3. BÖLÜM- İSMET KAYA'NIN EVİ

119 13 13
                                    

Yakınımda sesler duyduğumda uykunun bedenimden uzaklaştığını hissettim.

"Uygar, sus." dedi tanıdık ses. "Ne demek sus?" diye bir diğer tanıdık ses konuştuğunda Ilgaz Kaya, "Lal uyandı." diyerek Uygar'ı susturdu.

Gözlerimi araladım.

Hâla locadaydım. Aşağıda parti devam ediyordu. Bir süre dans eden insanları izlemeye devam ettim.

"Her gece böyle kalabalık oluyor mu?" diye sorarak Ilgaz Kaya'ya döndüğümde oturduğu koltukta yayılarak eliyle çenesini sıvazladı.

"Kısmen." dedi konuşmaya neden böyle bir konudan başladığımı umursamayarak. "Haftada 5 gece açığız." diye ekledi.

Kaşlarımı kaldırdım.

"Nasılsın, Lal?" diyen Uygar'a döndüm. Kendisiyle pek iyi bir başlangıç yaptığım söylenemezdi.

Ilgaz Kaya'yla da iyi bir sonum yoktu. Gerçi, Ilgaz Kaya yeniden hayatıma girmişti. Buna son denemezdi. Ama kötü sonu düzelteceğimizi de düşünmüyordum açıkçası.

Uygar'ı beklettiğimi umursamadan, "İyiyim, Uygar Bey." dedim ve başımı dikleştirdim. "Siz?" diye sorduğumda Uygar, yarım ağız sırıtarak başını aşağı yukarı salladı. "İyiyim." dedi.

Ilgaz Kaya, hafifçe öksürerek bakışlarımı üzerine çekti.

"8 yıl önce," dediğinde gergin gözükmemek için onun gibi koltukta rahat bir pozisyon aldım. Bakışları üzerimde gezindi.

"O zamanları açma." dedim donuk bir sesle.

Dudaklarını birbirine bastırdı ve ellerini birbirine kenetledi. "Senden geçmişteki gibi davranmanı istiyorum, Lal." dediğinde kaşlarımı çattım. Ilgaz Kaya'ya doğru eğildim.

"Sen ne saçmalıyorsun?" dedim sert olmasını umduğum ama kısık tuttuğum bir sesle.

Birbirine bastırdığı dudaklarını birkaç saniyeliğine büzdü.

"Ilgın'ın sana ihtiyacı var." dedi ve vurguladı. "Hem de fazlasıyla."

Ilgın adı, tuvaletteki telefon konuşmasından tanıdık gelmişti.

"Ilgın kim?" dedim ve masaya ne zaman geldiğini bilmediğim çerez tabağından birkaç kuruyemişi ağzıma attım.

Ilgaz Kaya, duraksadı. Uygar'ın alayla güldüğünü göz ucuyla görmüştüm.

"Ilgın'ı hatırlamıyorsun?" dedi soru sorarcasına.

Yutkundum. Sıcak olmamasına rağmen döktüğüm terden kurtulmak için saçlarımı ensemde topladım.

"Seni de zar zor hatırladım, Ilgaz Kaya." dedim elimle enseme yelpaze yaparak.

Ilgaz Kaya, güldü. Gülüşü, içinde hangi duyguyu barındırıyordu çözememiştim. "Ilgın Hilal Kaya." dediğinde saçlarımı serbest bıraktım. "Hilal?" dediğimde hatırlamışçasına elimi şıklattım. "Kardeşin." dedim onlara da hatırladığımı belirterek.

Uygar, "Ilgın adını kullanıyor." dedi ve telefonunu açarak önüme Hilal'in fotoğrafını getirdi. "Güzelleşmiş." dediğimde ciddileşerek arkama yaslandım ve Ilgaz Kaya'ya döndüm. "Hilal'in bana neden ihtiyacı var?" dediğimde Uygar, Ilgın adını kullanmadığımdan olsa gerek sinirle güldü. Ilgaz Kaya ise, benim gibi onun bu tepkisini görmezden geldi.

"Ilgın dün akşam intihara kalkıştı." dedi duygusuz bir sesle. Ben buradan, hislerini saklamaya çalıştığını yorumlamıştım.

Hilal'i eskiden çok severdim. Şu anda da ondan nefret etmem için bir sebep yoktu. Eskiden, Ilgaz onunla ilgilenemediği her dakika Hilal'in yanında ben olurdum. İlk aşk acısında, ilk yurtdışına çıkışında, ilk tiyatro gösterisinde ben yanındaydım. Ama en önemlisi, ilk intihara kalkıştığında ben yanındaydım.

MAHŞER MİDİLLİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin