20

3K 183 105
                                    

nasılsınızz?? yorum yapıp eleştirmekten asla çekinmeyinn♡♡

___

"Açelya," uykum açılmak üzereydi fakat istemediğim için gözlerimi sıkı sıkı kapatmaya devam ettim. "Açelya."

Uykum açılırsa Barış'ın sesi kulaklarımdan silinip gidecekti.

"Açelya sana diyorum, ne derin uykum varmış kızım ya." Barış'ın sesi... Gözlerim hafifçe aralandığında Barış'ı başımda dikilmiş bir şekilde gördüm.

"Rüya mı görüyorum?" İstemsizce kurduğum cümle ile Barış güldü, ben ise gözlerimi ovalayarak bir daha ona baktım. Gerçekten başımda dikilmişti.

"Günaydın," dedi neşeli sesiyle. Yatakta doğrulup ona bakmayı sürdürdüm. Dün burada kaldığımı uyurken nasıl unutmuş olabilirdim? Bir de rüya mı görüyorum diye sordum. Rezildim, gerçekten rezildim.

"Günaydın." Dedim hala uykudan kopamamış sesimle.

"Seni uykundan uyandırmak istemezdim Ada ama idmana gitmem gerekiyor. Ayrıca seninde işe."

Gözkerim birden sonuna kadar açıldı. İşim vardı tabii. Domuz gibi yatıyordum burada ama gitmem gereken bir işim vardı.

"Saat?" Diye sordum panikle. "Saat kaç Barış?"

"Merak etme geç kalmadın. Hazırlanacak vaktinde var. Tabii yataktan kalkmaya tenezzül edersen." Göz devirdim ve yatakta oturur poziyona geçtim. Barış hala karşımda dikiliyordu. Ayrıca burası onun yatağıydı fakat ben burada yattığımı hatırlamıyordum. En son salonda uykum bastırmıştı, sonrası yoktu. Uykum gelir gelmez bayılmıştım herhalde.

"Çilingir çağırdım. Kapını açtılar, anahtarını aldım."

"Kovuyorsun yani beni?"

"Kısmen. Tabii işe benim eşofmanlarımla gitmek istiyorsan sen bilirsin." Gözlerimi ondan ayırıp kendime baktım. Dün küçücük elbiseyle uyuyamayacağım için verdiği eşofmanla tişörtü geri çevirmemiştim. Hala güzel kokuyorlardı. Sanırım bu Barış kokusuydu, fakat ben onun kokusunu bilmediğim için emin olamıyordum.

"Doğru," diye mırıldandım. Eve girmeden işe nasıl gidebilirsin Ada? Aptalım. Barış'ın önünde aptala dönüşüyorum.

"Teşekkürler," derken ayağa kalktım ve ona bakmadan kapıya doğru adımladım. "Kıyafetler içinde, çilingir için de. Gideyim artık. Eşofmanını yıkayıp getiririm."

"Of Ada," peşimden gelirken ofladı. Anlamayarak ona baktım.

"Ne of?"

"Niye her şeyi bu kadar abartıyorsun. Eşofmanı değiştir ve bana geri ver. Yıkamana ihtiyacım yok, benim evimde de var ya hani? Ayrıca sanki eşofmanı giyip at sürdün, altı üstü uyudun." Dün çıkardığım giysileri koyduğum karton poşeti alırken ona cevap vermedim. Belki haklı olabilirdi ama onun yanında rahat hissetmiyordum. Beni anlaması lazımdı.

"Pekala, yıkamadan veririm. Tamam mı? Bir şey abarttığım yok." Bu sefer gözlerini deviren o oldu.

"Bekliyorum Ada."

"Neyi?" Tişörtünü bekliyorsan çok bekliyorsun canım.

"Hazırlanmanı diyorum. Bekliyorum. Tesislere beraber gidelim."

Kaşlarımı çattım. "Çatma," dedi anında. "Aynı yere gidiyoruz, beraber gidelim."

"Aynı yere gidiyoruz diye diye taksi oldun Barış." Güldü fakat ben gülmüyordum.

"Demek ki halimden memnunum." Bu ne demekti şimdi? Anlamadım. Anlamaya çalışmadım. Anlamakta istemedim. Kapıyı açtım ve botlarımla kısa bir bakışmadan sonra onları elime alıp çoraplarımla karşı daireye yürüdüm. Bir de onları mı giyecektim karşıya geçmek için? Giymesi on beş dakikaydı zaten. Ben on beş dakikaya duş alırdım.

civciv | barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin