10

5K 234 55
                                    

civciv: yemek yaptim
18.12

ada: NNNEEEEEE
18.24

ada: NE NE NE NEEE

civciv: he

ada: he ne oc

ada: heyecanlıyız surda

ada: ben saka yaptın sanmıstım dun

civciv: ne sakası ya

civciv: sitenin ortadaki cardaga bıraktım

ada: tamam simdi ordan uzaklas 😁

civciv: eve geciyorum 

ada: bes dakikaya alırım

civciv: ok

Hızla evden çıkarken, Barış'ın aşağıda bir köşeye sinmiş kim olduğumu öğrenmek için beni izliyor olduğu senaryoyu aklımdan silemiyordum. Hayır kızmak istesem onu da yapamıyordum, ben olsam bende izlerdim ama onun beni asla görmemesi gerekiyordu.

Asansörden inmek ne kadar risklide olsa on katı asla merdivenden inemezdim. O yüzden çağırdığım asansörün gelmesini beklerken aşağıda yapacağım planı gözden geçiriyordum. Sitede sürekli oynayan ve beni tanıyan çocuklardam birine tabağı almasını ve sitede birkaç boş tur atmasını, sonra da bana getirmesini söyleyecektim. Çocuklarla aram iyi olduğu için istediğimi yaparlardı ama Barış'ın izlemediği rahatlığıyla yapmak daha iyiydi. O yüzden çocuklarla olan plan b planıydı.

Asansör kata geldiğinde Barış'ın sesini duymamla geriye doğru bir adım attım. Beni görmemesi lazımdı, şüphelenebilirdi. Ama çok geçti, kapı açılırken aniden aklıma gelen şeyle elimdeki telefonu kulağıma götürdüm.

"Geliyorum Cihan abi," dediğimde o kadar net konuşmuştum ki gerçekten onunla konuşuyormuş gibi hissettim. Tam o an kapı açılmış Barış'la göz göze gelmiştik.

"Aras kargo değil mi? Tamam sen yorulma ben geliyorum almaya." Hayali konuşmam bitince telefonumu kulağımdan uzaklaştırdım ve asansörden çıkan Barış'ın gülümsemesine karşılık verdim. Hiç istemeyerek.

"Selam," diye mırıldandığında aynı şekilde karşılık vermiş hemen asansöre geçmiştim. Onunla konuşmak istemiyordum. Anonim olarak aramız iyi olsa da, Yunus için yaptığını söylediği ve beni oldukça kıran o hareketini unutamıyordum. Zoruma gidiyordu.

Ona karşı tavrımı fark ettiğini biliyordum, o günden sonra birkaç sabah daha denk gelmiş yüzüne bile bakmamıştım. Umurunda olduğunu düşünmüyordum ama fark etmişti, o yeterdi.

"Açelya," asansörü tutup bana seslendiğinde derin bir nefes aldım. "Konuşsak mı?"

"Aslında acelem var biraz, belki daha sonra." Kısa bir süre duraksadı, sanırım benden bu cevabı beklemiyordu.

"Yemek yaptım," diye mırıldandı tekrardan. Konuşmaya çekiniyor ve bu konuşmayı daha önceden planlamış gibiydi. "Eğer müsait olursan... Akşam beklerim." Benden cevap beklemeden arkasını döndüğünde sırtını izledim. Gözüme çok masum gelmişti.

Asansör kapısı kapanıp aşağı inerken uzunca düşündüm ama ne yapmam gerektiğine karar verememiştim. Aşağı indiğimde Barış'ın yukarıda olduğunu bildiğimden çocukları işe karıştırmadan tabağı aldım ve binaya geçtim.

Aradan yarım saat geçmişti, koltukta oturmuş kapalı televizyonu izlerken hala kendi içimde münakaşa içindeydim.

Beni ne için çağırmıştı ki? Belki yine Yunus içindi. Onunla aram hala iyi değildi ve çok garipti ki nedenini hala bilmiyordum. Şimdiye kadar konuşmadığımız en uzun süreydi. Ve nedensiz. Anlatabiliyor muyum? NEDENSİZ.

Belki arkadaşlığımızı bitermek istediği için bomboş şeylere alınmış gibi yapmıştı. Gerçi o ana kadar bana hiç ters davranmamıştı ki, öyle bir şey olsa öncesinden soğuk davranır artık benimle konuşmak istemediğini az da olsa belli ederdi. Ama hayır, Yunus o ana kadar hiçbir şey belli etmemişti. Çok garipti, işin içinden hala çıkamıyordum.

Hızla ayağa kalktığımda kapıya adımlamaya başladım. Cevapları bulamadan rahat edemiyordum.

civciv | barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin