11. BÖLÜM - MEŞRUBAT ODASI

113 9 45
                                    

Gözlerimin hafifçe aralanmasına neden olacak adım sesleri duyduğumda, uykumdan sıyrılmanın verdiği sıkıntıyla mırıldandım.

Yatakta diğer tarafa döneceğim sırada evimde adım sesleri duyduğumun farkına vararak gözlerimi araladım.

Altından gelen ışık sayesinde ne olduğunu anladığım kapıyla göz göze gelerek kaşlarımı çattım.

'Ah,' dedi iç sesim. 'Kendi evimizde değiliz.'

Etrafa göz gezdirdiğimde; Uygar'ın evinde gördüğüm, Hilal için ayrılan odaya benzeyen başka bir odada olduğumu fark ettim.

İçeriden gelen sesleri dinlediğimde, iki adamın kısık sesli konuşmalarını duydum.

Uygar'ın evindeydim.

Üzerimdeki battaniyeden kurtularak yatakta oturur hâle geldim ve komodinin üzerindeki telefonumu görerek telefonumun yan tuşuna bastım.

18 Nisan 03.27

Birkaç saat önce yaşadıklarımı düşündüm.

Boynumu arkaya yatırarak sağa sola hareket ettirdim.

Yorgun hissediyordum.

Çok yorgun hissediyordum ama artık toparlanmam gerekiyordu.

Beni olumsuz etkileyecek yoğun duyguları yeterince yaşamıştım.

"Kendine gel, Lâl..." diye fısıldadım.

Ciğerlerimdeki nefesi dışarıya bırakırken ayaklarımı yere bastım.

Ayakkabılarım yoktu.

Yatağın kenarındaki ayakkabılarımı görerek ayağa kalktım.

Odanın kapısını ses çıkartmadan açtım ve odadan çıktım.

Odadayken içeriye vuran ışık, salondan geliyordu.

Salonun aksi tarafa yürüyüp banyo olduğunu düşündüğüm odaya girdim.

Işığı yakmayı unutmamıştım.

Musluğu açtığımda aynadaki aksimi inceledim.

Hâla aynı elbiseyi giyiyordum. Saçlarım dağılmıştı ama kötü durmuyordu.

Yine de onları düzelttim.

Suyu avuçlarıma doldurarak birkaç kere yüzüme çarptım.

Bakışlarımın ve ifademin kendine gelmesi için yüzümü ovaladım.

Tekrar aynaya baktığımda, çok daha iyi görünüyordum.

"Harika." dedim, aynada kendime tebessüm etmiştim.

Kendime geliyordum.

Musluğu kapatıp havluya uzandım.

Elimdeki ıslaklık havluya geçtikten sonra banyodan çıktım.

Salonun kapısından girdiğimde bana arkaları dönük, koltukta yayılmış bir pozisyonda oturan Ilgaz Kaya ve Uygar; geldiğimi fark etmeyerek konuşmalarına devam etmişlerdi.

"Artık olan oldu, Uygar. Aynı şeyleri konuşursak ilerleyemeyiz." dedi, Ilgaz Kaya. Başını koltuğa yaslamış, gözlerini kapatmıştı.

Eli, karnındaydı. Üzerindeki mat mavi tişörtü varlığını koruyordu.

Uygar ise beyaz, düz bir tişört giyinmişti.

Ilgaz Kaya'nın aksine koltuğa yaslanmamıştı ve sol dizini sallıyordu.

"Kimden cesaret aldılar önce onu bulmak istiyorum ben." dedi.

Ilgaz Kaya, başını salladı. "Bulunur." dedi. Ardından gözlerini araladı.

MAHŞER MİDİLLİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin