14. BÖLÜM - İKİNCİ LOCA

32 2 5
                                    

Hilal, abisi ve Uygar'la bahçede biraz daha oturmuştuk.

Sonra ise Hilal ve Uygar'la birlikte Merih'in stüdyosuna gelmiştik.

"Kapıda beklesen olur mu?" dedim Uygar'a, arabadan indiğimizde.

Uygar, "Ne kadar sürer?" dediğinde, "Bir buçuk saat falan otururuz. Arkadaşım Sezgi'de buradadır, onunla da konuşacağım." dedim.

Uygar'ın içeriye girmesini istemiyordum.

"Burada beklerim." diyerek arabasına yaslandı, Uygar.

Böylece ben de Hilal'in koluna girerek, stüdyoya yönelmiş oldum.

"Dikkat et, Ilgın." dedi, Uygar.

Hilal, art arda başını aşağı yukarı salladı.

Hızlı adımlarla stüdyoya yürüyordu.

Onun adımlarına uyum sağlayarak stüdyoya girdiğimizde, "Merih!" diyerek Merih Kopuk'a seslendim.

Ona seslenmemin ardından geldiğimizi fark eden Merih, sağ taraftaki odadan çıkarak bize kendini göstermiş oldu.

"Hoş geldiniz. İyi olmana çok sevindim, Lâl. Endişelendik." dedi ve bakışlarını Hilal'e çevirdi. "Ilgın," diyerek ona da selam verdiğinde Sezgi'yi göremediğim için Merih'in çıktığı odaya adımladım. Neyse ki Hilal, Merih'in kurduğu cümleyi sorgulayacak kafada değildi.

"Hoş bulduk." dediğim sırada Hilal'de Merih'e, "Merhaba!" demişti neşeli sesiyle.

Merih Hilal'e soru sorarcasına, "Sahneye çıktın kayboldun?" dediğinde odaya girerek Sezgi'yi gördüm.

Siyah deri koltukta oturmuş, telefonuna bakıyordu.

"Pişt," dedim ve yanına yerleştim.

Sezgi'nin bakışları bana döndüğünde Sezgi, "Şükürler olsun, gerçekten iyisin," diyerek kollarını bedenime doladı. 'Pot kırıyorsun' dercesine boğazımı temizlediğimde Sezgi, mesajı alarak sakince geriye çekildi. "Rüyamda başına neler geliyordu bir bilsen..." dedi ve bakışlarını Hilal'e çevirdi.

"Hoş geldin." dedi.

Hilal'i incelediğimde onun Sezgi'ye gözlerini kırpıştırarak baktığını görmüştüm. Sezgi'ye cevaben, "Hoş bulduk." demişti.

İç sesim benden bağımsız bir küfür ettiğinde, dudaklarımı araladım.

İç sesim, 'Hilal, Sezgi'yi hatırlıyor!' diyerek beni uyardı ve böylece asıl pot kıranın ben olduğumu anlamamı sağladı.

Hilal Sezgi'yi hatırlıyordu, evet.

Ama Sezgi, onu hatırlayamazdı.

İmkansızdı.

"Merih," dedim ve Merih'e aceleyle dışarıyı işaret ettim. "Sen Hilal'e kariyerinden bahsederken biz de biraz Sezgi'yle konuşalım, olur mu?" dediğimde Merih, bir sorun olduğunu anlamamış olmalı ki gülerek kapıyı açtı.

"Gel bakalım, kayıt odasına geçelim. Bir şeyler deneriz." dedi.

Hilal, bakışlarını zorlukla da olsa Sezgi'nin üzerinden çekerek odanın çıkışına yöneldi. "Peki, tamam." dedi ve Merih'le beraber odadan çıktı.

"Lâl," dedi Sezgi ve beni kendine çekip bir kez daha bana sarıldı. "Son zamanlarda hayatında neler oluyor bilmiyorum. Ama beni endişelendiriyorsun, abime de söyleyemiyorum kızarsın diye..." dedi ve geriye çekilerek yüz yüze gelmemizi sağladı.

"Bana anlatmak istersen, her zaman dinlerim seni. Yargısız infaz yapmam, biliyorsun." diye devam etti.

Sezgi'nin ellerini tuttum. "Yorgunum, Sezgi." dedim. "Çok şey oluyor, yetişemiyorum." diyerek gözlerimi yumduğumda, "Neden?" dedi Sezgi, fısıltıyla. "Yetişemediğin şeyden neden uzaklaşmıyorsun? Kafanı karıştıran şeyler var, Lâl. Görebiliyorum. Senin kafan kolay kolay karışmaz. Hadi, anlat bana." diyerek elleriyle yüzümdeki saçları omuzlarımdan geriye attı. Gözlerimi araladım.

MAHŞER MİDİLLİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin