LP- Lost On You
Calvin Harris- Sweet Nothing ft. Florence Welch
Lana Del Rey- Diet Mountain Dew
🎵
Dalların pencereleri dövdüğü akşamda haberi vermek için babasının işten gelmesini bekliyordu. Babasının ilk kez eve geç gelişi değildi. Babası şehirde giyim alanında kıyafetler üreten bir fabrikada yönetici kademesinde çalışıyordu.
Bazı akşamlar iş yerinde sabahladığı gibi aniden gelen bir haberle de gecenin bir yarısı işe gitmesi gerekiyordu. Üretimin hiç durmadığı bir fabrikada çalıştığı için yoğundu.
Kaküllü kız, doktorun dinlendirici olarak verdiği gözlüğü gözünden çıkararak masasındaki notların yanına koydu. Bir eli kakülünün altından başındaki ağrıyı gidermek için ovuşturdu.
Bardağına uzanıp kahve içeceğinde boşaldığını gördü. Tadını sevmese de geç saatlere kadar uyanık kalmasına yardımcı olduğu için içiyordu. Sınavları bitmişti ama onun kemerleri gevşetmeye niyeti yoktu. Yaklaşan üniversite sınavı vardı. Azra olayıyla okuldaki müdürün gözünde yerle bir olan imajını yeniden düzeltmişti. Yurt dışına gideceği kesindi ama yine de rahatlayamıyordu.
Hani bazen güzelliklerin ortasında mutlu olmanı engelleyen görünmez bariyerler vardır ya. Şimdi onlar tarafından sarmalanmış gibi hissediyordu kaküllü kız. Aynaya baktığında yüzü mutlu değildi. Sadece onunla konuştuğu nadir zamanlarda yüzündeki gülümsemeyi hissediyordu.
Telefonunda saatler önce uyuduğunu söyleyince ondan gelen iyi geceler mesajını açtı. Gülümseyerek mesajı bir kez daha okuduğunda tatlı uyku göz kapaklarını çekiştirmesini engellemek için saat gece yarısına yaklaşsa da bir bardak daha kahve almak için ses çıkarmadan sandalyesinden kalktı.
Sessiz olmasının nedeni hemen arkasındaki yatağında birbirlerine sarılarak uyuyan kardeşleriydi. Annesi saatler önce uyumuştu ikizleri kendi odalarında değil de ablasınınkinde görürse çok kızardı. Fakat kaküllü kız birbirlerinin elini tutarak yatağında uyuyan kardeşlerini uyandırmak istememişti.
Başı döndüğünde elindeki bardağı sıkıca tutarak masanın kenarına dayadı elini. Göğsünün üzerine elini koydu fazla kahve içtiği için sık sık çarpıntı yapıyordu. Bazen bıktığında içindeki ses soruyordu usulca:
Bu kadar çalışmaya değer mi?
Dönüp kardeşlerine baktı. Onlar için değer.
Kahvesini alıp odasına döndüğünde dış kapının kilidi döndü. Babasının eve girince alışkanlıkla yaptığı şeylerin sesini dinledi. Kapalı kapının ardından yaptıklarını görüyor gibiydi.
Babası ceketini çıkardı, elindeki anahtarı kapının yanındaki küçük askılığa, ceketini ise dolaptaki yerine astı. Kapağını açık bıraktığı dolabın içinden terliklerini almak için eğildi. Aldığı terlikleri yumuşak bir pat sesiyle yerine bıraktı.
Babasının salona geçip izlemeyecek olmasına rağmen televizyonu açmasını dinledi sonra da okuldan döndüğünden beri babasına göstermek için masasında tuttuğu kâğıdı alarak odadan çıktı.
Babası gülerek telefonunda bir şeye bakıyordu. İçeri giren kızını görünce gülümsemesi kesildi. Telefonunu ekranı aşağı gelecek şekilde yanına bırakıp döndü. "Uyumadın mı?"
Kendi babasıyla konuşurken utanması çok saçmaydı. "Sana bunu göstermek için bekledim."
Babası kendisiyle aynı renk gözlerini uzatılan kâğıda dikti. Babasının yüzünü izlerken ondan geçen genlerin izini görüyor gibiydi. Babasına çok benziyordu. Babası sessizce okudu ardından takdir dolu bakışları yukarı çıktı. "Aferin sana!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Olanlar
FantasyYaşamını sonlandırmak için bir sabah evden çıkan genç kız verdiği karara ehvenişer demişti yani kötünün iyisi... Ama son durağında karşılaştığı yaşlı adam sonun bazen sadece kelimelerden ibaret olduğunu gösterdi. Ona bir şans verdi. Fakat "şansın"...