Derin bir nefes aldım, Yunus birazdan soyunma odasından çıkıp arabasına doğru gidecekti ve onu dışarıda bekliyordum.
İki gündür düşünüyordum, onu kıracak bir şey yapmamıştım ama madem kırılmıştı gönlünü almam gerekiyordu. Hem konuşup anlaşırsak neye kırıldığınıda anlardım, çocuk gibi küsmenin bir anlamı yoktu.
Oyuncular tek tek çıkmaya başlayınca gözüm ilk Barış'a takıldı, gülerek yanındaki Kerem'le köşeye geçti ve telefonlarından bir şeyler bakmaya başladı.
Yunus'un çıktığını gördüğümde hızla ona doğrı ilerledim, Kerem'lere bir şey söyleyip arabasına doğru giderkende ona seslendim.
"Yunus," arkasını döndü ve bana baktı.
"Açelya?" Tam karşısında durduğumda bana bakmayı sürdürdü ama bakışlar çok... Mesafeliydi?
"Konuşalım mı? Bak ben seni üzmek istemedim yemin ederim..."
Sözümü kestiğinde oldukça ters olan ses tonuyla konuştu.
"Dinlemek istemiyorum Açelya, sadece benden uzak dur."
"Ne? Ne diyorsun Yunus? Saçma bir şey için mi?"
"Açelya bak, sadece kafamı dinlemek istiyorum. Sonrasında konuşuruz, olur mu?" Ben daha cevap vermeden yanımdan uzaklaştı ve arabasına binip gözden kayboldu. Tüm bunları yaparken onu izledim ve daha sonrasında dolan gözlerimle arkamı döndüm. Barış ile Kerem bana bakıyordu, alt dudağımı dişledim ve hızla çıkışa doğru yürümeye başladım.
"Açelya!" Durmak istemiyordum ama bu Barış'ın sesiydi. Adımlarım yavaşladı ve onun nefes seslerini duymaya başladığımda arkamı döndüm.
"Selam, gidiyordum ben rahatsız olmana gerek yok." Ağlamaklı ses tonuma lanet ederken gözlerim onunkileri buldu.
"Eve gidiyorsan bırakabilirim, aynı yere gidiyoruz sonuçta boşuna otobüsle uğraşma." Dudaklarım hafifçe aralandığında ne cevap vereceğimi düşünüyordum, sadece nazik olmak için teklif etmiş olabilirdi.
"Hem, bana olan kahve borcunu da ödersin." Kaşlarım havalandığında gözlerim mükemmel gülümsemesinde dolandı.
Kendimi zorlayarak gülümsedim ve cevap verdim.
"Olur madem, işim yok zaten." Gülümsedi ve beni arabasına doğru götürdü. Daha önce oturduğum koltuğa yeniden oturduğumda garip hissettim. Hızlıca kemerimi taktığım sırada Barış ile Kerem'in konuşmalarını duydum.
"Tamam abi ben konuşurum Yunus'la," Kerem'in sesiyle kaşlarımı çattım, Barış bir şeyler söyledi fakat çok net değildi. Çok geçmeden sürücü koltuğuna geçti ve arabayı çalıştırdı.
"Dışarıda da içebiliriz," dediğinde ses tonu neşeli gibiydi. "Eve geçmek zorunda değiliz, tabii istersen."
"Bana fark etmez, nasıl uygun olursa."
"Peki," dedi sonunu uzatarak. "Bildiğim güzel bir mekan var, hem kahveleride güzel."
Neşeli haline kendimi tutamayıp gülümsedim, "Pekala,"
20 dakikanın ardından Barış'ın dediği mekana gelmiş kahvelerimizi almıştık. Dediği gibi çok güzel bir yerdi, pencereleri sahile bakıyordu ve o kadar huzurluydu ki... Sanırım artık favori mekanımdı.
"Ee," dedim konu açmak amacıyla. "Benim okulum hakkında konuştuk, ya senin işlerin?"
Dudak büzdü, "Klasik futbolcu hayatı işte, az çok biliyorsundur." Yunus'tan bahsettiğini anladığımda kaşlarım hafifçe çatıldı.
"Evet, Yunus'la çocukluk arkadaşıyız. Az çok biliyorum." Kaşları havalandı.
"Ne güzel, bende çocukluk arkadaşım olsun isterdim." Gülümsedim burukça, lisenin başında tanışmıştık Yunus'la, güzel zamanlardı.
"Açelya şimdi söyleyeceğim şeye kızma... Uzun zamandır komşu olsakta yeni yeni tanıyoruz birbirimizi biliyorsun, aslında senin hayatına asla karışmamam gerekirdi ama Kerem ısrar etti işte." Dudaklarım aralandı, kanmıştım ona. Derdi benimle kahve içmek değildi, iki dakika sonra bu kapıdan Kerem ile Yunus geçecekti, buna emindim.
İçim bu gün ikinci defa hissettiğim kırgınlık hisseyle dolunca ona bakıyordum hala. Az da olsa benimle vakit geçirmek istiyor diye sevinmiştim.
"Anladım," diye mırıldandım. "Ben seni yine boş boşuna meşgul ettim. Kerem'e kanmasaydın keşke." Aptaldım işte, sert çıkışıp mal mısın amınakoyayım diyemiyordum.
"Hayır aslında, Yunus son iki gündür gerçekten kötüydü, performansına bile yansıdı bu. Sadece yardımcı olmak istedim." Bunlar Yunus'la aramda arkadaşlıktan öte bir şey olduğunu mu düşünüyordu bana mı öyle gelmişti?
"Seni ilgilendirmiyordu Barış, karışmasaydın daha iyi olurdu. Daha fazla oturmayacağım kusura bakma." Çantamı alıp ayaklandığım sırada kolumu tuttu ve ona döndüm. Tam dudaklarını aralayıp bir şey söyleyecekti ki ikimizinde gözleri aralanan kapıdan giren Kerem ile Yunus'a döndü. Ve tabii onlarınki de bize.
Kolumu Barış'tan kurtarıp kapıya doğru yöneldim ve onlara gözlerimi bile değdirmeden dışarı çıktım. Dolan gözlerimle hızla yürüdüm ve sahile indim. Bir süre sadece oturmak istiyordum. Kimsenin olmadığı bir köşeye geçip dalgalanan denizi izlemeye başladığımda elim şarkı açmak için telefona gitmişti fakat aklıma gelen şeyle WhatsApp'a girdim.
Anonim olarak biraz da olsa kendimi ona sevdirebilmiştim.
ada: naber
Tahmin ettiğim gibi anında bakmadı, büyük ihtimalle hala o mekanda oturuyor Yunus'a hesap veriyorlardı.
Rastgele bir şarkı açtıktan sonra dizlerimi kendime doğru çektim ve başımı dizlerime yaslayıp gözlerimi kapattım.
İstanbul'a geldiğimden beri hep yalnız hissettim, Yunus bu yalnızlığımı biraz olsun azaltmama yardım ediyordu. Şimdi ise ne yaptığımı bile anlamadığım bir nedenden dolayı yüzüme bakmıyordu.
İstanbul'a taşındığım ilk yıl karşı dairem boştu, öyle çok futbol takip eden biri de değildim. Barış karşı daireme taşındıktan sonra her şey değişmişti, bana ilk günaydın dediği sabahı bile hatırlıyordum. İlk karşılaşmamızdı, asansöre binmiş ve kısa bir sohbet etmiştik. Hoş geldin demiştim ona, ama sadece karşıma taşındığı için değil. Tüm kalbimi açmıştım ona, hep nazik davranmıştım.
O ise hep mesafeli davranmıştı. Sorunun ne olduğunu hiç anlamadım, belki dış görünüşümü beğenmedi ya da bir ilişki istemediği için bana hiç o yönden bakmadım. Bilmiyorum. Onun sayesinde futbola ilgimde artmıştı, bu camianın içine gire gire o kadar sevmiştim ki futbol artık benim için çok önemliydi.
Barış'a yazmam ise çok ani gelişmişti. Sadece benimle muhabbet etmesini istemiştim ve başarılıydı. Bunun için tabii ki Yunus'u kullanmadım, Cihan abiden küçük bir ricaydı sadece. Asla sorgulamayacağını biliyordum ve öyle de oldu.
Sonuç ise Barış hala bana karşı bir şey hissetmiyordu, bu gün içime az da olsa bir umut serpiştirmiş ve sonra her şeyi Yunus için yaptığını söylemişti. Kırıcıydı, kendi isteğiyle benimle asla vakit geçirmiyordu.
Şimdi olmazsa bir kaç aya, Galatasaray'da çalışmaya başladığımda ilgisini çekeceğimi düşünüyordum.
Bunun için çabalamak beni ne kadar ezik duruma soksada kalp işte bu, mantığın önüne geçemiyordu. Ya da ben fazla salaktım, mantığımla değil duygularımla hareket ediyordum.
Herneyse, her şeyi düzeltecektim. Kendime inanıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
civciv | barış alper yılmaz
Fanfictioncivciv: sarma mı yaptin gercekten __ #galatasaray 'da 1. 01.08.24 #barışalper 1. #yunusakgün 1. #millitakımlar 1. __ başlama tarihi 19.08.23 bitirme tarihi