"Bilmek, her şeyin sonu olur. Çekici olan bilmemektir. Sis, her şeye harika bir güzellik katar."
- Oscar WildeKarşımdaki adam bana bakıyordu. Açık kahve gözleri bir avcının gözleri gibiydi. Ve maalesef baktığı benim.
Gözleri ile aynı renkte olan saçları özenle düzeltilmiş. Giydiği lacivert gömleğin kollarını biraz katlamıştı. Heybetli bir duruşa sahipti. Özgüven saçan bakışları gözlerime sabitlenmişti.
Hayır yakışıklı olduğunu değil korkutucu olduğunu düşünüyordum. Çünkü gözleri adeta 'katil sensin' diye haykırıyordu.
Bana böyle bakmaya devam ederse ben bile kendimden şüphe edeceğim.
Kim miydi bu adam? Savcı Yusuf Tahir Akyürek.
'Peki senin ile alakası ne?' Diyorsunuz değil mi? Kaan'ın ölümünde şüpheli olan kişiler arasındaydık. Ben ve Ebru. Bu tam bir saçmalık.
"Fidan Toprak."
Güzel ve otoriter sesi beni etkilemiyor, ürpermeme neden oluyor.
"Maktul ile aranızda problemler varmış. Doğru mu?"
"Benim onunla kişisel bir problemim yoktu. Evet bazı olaylar yaşandı ama biz olaydan sonra asla yüz yüze gelmedik. Arkadaşımın eski sevgilisi. Ayrıldıktan sonra bunu hazmedememiş bize saldırmıştı. Fakat dediğim gibi bu olaydan sonra asla kendisiyle bir iletişimimiz olmadı."
"Belki de düne kadar?"
"Hayır."
"Kafanı kaldırıma çarpmana sebep olduğu ifadesini vermişsin. Ne tesadüf maktul de öyle öldürülmüş."
"Benim alakam yok. Zaten dün nerede olduğumu kanıtlayabilirim. Tek kaldığım an neredeyse yok."
"Hım doğrudan cinayeti işleyen ben değilim. Ben sadece azmettiriciyim diyorsun?"
"Ben bir şey yapmadım."
Söylediğim şeyi umursamadan bana tekrar bir soru yöneltti.
"Cinayeti neden işledin? Ödeşmek mi istedin?""Az önce de dediğim gibi ben yapmadım."
"Sana neden inanayım? Adam ile sorunlarnız var. Ve öldürülme şekli seni yaralama şekliyle aynı. Bir de gül falan koyulmuş o neyi temsil ediyor arkadaşının aşkını mı?"
Alay ile konuşması beni sinirlendirdi. Mantıklı davranmam lazımdı.
"Peki katil olmadığımı söyleyince inamıyorsunuz. Anlıyorum da sizi. Sonuçta katil de ben katilim demez. Lakin şöyle düşünün Kaan'a dava açmıştık adamı öldürecek olsam neden dava ile uğraşayım?"
Sözlerim ile en başından beri ciddi bir ifade barındıran yüzünde bir değişim meydana geldi.
Dudakları usulca kıvrıldı. Bana inandığını düşünerek umutlandım.Dirseklerini masaya yaslayıp ellerini birleştirdi. Hafifçe eğilerek cevapladı.
"Tam olarak bu savunmayı yapmak için?"
"Ne? Ya ben bir şey yapmadım diyorum. Neyini anlamıyorsun? Tüm bunlar deli saçması."
Sustum. Ben az önce savcıya bağırdım değil mi?
Refleks ile o ses tonuyla konuştuğum için anında pişman oldum. Hata yapmıştım.
"Öfke sorunu ve saldırganlık. Güzel. Başka ne var?"
Gözlerimi ellerime indirdim. Savcı tekrar ciddileşmişti.
"Kaan Karasu'yu neden öldürdün? Cinayet işlerken sana kim yardım etti? Biriyle birlikte işledin değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Toprak kokusu 🌱
Ficção Adolescente***Şiddet içerir*** Yaşlarla dolmuş gözlerime baktı "Gökyüzümü bulutlar kaplamış , kaplamasın" dedi . Kafamı göğe kaldırıp baktım bir tek bulut yoktu "Hani nerede ? Bulut yok ki" dedim gülümsedi . "Olmasın zaten, gökyüzüme bulut değmesin ". Ne dem...