Evet. Sevmediğim birini öptüğüm yetmedi üstüne o kişiyle seviştim.. Evet. APTAL! Aptalsın kızım sen.Azgın mısın nesin. Yok yok. Süzme aptalsın. Hayır adama bekaretini veriyorsun! BİRDE ARABADA. Hayır bir şey yok gibi evine geliyorsun. İki gram grurun var diye ananın yanına gitmedin, götünü verdin. Nası iş bu!
Aynada kendime kızmam bittiğinde yatağın üstüne oturdum. iki saat falan olmuştu. Tek sıkıntı şu an kıyafetim olmamasıydı. Tamam yaptım bir hata. Farkındayım. Altı gün buradayım ona da tamam da. Bu salak herif cidden beni bırakmazsa? Seri katille mi yarışacağım. Adam gözümün önünde bina yaktı. Kundakçı gibi. Ve ben onun evindeyim! SİKEYİM!
Bu farkındalıklar bana sonradan yüklendiği için kendimi tebrik ederek kıyafet istemek için yine kürkçü dükkanına doğru adımlıyorum. Odası hangisi olabilirdi? Kırk oda, beş koridor. Beş kat. Otel mübarek. Vardiya değişimindeki bir korumayı tuttum.
"Cosimo'nun odası nerede?"
Suratıma baktı ve yürüyüp gitti. İnsan cevap verir.
Bütün odalara tek tek girmeye çalıştım. İkinci kata çıktım. Üçüncü kata çıktım. Az kaldı terleyeceğim. Korumalar bana malmışım gibi bakıyorlardı. Dördüncü kata çıktığımda tek kapı gördüm. Keşke bunu tüm odaları test etmeden önce düşünebilseydim. Kapıyı yavaşça açtım. Cesetlerle kaplı morg falanda olabilirdi sonuçta. İçeriyi gördüğümde derin bir nefes verdim. Bunu sesli yapmış olmalıyım ki masasında kağıtlarla uğraşan Divolo kafasını kaldırıp baktı. Niye öldürecekmiş gibi bakıyordu? Ya da hep böyle mi bakıyordu? Sanırım psikolajim bozuldu..
"Bir kaç parça kıyafet alabilir miyim senden?"
Rica ettiğime şaşırmış gibi tek kaşını kaldırdı. Üstündeki dar siyah t shirt dikkatimi çekti. Biraz fazla mı dardı ne?
"Soldaki dolapta." Sola baktığımda duvar boyu gardırop karşıladı beni. Gardıropun arkasında oda ve banyo vardı. Çıplak ayaklarımla adımladım soğuk zeminin üstünde. Bir kapak açtım. Sayısız gömlek. Kapatıp başka kapak açtım. Pantolonlar. Yandakini açtığımda eşofmanlar ve t shirtler karşıladı beni. Sonunda. Siyah bir t shirt aldım. Bir tane gri eşofman aldığımda bana olmayacağı o kadar aşikardı ki ama yine de giyecektim. Dizili çoraplardan da bir tane aldım ve bir şey demeden çıktım odadan. Demek isterdim ama kapının kulbunu tuttuğumda seslenmesiyle durdum.
"Arya."
Yavaşça döndüm. Kalktığında bir kaç adımla yanıma geldi.
"Banyoyu kullanabilirsin." Dediğinde kaşlarım çatıldı.
"Bana verilen odada var. Neden buradakini kullanayım?"
"Odanın kilidi yok. Rahatsız olursun diye düşündüm."
Aval aval baktım suratına.
"Düşündün. Sen? Beni? Beni düşündün?"
Sinirlendiğini görebiliyordum. Elimi kaldırıp ateşini ölçtüm.
"Sen kesin aşık olmuşsun bana."
"Yeni gelen korumalar evde birisinin kaldığını bilmiyor. Ve ses duyma anında oda kontrolü yapmak gibi bir görevleri var. Anlıyacağın, korumalarımdan birisini öldürmek istemediğim için söyledim Türk kızı."
Kafamı ağır ağır salladım..
"Anlıyorum.. E korumanıda çağırırım birlikte şaaparız." Tamamen yersiz esprime gülemeden sırtım duvara sabitlendi. Yok bu şakadanda anlamıyor.
"Şaka." Dedim bastırarak. elini iki yanıma koydu.
"Tecrübesizliğine göre fazla bilgi sahipisin Türk kızı." Gözlerim büyüdü. Utanma duygusu zaten kalmamıştı da.