Ne kadar güzel güldüğünü bilsen ağlamaya tövbe edersin

710 374 61
                                    

Yüzümü soğuk suyla yıkayıp az önce olan rezilliğimi unutmaya çalışıyordum.

Rezil olma durumuna fazla yabancı değilim ömrümün zaman zaman belirli kısımlarında ufak rezilliklerde bulundum. ufacık rezillikler bana inanıyorsunuz değil mi sevgili okurlarım.

Panik olduğumda veya aşırı heyecanlandığımda istem dışı hareketlerde bulunabiliyorum.
Zil sesiyle banyodan çıktım dış kapıyı açtım gelen tabiki beklediğim kişi Ali Muzaffer . İzin istemeden içeriye daldı öküz.

"Sen sen Şahin ağabeye saksıyla mı vurmaya kalktın? "

daha fazla dayanamayıp kahkaha atmaya başladı .

Harika yan evde yaptığım minik rezillik konuşuluyor ben onları bir sapıktan kurtarmak için seferber olayım onlar bu konu hakkında konuşup gülsünler.tamam belki ortada sapık falan yok ama ya olsaydı

"Elime ilk saksı geçti ama ne yapayım muzo"
bu söylediğim onu daha çok güldürdü . Bu gülmek değil anırmak bence .
Anırıyor olmasına rağmen hâlâ çok iyi görünüyor . Yakışıklı bir eşek.İnsanlar sabah sabah niye böyle iyi görünür ki hayır sorun bende mi bilmiyorum. Beyaz cildi gülmekten adeta bukalemun misali renk değiştirmiş kırmızıya evrilmişti . Kahkahaları yerini
nefes alışlara bırakmıştı

"hadi kalk gidip kahvaltımızı yapalım"deyip bana baktı

"yok ben aç değilim size afiyet olsun muzo"
yüzündeki hâlâ yerini koruyan sırıtışla

"olur mu öyle şey Fidan sensiz boğazımdan tek lokma geçmez " dedi.

"olur olur hadi sen git ben de hazırlanıp çıkıcağım dersim var"

"Eğer şimdi gelmezsen herkes senin küçük bir çocuk gibi kaçtığını düşünür.
oysa yapman gereken bizimle kahvaltı yapmak ve Şahin ağabeyden özür dilemek sonuçta adama durup dururken saldırdın "

haklıydı sonuna kadar haklıydı .
"Ama utanıyorum muzo "

"Utan bir zahmet Fidan sonuçta adama saksıyla saldırdın "

"Bunu hatırlatıp durmak zorunda mısın tamam hazırlanıp geliyorum"
koltuğa oturup seni burada bekliyorum diye seslendi ona dil çıkarıp odamın yolunu tuttum.


Evet şu anda tam 3 dakikadır hakan ağabeylerin kapısında bekliyorum .

"Fidan çıldırtma beni de bas artık şu zile anahtarımı yanıma almadım bak börekler soğumuştur"
bu 3 dakika içindeki belki otuzuncu cümlesi
"Seni börekler kovalasın emi " cümleme karşı ani bir hareketle zile bastı.
Zile bastı ve ben bunu engelleyemedim ,zile bastı ve birazdan kapı açılacak ay ay ben ne yapacağım sakin ol fidan sen yanlış bir şey yapmadın korumacı bir karaktere sahip olmak suç mu hayır değil.

Kendi kendimi teselli ederken kapı açıldı Sevim abla
"Çocuklar nerede kaldınız hadi geçin geçin de börekler soğumadan kahvaltınızı yapın " dedi güzel bir gülümsemeyle.
Muzaffer beni kolumdan tutup adeta masaya sürükledi.

Günaydınlaşma faslından sonra sofraya oturduk çok şükür sofrada farklı bir konu dönüyordu ben kafamı tabağımdan kaldırmadan kahvaltımı yapıyordum

"Şahin ağabeyle daha tanışmadınız değil mi Fidan abla" konuşan Bahar'dı Muzafferin küçük kız kardeşi daha 12 yaşına yeni bastı.

Bu konuyu açmasa olmazdı değil mi bir daha yalvarsa matematik ödevine yardım etmem . Kafamı tabağımdan kaldırıp ona döndüm sahte bir tebessümle

"Hayır henüz tanışma fırsatımız olmadı" deyip kafamı bu sefer karşımda oturan yakışıklı hayır ultra yakışıklı adama çevirdim
"Sabah olan olay yüzünden size bir özür borçluyum galiba sizi öyle görünce düşünmeden hareket ettim kusura bakmayın"

"Önemli değil. ama eğer olurda gerçekten evi gözetleyen biri olursa kendi güvenliğiniz için saksıyla üzerine koşmak yerine polisi arayın "

hadi ama bir ses nasıl böyle karizmatik olur, adam senin çekici olmayan bir yanın yok mu. Düşüncemi bölen sesle başımı Bahara çevirdi

"Ay bu ne ki şahin ağabey bir kere kargocu Fidan ablalar evde yok diye paketi kapılarına bırakmış fidan abla kapının önünde paketi görünce bomba varrrrrr diye bağırmasın mı "

Baharın sözlerini Muzaffer devam ettirdi
"Sonra da babamı arayıp kırmızı kablo mu mavi kablo mu çabuk söyle Hakan amca demesin mi"
herkes kahkahalarla gülerken benim gözlerim dolmuştu

"Ama ne yapayım o zamanlar çok aksiyon filmi izliyordum " cümlemle kahkahalar daha da büyüdü .

İçimde sebepsizce yer edinen öfkeyle masanın altından Muzafferin ayağına tekme attım hiç etkilenmeden gülmeye devam ediyordu gözlerim Muzafferin yanındaki Şahin'e takılınca bakışlarıyla bana masanın altındaki ayağını işaret etti.

Ama yok hayır olamaaaaz ben ona vurmuş olamam tamam sakin ol Fidan masanın altından ona vuran kişinin ben olduğumu nereden bile bilir en yakında olduğum için sadece bana bakmıştır ondan yani hemen hiç bir şey olmamış gibi davranıp mantıklı bir şekilde konuyu değiştirmeliyim .

Tabaktan aldığım koca bir dilim böreği ağzıma takıştırıp ağzımın dolu olmasını umursamadan
"Boreklor çok gozol olmos sovom oblo " dedim ah ben mantıklı düşünmeyeyim nerede benim aklım!

"Afiyet olsun güzel kızım" sözleriyle sevim ablaya gülümsemeye çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü ağlamak üzereydim.

Utançtan gözlerim dolu dolu olmuş şekilde
"size afiyet olsun benim derse yetişmem gerek "diyip aceleyle sofradan kalktım .

Evden çıktığımda arkamdan Muzaffer de geliyordu bekle iki dakika beraber çıkarız dedi ama cevap vermedim çünkü konuşsam ağlarım .

Kendimi eve attıktan sonra kapının önüne çöküp ağlamaya başladım ağlanacak bir durum yok ama nedensizce ağlayasım var. Zil sesiyle çöktüğüm yerden kalkıp kapıyı açtım Muzaffer beni görünce hemen içeri girdi

"Ne oldu Fidan neden ağlıyorsun bir yerin mi acıyor" diyince daha çok ağlamaya başladım hızla kapıyı kapatıp beni kendine çekip sarıldı.

"Bana cevap verir misin güzelim neren acıyor hastaneye gidelim mi?"

"Canım acımıyor"
hıçkırıklar arasında söyleyebildiğim tek cümle buydu .

" O zaman neden ağlıyorsun bak korkutma beni kötü bir şey mi oldu lütfen cevap ver" şimdi onun da gözleri dolmuştu.

Muzaffer dışarıdan göründüğünün aksine çok kırılgan ve ince ruhlu biri zaten boş zamanlarında kitap okuyan veya Şirinler izleyen birinin ne kadar ponçik  kalpli olduğunu anlatmama lüzum yok. Yabancılara karşı soğuk ve mesafeli görünürken bize karşı aşırı ilgili küçük bir çocuk gibi olur.
Burnumu çekip

"Rezil oldum zaten , neden posta olayını anlatıp daha da rezil olmama sebep oldunuz "

önce afalladı sonra " özür dilerim ben üzüleceğini düşünemedim "
beni incittiniz diyerek daha fazla ağladım.

neden ağladığımı sormayın regl olacağım galiba başka açıklaması olamaz çünkü ortada incinip ağlayacağım bir şey yok .

Muzaffer yanımdan kalkıp mutfağa gitti.Geri geldiğinde elinde peçete vardı yanıma çöküp bir çocukla ilgilenir gibi önce saçlarımı okşadı sonra elindeki peçeteyle burnumu sildi

"Özür dilerim özür dilerim aplatllık ettim .ağlama artık hem ağlayınca çok çirkin oluyorsun"

" çirkin mi oluyorum ?" daha fazla ağlana bilirmiş gibi daha fazla ağladım.

Panikle "hayır hayır ağlama diye öyle söyledim ağlarken bile çok güzelsin ama  ne kadar güzel güldüğünü bilseydin ağlamaya tövbe ederdin " sözleri ile ıslak kirpiklerimin arasından ona kocaman gülümseyerek baktım ve burnumu çektim .

Gülümseyerek burnumu tekrar sildi elimden tutup benimle birlikte kalktı.
"hadi yüzünü yıka ben de hazırlanayım çıkalım "
onu başımı sallayarak onayladım. "seni henüz affetmedim"
"Ben kendimi affettiririm" diyip evden çıktı .

Oy verip yorum yaparsanız sevinirim
Karakterler hakkındaki düşüncelerinizi benimle paylaşan

#Ali Muzaffer Yıldıray
#FİDAN Toprak
#ŞAHİN Türkoğlu

Toprak kokusu 🌱Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin