10. BÖLÜM - HASTANE

75 9 24
                                    


Ilgın Hilal Kaya'yı alkışlayan insanlar kendime gelmeme yardım ederek âna dönmemi sağladılar.

"Bu zamana kadar bu sesin keşfedilmediğine inanamıyorum!"

"Yürü be, Ilgın."

"Bu şarkıyı Kopuk'la söylemelisin." gibi cümleler ulaştı kulaklarıma. Tabii, aksini söyleyen ters cümleler de vardı ama onları duymak zordu. Sayıca azlardı.

"Güzelim?" dedi, Fırat. "İyi misin? Suratın bembeyaz oldu." dedi ve koltuğunda bana doğru döndü.

"Fırat," dedim, fısıltıyla. Yine de beni duymuştu. "Söyle, Lal. Ne oldu?" dedi yatıştırıcı bir sesle.

Ilgın Hilal'e baktım. Sahnedeydi. Gözlerinden akan yaşlar, ilk defa korkudan değile benziyordu.

Elleriyle mikrofona sarılmış, karşısındaki kalabalığa bakıyordu.

Gözleri en son bana değdiğinde gülümsedi. Zorlukla tebessüm ettim.

Ilgaz Kaya, hastaneye kaldırılmıştı.

Merih, Hilal'e teşekkür ettiğine dair birkaç cümle kurdu. Ardından Hilal'i nazikçe sırtından iterek sahnenin önündeki merdivenlere ilerletti. Merdivenin başındaki koruma, Hilal'e yardım ederek onu sahneden indirdi. Bu süre zarfında tepkisiz kalmış, Hilal yanıma yaklaştığında ise onu karşılamak için ayağa kalkmıştım.

Derin bir nefes aldım.

Aklımda tekrar eden cümleler, beni daraltmıştı.

"Lal?"

Fırat'a döndüm.

"İyiyim, sorun yok." dedim.

Fırat, uzatmadı. İnanmasa da yavaşça başını salladı. Üzerime gelmeyecekti.

Uygar'ın koşarak çıkmasından şüphelenmişti. Nedenini merak ediyordu.

Hilal, yanıma geldiğinde, "Başardım, Lal! Söyleyebildim!" dedi neşeyle.

Ellerimi havaya kaldırarak çakması içn Hilal'e uzattım. Hilal, beklemeden ellerimizi birbirine çarptı.

"Yapabileceğini biliyordum. Sesin daha da güzelleşmiş." dedim onun omzunu sıvazlayarak.

Hilal, heyecanından yerinde duramıyordu.

"Uygar nerede? Beni dinlemedi mi yoksa? Beğenmedi mi?" dediğinde bu düşünce onun heyecanı hızla azaltmış, onu duygu değişimine uğratmıştı.

Ne diyeceğimden kısa bir anlığına emin olamadım. Bu yüzden duraksamıştım. Hilal'e abisinin yaralı olduğu gerçeğini söyleyemezdim. En azından konser bitene kadar hiçbir şey söylemeyecektim.

'Uygar, sana ne yapman gerektiğini söyleseydi keşke.' diyen iç sesime hak verdim. Hilal'i ne kadar oyalayabilirdim, bilmiyordum.

"Abin çağırdı, barda işleri varmış." dedim, Hilal'e.

Hilal, yerine oturarak başını salladı. "Abimi arayacağım. Sahnede şarkı söylediğimi bilmeli!" dedi ve telefonunu eline aldı.

Boğazımda bir yumru oluştuğunu hissettim. Onu yutmadan konuşmaya çalıştım. Bu yüzden sesim, çatlamıştı.

"Yok." dedim hızlı konuşarak.

Hilal, bakışlarını bana çevirdi. Duraksamış, neden reddettiğimi anlamaya çalışıyordu. O duraksayınca çok ani tepki verdiğimi fark ederek gülümsedim.

Zoraki bir gülümsemeydi. Bunu belli etmediğimi umdum.

"Neden?" dedi Hilal, yine de.

Bir ya da iki saniye düşünür gibi yaptım.

MAHŞER MİDİLLİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin