YANLIŞ KOMUTAN | Texting

🧚‍♀️37

Diğer kitaplarıma bölüm attıktan sonra gelecektim ama daha ağzını açmayan Tahir'ime edilen hakaretler ve Melis'e abarttı diye kızanları görünce koptum geldim. Susun kız gavga etmeyin bölümü okuyun ve bir ilişki nasıl olmalı izleyin öğrenin... Fazla gaza geldim he sjdncsjancdkja

Keyifli Okumalar...

🧚‍♀️

Üzerimde ki pijama takımını ya da parasız ve telefonsuz olmamı umursamadan atmıştım kendimi dışarı. İyi bok yemiştim cidden hayır sen o geri zekalı ve karaktersiz kardeşi için niye atıyorsun kendini yollara. Fatmagül olacaksın sonra olan yine sana olacak aptal. Artık kuyruğu dik tuttuk bir kere geri dönemezdim. En mantıklısı genç bir kız bulup telefonunu kullanmak istemem hatta belki birde ibanını. Üç beş kuruş ona verirsem o da bana yardımcı olur diye düşünüyordum. 

Gerçi kendi hemcinsimin bana neler dediğini duyduktan sonra ondan da şüphe duymaya başlamıştım ama neyse. 

Herkes şerefsiz değildir Melis. 

Umudunu kaybetme. 

Yolda yürürken yanımda duran araba ile başımı çevirmemle oksijenle yeni sakinleşen sinirlerim tekrar gerildi anında. Tahir önüme kırdığı arabadan inerken "Ne işin var burada defol git seni görmek istemiyorum." dememe kalmadan beni zorla omzuna atıp arabanın arkasına fırlattı. Daha ben toparlanamadan yerine oturup kapıları kilitlerken "Ne bu şimdi? Dağ başında mıyız biz seni istemiyorum diyorum." diye bağırdım omzundan iterek. 

Tahir bana bakmadan "Konuşacağız." dediğinde "Ne konuşacağız tam olarak? Sana nasıl bacak araladığımı ya da bunu sana yaptığıma göre başkalarına da yap..." diye saydırmama engel olan şey öfkeyle direksiyona vurarak "MELİS!" diye bağırması oldu. Öfkeyle dişlerimi sıkarken onun da benden geri kalır yanı olmadığını fark ettim. Dişlerini de sıkıyordu elleri de direksiyonu kırmak istercesine sıkıyordu. 

Konuşmak istemiyordum ona sadece hakaretler etmek istiyordum ama sinirli halini daha önce görmediğim için de açıkçası götüm yemiyordu. Yirmi dakika boyunca ne o konuştu ne ben konuştum ve sonunda tek katlı arsanın ortasına yapılmış bir evin önünde durduk. Arabadan sinirle inip arka kapıyı açtı. Nerde çıkardığını anlamadığım terlikleri ona tekme atmaya çalışmamı umursamadan ayaklarıma geçirip kolumdan tutup indirdi arabadan. 

Kapıyı sertçe çarpıp karşıma geçerken "Şimdi istediğini söyleyebilirsin. Anlat konuşalım. Bağır çağır çığlık at vur yık ama benimle konuş." dedi kendisine hakim olmaya çalışırcasına. Ona küçümser gibi bakarken "Ne konuşayım seninle? Sen laftan anlıyor musun da?" dediğimde Tahir sanki dayanamayacakmış gibi sinirden gülerek benden bir iki adım gerileyip bana döndüğünde elaları siyaha çaldı sinirden. 

"Anlamıyorum laftan öyle mi? Bana sen ne anlattın da anlamadım? Ben sana sordum ne oluyor dedim sana ne dedi dedim sen beni adam yerine koyup cevap vermek yerine bağırıp çağırmaya hakaret etmeye başladın." dediğinde kaşlarımı çatıp göğsünden iterek "Ben mi hakaret ettim önce. O senin kardeşin olacak yılan dediklerimden daha fazlasını hak ediyor ama ben yine kendime yakıştırmadığım için kelimelerimi seçiyordum. Ama sen ona bile karışıp toz kondurmak istemedin." diye bağırdım yüzüne doğru.

"Ben kimseyi savunmadım. Sana ya da ona haklı haksız demedim. İçeri girdiğimde sen onun saçlarına asılmış hakaret ediyordun sana sordum ben. O halde gördüğümde bile sordum. Anlatmak yerine saldırmakla meşguldün. Ne bekliyordun daha olayı bilmiyordum bana telefonu sonda vermek yerine gelir gelmez verseydin görseydim olmaz mıydı? Sen de bende bu kadar yıpranmazdık." diye tüm suç bende gibi konuşunca inanamıyor gibi güldüm.