Bölüm 2.5: FİDES (1/3)

274 10 1
                                    

          Aynı günün akşamında Frater ekip için Kral Ferrieder'den zırh istediğini söyleyen bir mesaj yazıp postacı güvercin ile yolladı. Bir ay sonrasında zırhların hazır olduğuna dair mesaj geldiğinde de Frater için on beş sene sonra başkent yolu gözüktü.

          At arabasıyla günler süren yolun sonunda başkentte kendisini karşılayan ilk şey Heyet üyelerinin heykellerinin şehrin dört bir tarafında oluşuydu. Şehir meydanında da Kral Ferrieder ve Baş Usta Superide'ın heykelleri bulunuyordu. Görünüşe göre on beş yılda Heyet nüfuzunu daha da artırmıştı. Başını nereye çevirse Heyet'e dair bir flama, heykel ya da söz görüyordu.

          Toplantının bitimiyle birlikte Başdanışman Lord Serpens dosyalarını toparlayıp Kral Ferrieder'in odasından çıkmaya hazırlanıyordu ki kralı konuştu.

"Kızın nasıl oldu Serpens?"

          Serpens'in yüzü düşüktü. Belli ki morali bozuktu.

"Henüz bir gelişme yok ama Satinas'ta durumunun daha iyiye gideceğini umuyoruz majesteleri."

          Odadan çıktığında koridorda yıllar sonra Frater'le karşılaştı ve şaşkınlığına hâkim olamadı.

"Frater? Yıllar sonra seni Centrum'da görmek... Hoş geldin."

"Hoş buldum Lord Serpens."

"Ne işin var burada? Sepulcrum'da bir sorun yoktur umarım."

"Sepulcrum gayet iyi lordum. Her şey sakin."

"Hangi rüzgâr attı seni buraya?"

"Biliyorsunuz ki uzun zamandır başkente gelmemiştim. Majestelerine sunacağım raporu bahane edip biraz da hava değişikliğine geldim. Yarın geri döneceğim."

"Anladım... Seni gördüğüme sevindim Frater. Kendine dikkat et."

"Bilmukabele lordum."

          Serpens'in yanından ayrılmasıyla Frater esas görmesi gereken kişinin yanına geldi ve Kral Ferrieder'e selam durdu.

"Majesteleri."

"Frater."

          Ferrieder odadaki korumalarına dışarı çıkmalarını emretti. Şimdi Frater ile baş başaydı.

"Seni burada görmeyeli uzun zaman olmuştu."

"Haklısınız majesteleri. Son mesajınızda zırhların hazır olduğunu yazmışsınız. Hiç vakit kaybetmeden gelip almak istedim."

"Evet ama acele etme. Gel, otur. Bana Risen'ı anlat."

          Frater tahtın karşısındaki sandalyeye oturup anlatmaya başladı.

"Son mektubumda da yazdığım gibi artık alevi tamamen kontrol edebiliyor. Kılıç kullanımında usta. Düello konusunda hepimizden daha iyi. Muazzam bir savaşçı oldu majesteleri."

"Liderlik? Liderliğe uygun mu?"

          Frater düşünceli bir şekilde sakalını sıvazladı.

"Ailesi ile yıllardır iletişim kurmuyor. Yalnızca denk geldiklerinde selam verip asgari düzeyde iletişim kuruyor. Yıllardır benim evimde kalıyor. Öte yandan dostları ile arası iyi, ekip arasındaki uyum gayet sağlam. Sorunuza gelince, liderlik... Henüz genç ama yanında olacak olan dostlarıyla ve sizle birlikte gayet iyi bir lider olacaktır."

"Zamana ihtiyacı var."

"Öyle majesteleri."

"Diğer elementlerle ilişkisi ne durumda?"

"Henüz hiçbiri ile en ufak bir etkileşimi olmadı."

"İşte bu bir sıkıntı."

"Kehanetteki kişi oysa önünde sonunda bu elementleri kontrol edecektir majesteleri."

"Ama halk bunu görmeden Risen'ı kabul etmeyecektir."

"Her ne kadar sahte olsa da Vernetis de yalnızca alevi kontrol ediyor. Ama halk onun yalanlarına ikna oluyor."

"Çünkü Vernetis nesillerdir aynı yalanı söyleyip duruyor Frater. Zaten hiçbir zaman Son Yükselen olduğunu iddia etmedi. Redagon'un kanını taşıdığı yalanı diğer elementleri kontrol etmemesine rağmen kendisini Redagon'un gerçek veliahdı yapar sanıyor. Risen'ı karşısına yalnızca alevi kontrol ederken çıkarmak istemiyorum. Diğer elementleri de kontrol etmeyi öğrendiğinde halk onun gerçek veliaht olduğunu anlayacak."

"O zamana kadar Risen'ı saklamaya devam mı edeceğiz?"

"Evet."

"Savaş kaçınılmazsa Risen savaşmaya hazır majesteleri. Ordulara komutanlık edebilir. Ona güvenebilirsiniz."

"Halk Frater... Mesele halk. Bulunduğun kasabada Redagon'a ne kadar hâkim olabiliyorsun bilmiyorum ama son on beş yılda ortalık pek çok kez karıştı. Bu toprakların halkı savaşa aç Frater. Her zaman açtılar, her zaman da aç olacaklar. Sence neden Redagon tüm bu toprakları tek bayrak altına topladıktan sonra dağılmayı seçtiler? Çünkü bu toprakların insanı savaş ister. Hepimiz aynı dili konuşurken birbirimizle savaşıyoruz Frater. Neredeyse üç bin yıldır bu topraklarda yaşıyorum, her şeyi gördüm. Nesiller tanıdım. Hepsi aynıydı. Birbirini boğazlamak isteyen insanlar topluluğu... Halkımız böyle insanlardan oluşuyor. Redagon bu insanları tek bayrak altında toplayıp yüzyıllarca yönetmiş. Savaş görmemiş pek çok nesil olmuş. Ben de bunu başarmak istiyorum ama halk... Halk bana izin vermez. Bana Risen lazım."

"Sizi gayet iyi anlıyorum majesteleri. Kitleleri peşinizde sürüklemek istiyorsunuz. Nihai barışı sağlamak istiyorsunuz ama sizin de gayet iyi bildiğiniz gibi savaş kimseyi beklemez. Risen şu anda savaşmaya hazır."

"Bekleyeceğiz Frater."

"Peki ya Vernetis bekleyecek mi? Ya da Ayrılıkçılar?"

"Ayrılıkçılar yalnızca bir maşa. Vernetis'in maşası."

"Antecess'e de saldırmışlardı."

"O saldırının Ayrılıkçılar tarafından yapıldığı ne malum?"

"Biz mi yaptık?"

          Kral Ferrieder sinsi bir gülüş attı.

"Bilmediğin pek çok şey var Frater. O olayın failini bulamadık."

"Akla Risen'a on beş yıl önce yapılan suikast geliyor majesteleri. Eskiden böyle faili meçhul olaylar çok olmazdı."

"Tehlikeli zamanlardayız. Ama Antecess'e yapılan saldırıda beni esas şaşırtan saldırı değildi. Vernetis'in tutumuydu. Yüz yıl önce Cibus'u ortadan kaldırmış olan Vernetis olsa çoktan savaştaydık."

"Onu bu kadar değiştiren nedir majesteleri? Aşk mı?"

"Bilmiyorum. Gerçi böyle düşününce son on beş yılda defalarca kez savaşa girmiş olmamız gerekirdi."

"Sanırım Heyet iyi iş çıkartmış. Vernetis'in pek çok bildirisi, röportajı yayınlandı. Yine de isyanla karşılaşmadık."

"Heyet zaten bunun için var. Halk savaşmaya ne kadar düşkünse Redagon'a da o kadar düşkün."

"Cüretimi bağışlayın majesteleri, tüm saygımla söylüyorum ama acaba Heyet'e biraz fazla mı nüfuz imkânı vermişsiniz? On beş yıl sonra Centrum'da dikkatimi en çok çeken şey bu oldu. Heyet her tarafta majesteleri. Halkınız sizden çok onun yüzünü görüyor gibi."

"Farkındayım ama endişelenme. Heyet kontrolüm altında Frater. Zaten en fazla on sene içinde her biri ölmüş olacak."

          Frater kralının neyi kastettiğini anlamıştı.

"Risen."

"Evet, Risen."

"Geçiş ile birlikte ölecekler. Risen sizi Heyet'ten de kurtaracak."

"Dediğim gibi Frater, bana Risen lazım."

Redagon I: Kehanet (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin