Hoşgeldin! Yorumlarını bekliyoruz, iyi okumalar ❣️
İkisi de heyecandan uyuyamasalar da, fazla hızlı atan kalpleri yüzünden yorulmuşlardı. Bu sebeple dalmaları kısa sürmüştü. Sabah olduğunda bile aynı pozisyondalardı. İlk önce Jooheon gözlerini açtı ve hemen burnunun önündeki güzel saçları koklayarak öptü önce. Bir karşılık alamadığında Changkyun'un hâlâ uyuyor olduğunu fark etti.
Elini elinden çıkartıp işaret parmağının arka kısmıyla tişörtten açıkta kalan kolunu baştan aşağı hafifçe okşadı. Changkyun huylanıp elini tutmuştu. Jooheon gülümsedi bu hareketi yüzünden.
"Günaydın." diye fısıldadı kulağına.
"Aymasın, hep uyuyalım~" diye sızlandı Changkyun gözleri halen kapalıyken.
"Sen uyumaya devam et, ben seni seyredeyim. Olur mu?"
"Hmhm~"
Changkyun kendini tekrar uykuya teslim ettiğinde Jooheon dirseğinin üzerinde durarak seyretti bebek gibi yüzünü. Sonra hafifçe kendine çevirdi ve elini yüzünde gezdirdi. Her yerini inceliyor, tapacak gibi bakıyordu şimdi ona.
Başparmağını elmacık kemiklerinde ve çenesinde gezdirdi. Öpmek için deliriyor olduğu dudaklarına geldiğinde titremişti. Onun da üzerinden yavaşça geçti. Changkyun o an öptü parmağını. Jooheon da bunu beklemiyor olduğu için güldü.
"Uyutmuyorum değil mi seni?"
"Böyle güzel..." dedi Changkyun huzurlu bir ses tonuyla. Gözleri hâlâ kapalıydı.
Jooheon güzel dudaklarına daha fazla dayanamamıştı. Yaklaşıp dudaklarını onunkilere bastırdı ve bekledi öylece. Changkyun şaşkınlıkla kaşlarını havaya kaldırmış, gözlerini açmıştı. Sakin kalmaya ve yanlış bir şey yapmamaya çalıştı. Jooheon geri çekildi.
"Çok güzel gözükü-"
"Günüm şimdi aydı."
Jooheon şaşırdı bu tepkisine. Öptüğü için kızabileceğini düşünmüştü çünkü. "Yani... kızmadın mı?"
"Sana kızamam, asla."
Jooheon gülümserken başını eğdi öne. Sonra tekrar gözlerine baktı. "Nedenmiş?"
"En büyük günahım olur."
Jooheon sessiz kaldı. Duyduğu cümleye verecek bir cevap bulamamıştı. Gözlerine bakmaya devam ediyordu sadece. Gerçekten büyük bir aşk doğuyordu aralarında. Changkyun avucunu Jooheon'ın yanağına yaslayıp başparmağıyla gamze çukuruna dokundu yine.
Jooheon onun evli olduğunu bilse de geri çekilemiyordu. Zaten çekilmeyi de istemiyordu zerre kadar. Sancılı olsa da atlatacaklarına ve bu aşkı sonsuza kadar götürebileceklerine inanıyordu çünkü. Changkyun ona öyle güzel bakıyordu ki, gözlerinde ona karşı duyduğu bütün hisleri okuyabiliyordu sanki.
"Seni öyle seveceğim ki, bütün hüznünü unutacaksın."
"Ben de seni her zaman mutlu edeceğim."
Jooheon tekrar kapandı dudaklarına. Changkyun'un da ellerini boynuna sarıp karşılık vermesi öpücüklerini derinleştirmişti. Bir süre sadece öpüştüler pozisyonlarını bozmadan. İkisinin de karnı patlayacak gibi ağrıyordu şimdi. Daha fazlasını istiyorlardı her öpücükte.
Nefessiz kalana kadar öpüştüler. Jooheon dudaklarını ayırmadan Changkyun'un bacaklarının arasına girmeye çalıştı. Onu hissetmek istiyordu artık.
Resmiyette ikisi de boşanmadan birliktelik yaşamak istemiyordu Changkyun. Bu yüzden gelmemesini nazikçe belinden tutarak belli etti.
Jooheon seslice ayrıldı dudaklarından ve gözlerine bakıp nefeslenirken alnını alnına yasladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serendipity - JooKyun ✔️
Teen FictionKelime anlamı aramazken bulunan, mutlu tesadüf demek ????