28. Bölüm: Huzur

22 4 11
                                    

Genelde kendimi zeki bulurdum ama şu ana baktığımda bir adet aptaldan daha fazlası değildim. Aklım çok değişik çalışıyordu. Olabilecek en son ihtimalde takılıyordu. Ya da çalışmıyordu. Şu an hiçbir şeyden emin olamıyordum. Tek bir şey dışında;

Emin olduğum tek bir şey vardı o da Selim'i hayatım boyunca yanımda, evimde ve diğer hayatta bile yanımda istiyordum. Belki bencillikti ama ölümü bile onunla istiyordum. Hiçbir şeye sahip olmayan bir insanın sevdiğiyle beraber ölmesi bile ona cazip gelirdi. Ben onun dışında hiçbir şeye sahip değildim ama onunlayken her şeye sahiptim. Karnımdaki bebeğimize bile onunlayken sahip olmuştum. Ve bugün kararımı vermiştim. Belki küçüktüm, belki de yetersizdim ama bebeğimiz dünyaya getirmek istiyordum. Aklıma yatmasa da kalbimi dinlemek istiyordum. Bunun geri dönüşü yoktu ama yanımda Selim gibi bir insan varken kararımı değiştireceğimi sanmıyordum. Onun her zaman benim yanımda, daha doğrusu bizim yanımızda olacağını biliyordum.

"Evet." diye bağırdım. Mutluluk gözlerimden damlalar halinde akıyordu. Şu ana inanamıyordum. Böyle bir teklif aklımın ucundan geçmemişti. Oysa çok garip davranmıştı.

Etrafta alkış sesleri geldiğinde utanıp ellerimle yüzümü kapattım. Selim kalkıp bana sarıldı. İnsanlar ıslık çalıyordu, alkışlıyordu ve üstümüze flaşlarını patlatıyorlardı. Neyseki paparazziler yoktu.

Selim ellerimi yüzümden çekti. Zarif hareketlerle tek taşı parmağıma taktı. Daha sonra elimin üstüne öpücük kondurdu. Bense sadece mutluluktan ağlamaya devam ediyordum.

İçimde çok duygu vardı. Hüngür hüngür ağlıyordum yüzümdeki tebessümle. Selim yüzüme baktıkça gülüyordu. Biliyordu neler hissettiğimi. Şu zamana kadar birbirimizi çok iyi tanımıştık.

Elleriyle gözyaşlarımı sildi. Elini yanağıma koyup başparmağıyla okşadı. Yanağımı iyice dayayıp derin nefes aldım.

İyice yakınlaşıp dudaklarımızı birbirine kenetledi. Etraftaki insanları umursamadan şehvetle karşılık verdim.

Ayrıldığımızda tekrar bir öpücük kondurdum. İçimdekileri söylemek istedim. "Seni hayatımın her anında istiyorum Selim. Diğer hayatta, ölümde, evimde, odamda." güldüm. Kulağına fısıldadım. "Yatağımda." Daha da sırıttım. "Hatta içimde."

Adem elması oynadı. Geri çekildim. Elimi karnıma koydum. "Bebeğimizi büyültürken." deyip açıkladım ona kararımı. İlk seferde anlamadı. Tekrar düşündü. Anladığında beni kucağına alıp etrafında döndü. İkimizde kahkahalarla gülüyorduk. Hala kucağındayken durup yanağıma öpücük kondurdu. Yere indirdiğinde ellerimi tuttu. "Sana söz veriyorum bana ihtiyacın olduğun her an, mutlulukta, huzurda ve ölümde her zaman yanında olacağım."

Gülümsedim. O da gülümsedi. Sandalyemi çekti. Oturduğumda tekrar yerine geçti. Tatlı bir sohbet eşliğinde yemeklerimizi yedik.

***

Eve geldiğimizde hiç bekletmeden Merve Hanıma ve Mert Beye güzel haberi vermiştik. Ne tepki vereceklerini bilmediğimden biraz tırsmıştım ama ikiside çok sevinmişti.

Şu an ise salonda tatlı eşliğinde sohbet ediyorduk. Sohbet her ne kadar hoşuma gitse de kendimi suffleden alıkoyamıyordum. Selim'le dışarda bir waffle gömmüş olsam da hiç baymamıştı. Hatta bir tane daha yiyebilirdim.

Ne zaman evleneceğimiz hakkında sohbet ederlerken hepsi bir anda bana döndü. Bir şey sormuşlardı ama pek ilgilenmediğimden duymamıştım.

"Ne oldu?" diye sordum Selim'e. Dudaklarıma bakıp sırıttı. Muhtemelen çikolataya bulanmıştı.

"Neden yarın evlenmiyoruz?"

Bana Sabır LazımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin