Selamın aleyküm güzel okurlarım, nasılsınız?
Uzun zaman oldu. Size karşı çok mahçup hissediyorum. Bir kaç bölümdür çok geç geliyor biliyorum. Kusura bakmayın lütfen, nedenlerim vardı.
Neyse artık bölüme geçeyim umarım seversiniz, iyi okumalar.
Başlamadan önce 🌱 emojisi bırakalım lütfen canlarım. 💚
Onu sevdiğimi söylemiştim, güneş çatlayacak kadar büyüktü
Ve kalbim çatlayacak kadar sancıyordu birtakım anlatılmaz duygularla.
(Ataol Behramoğlu)
Genel anlatım:
[YOMKY: Bekliyorum.]
[Siz: Ne?]
[YOMKY: Aşağıdayım.]
[Siz: ciddi misin?]
[YOMKY: Cingulomania bir kişiye sarılmak için duyulan yoğun istek demekmiş.]
[YOMKY: Sana bu kollar sana ömür boyu rezerve derken şaka yapmıyordum.]
Ebru yüzündeki koca gülümsemeyle bir kaç saniye mesaja baktı, sıcacık duygulara ev sahipliği yapan kalbi hızla çarpıyordu.
Aşk kalbin delirmesidir belki de.
Ebru telefonu bıraktı. Süleymanı bekletmeden ve kimseye görünmeden evden çıkmalıydı. Odasında çıkıp sesizce merdivenlerden aşağı indi.
Parmak uçlarında yürüyerek kapıya vardı. Eline anahtarı ve ayakkabısını alıp kapıyı açtı.
Koşar adımlarla bahçe kapısını vardı. Kapıyı açıp bahçeden de çıktığında artık Süleyman girdi görüş açısına. Elleri cebinde arabasına yaslanmış, bir kaç metre ileride bekliyordu.
Sanki az önce koşan o değilmişi gibi öne gelen saçını geriye itip son derece sakin adımlarla Süleymana doğru yürümeye başladı, Ebru.
Süleyman Ebruyu görünce doğrulup duruşunu düzeltti. Ardından da Ebruyu incelemeye başladı, yüzünde durdurmanın asla mümkün olmadığı tebessümüyle.
Ebru'ya sarılmak... Hayali bile fazlasıyla güzeldi Süleyman için.
Şimdilik sadece sakin olmalısın sülo dedi içinden.
Ebru Süleymanın tam karşısına gelince durdu. Üzerine odaklanmış gözlerden ötürü kafasını eğip kıyafetini kontrol etme ihtiyacı hissetti.
Ve üzerindeki siyah eşorfmanları farketmesiyle yüzündeki tebessüm yavaşça yok oldu.
Olamaz.
Üzerinde eşofman vardı!
Nasıl unuturdu Ebru bunu?
Belki başkaları için normal bir durum ama Ebru için öyle değildi. O çok dikkat ederdi giyimine.
Yüzünde makyaj da yoktu ve büyük ihtimalle kıvırcık sayılabilecek dalgalı saçları kabarmıştı şu an.
Ebru bu hâlde asla dışarı çıkmazdı. Fakat mesajı okuduktan sonra bunu düşünememişti. Normalde dışarı çıkmadan önce aynada kendini en az üç kez kontrol eden kız o an bunu düşünememişti.
Cidden bu hâlde mi çıkmıştı karşısına? İç sesi kendisine övgüler(!) yağdırıken şu an geri dönüp kıyafetini değiştiremeyeceğinin bilinciyle tutuğu nefesini bırakıp yavaşça Süleymana baktı.
Süleyman karşısında sanki kabarmış saçlarıyla cadıdan hallice duran biri yokmuş gibi yüzündeki güzel tebessümle ona bakıyordu. Parlayan gözleri eşsiz bir manzaraya bakar gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Toprak kokusu 🌱
Teen Fiction***Şiddet içerir*** Yaşlarla dolmuş gözlerime baktı "Gökyüzümü bulutlar kaplamış , kaplamasın" dedi . Kafamı göğe kaldırıp baktım bir tek bulut yoktu "Hani nerede ? Bulut yok ki" dedim gülümsedi . "Olmasın zaten, gökyüzüme bulut değmesin ". Ne dem...
