"Çocuklar bunları da alın."
Merve Hanımın uzattığı telefonları aldık.
"Sizin için almıştım. Malum tatile gideceksiniz ve telefonlarınız yoktu. Ben her şeyi hallettim. Numaralarınız eskisiyle aynı."
"Teşekkürler."
"Bir şey değil Eylülcüğüm. Hadi hadi geç kalıyorsunuz."
Telefonu montumun cebine attım ve Selim'in elini tutup araba doğru yürüdüm. Arabanın önüne geldiğimizde Merve Hanım ve Mert Beye el salladım. Onlarda bana salladıktan sonra arabaya bindim. Ardımdan Selim benim aksime arkasına bile bakmayıp arabaya bindi. Şoför eşyalarımızı arabaya yerleştirdikten sonra yerine geçip arabayı çalıştırdı.
Dün kararlaştırdığımız tatile gitmemize Merve Hanım ve Mert Bey izin verdiğinden rahatlıkla gidebiliyorduk. Merve Hanım izin verme konusunda biraz karasız kalmış gibiydi ama oğluyla arası düzelsin diye sesini çıkartamadığını anlamak zor değildi.
Dün Çeşme'ye gitme kararı almıştık. Bir haftalığına bir villa kiralamıştık. Aslında Selim daha fazla kalma konusunda ısrar etmişti. Ben ise daha fazla kalmak istersek sahibiyle görüşüp süreyi uzatma talebinde bulunmayı önermiştim.
"Heyecanlı mısın?"
Selim'in sorusuyla bakışlarımı camdan ona çevirdim.
"Evet. Sen?"
"Bende."
Hafifçe gülümsedim ve ona doğru yaklaştım. Başımı omzuna koydum ve gözlerimi kapattım. O da başını başıma yasladı.
***
Gözlerimi yavaşça araladığımda karşılaştığım tavanla bir an korktum. Etrafıma bakındığımda Selim'i görünce rahatladım.
En son arabadaydım ve sanırım uyumuştum ama buraya geldiğimi hatırlamıyordum. Sanırım Selim getirmişti.
Ellerimi kaldırıp vücudumu gerip esnedim. Çıkardığım seslerden dolayı Selim önünde durduğu dolaptan bana doğru döndü. Yanıma geldi ve elini yanağıma koyup gülümsedi.
"Bakıyorum uyuyan güzel uyanmış."
"Uyandı uyandı."
Öne doğru eğilip dudaklarıma bir öpücük kondurdu. Geri çekildiğinde "Ne kadardır uyuyorum?" diye sordum. Biraz düşündükten sonra "Yaklaşık 4 saattir." diyerek cevapladı.
"O kadar uyudum mu ya?"
Cama doğru baktığımda havanın kararmaya başladığını gördüm.
"Acıktın mı?"
Bakışlarımı Selim'e çevirdim. Başımı onaylarcasına salladığımda "Harika! Bende yeni hazırlamıştım yemeği. Gel yiyelim."
Memnuniyetle gülümsedim. Bu çocuk neden bu kadar düşünceliydi?
"Sen neden bu kadar düşüncelisin ya?"
"Sen neden bu kadar tatlısın ya?" deyip yanağımda makas aldı.
Tekrardan gülümsedim ve artık kalkmam gerektiği için yatakta doğruldum. Tam ayağa kalkacakken Selim beni sırtına aldı ve kafamın aşağıya doğru sarkmasına neden oldu. Ben onun poposuyla bakışırken o da beni merdivenden aşağıya indiriyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Sabır Lazım
Teen FictionEylül Altın 15 yaşındayken bir mazoşist olan Selim Kanlı ile tanışır. Bir süre sonra sevgili olurlar ve Selim kendine zarar vermeyi azaltır. Hayatları mükemmel bir şekilde devam eder. Ta ki o güne kadar. Bir gün beraber bir trafik kazası geçirirler...