını çenesinin altına getirerek ona bakmasını sağladı.
"Hiç buluşmamışsınız bugün."
"Evet, yalandı."
Jiyong dişlerini sıkmıştı kıracak gibi. Yanağından belli olmuştu kasılan çenesi. Changkyun devam etti konuşmaya.
"İş yerinden bir arkadaşımlaydım."
"Yalan söylenecek kısmı nerede bunun?"
"Kim o diye sorup irdeleme diye."
Alnını Changkyun'un kafasına yasladı Jiyong. "Neden irdelemeyeceğim Changkyun?"
"O an bir an evvel gitmek istedim-"
Jiyong dudaklarını yanağına bastırdı uzunca. Öptü içine çekmek istiyor gibi. "Bir daha bana yalan söyleme."
Changkyun yıllardır bu adam ile birlikteydi. Evlilikten öncesini de sayarsanız altı ya da yedi sene olmuştu. Neye nasıl tepki vereceğini, ne zaman nasıl yumuşayabileceğini biliyordu. Jiyong'un ona olan zaafını da kullanma konusunda kendini geliştirmişti. Öpücük ona güzel bir kendini affettirme yolu sunuyordu şimdi. Hemen kollarını beline sarıp göğsüne yasladı kafasını.
"Dönecek misin?" dedi masum bir tonda. Dönmesini istemiyor gibi üzgün çıkmıştı sesi.
"Mecburum. Olmasaydım dönmezdim."
"Şimdi mi gideceksin?"
"Evet. Bir gün daha fazla kalacağım."
"Anladım."
"Seni görme isteğimi bastıramadım."
Changkyun gülümseyip kalktı koltuktan. Jiyong da kalkmıştı onunla beraber. Kapıya kadar gittiler beraber. Son kez eşine sıkıca sarılıp boynunun ve yüzünün her yerini öptü Jiyong. Changkyun da gülümseyerek karşılık veriyordu öpücüklerine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serendipity - JooKyun ✔️
Teen FictionKelime anlamı aramazken bulunan, mutlu tesadüf demek ????