52

13.9K 956 181
                                    

Ve o gün ilk defa Diavolo beni durdurmadı...

...

"Bu evde bir kamera sistemi var ve seni duyabilirler. Simdi senin o bel kemiğini ben kırmadan çık git!"

Ayağa kalkıp boy farkını ortaya çıkarttı.

"Adresi yollayacağım."

Göz kırpıp çıktı içeriden. Öfkeyle telefonuma sarılıp gabrieli arayacaktım ki kendimi dizginledim. Koltuğa oturup  aklımda dialogları tekrar yaşarken kendimi uykuya teslim ettim...

...

Ağrıyan başım uyanmama engel oldu. Zoraki açtım gözlerimi. Farklı bir manzara karşıladı beni. Koltukta değildim? EVDE BİLE DEĞİLDİM? Hızlıca kalktım. Diavolınun malikanesindeydim? Ezbere bildiğim merdivenler hızla indim. Aklımla zoru vardı bunların. Salonda istediğim manzara karşıladı beni. Diavolo. Ne yapacağımı bilemedim. Nasıl geldim diye sorsam saçma kaçardı. Çok fazla şey beklerdim şu an ama

"Ne işin var italyada" demesini asla...

Donup kaldım desem yeriydi fakat kaynar sular parmak uçlarıma çoktan ulaşmıştı.

Ne işin var italyada mı?

Özledim seni ya da seni görmek güzel- ne saçmalıyorum ben!

"Ne?" Diyebildim kısık bir tonda.

"Anlasma yaptık Türk kızı. Kafana göre hareket edemezsin."

"Ne saçmalıyorsun sen?!" Öfkeleniyordum. Oturdupu yerden elinde viskisiyle bakıyordu bana. sarhoş muydu?

"Yazılım yazacakmışsn fasa fiso. Sana deidm türk kızı. İşim bitsin seni alacağım dedim. " lafını böldüm

"Bir dakika bir dakika. Kimsin sen. Bir kaç yılda beş yaşındaki çocuğa mı döndün sen? Ne bu tavır? İşim bitsin seni alacağım ne demek Cosimo! Dalga mı geçiyorsun benimle! Ben bu tavırla karşılanmak için mi mahvettim hayatımı!?"

Öfkeli bir nefes verdi.

"Kanadaya dönüyorsun"

"Anlamadım ne!"

"Kanadaya dönüyorsun!" Sesini yükseltmişti. Bana? Diavolo bana?

"Bir şey olduysa anlat Diavo-"

"Bir kez daha kanadaya döndüğünü belirtmek zorunda bırakma beni türk kızı."

Titreyen sesime engel oldum.

" Gabriel değiştiğin konusunda haklıymış Diavolo. Boşanma dilekçesini asistanına yollarım."

Yalın ayak çıktım evden. Peşimden gelmedi. Bahçeden çıktım ve ardıma bakmadım. Ama yine de peşimden gelmedi...

...

"Yarı çıplaksın?" Yol kenarında sağımdaki arabadan gelen ses gabriele aitti.

"Diavolo aradı seni kes tatavayı gabriel."

Arabaya bindim. Bana donuk gözlerle baktı.

"Beni kimse aramadı arya. Ciddi bir tesadüfle gördüm seni. Diavoloya gidiyordum." Ağlamamk için zor duruyordum.

"Eve sür lütfen"

"Diavolo" dediğim anda söze girdi gabriel.

"Farklı."  Dolan gözlerimi itekledim.

"Benimle bir çöp parçasıymışım gibi konuştu." Gabriel dişlerini sıktı.

"Anlamıyorum Arya. Sen Dönünce düzelir sandım ama bana demediğini bırakmadı seni getirdiğim için. Anlamıyorum."

"Türkiyeye dönmek istiyorum."

"İki günde yerden bitme mafyalar sakız gibi çiğner seni. Unut onu."

Elimle yüzümü sıvazladım.

"Ben bunun için mi vaz geçtim hayatımdan."

Gabriel dudaklarını ıslattı ve sakince konuştu.

"Marco sana anlattı. İstersen hayat kurabilirsin."

"Yine himayeniz altında- ah pardon himayen altında olacağım."  Göz pınarlarını ovdu sakince

"Üzgünüm Arya ama sana daha fazlasını veremiyorum. Bu kadarı geliyor elimden."

Gülümsedim. Acı bir gülümseme.

Bir şirket kurmak istiyordum. Bir yazılım şirketi. Sağlıkla ilgili robotik yazılım. Bu hayalim benimle mezara giderse kendimi asla affetmem. Ama şu an affetmeyeceğim bir diğer isim oluşuyor içimde. Kocam. Ne garip kelime. Koca. Güldüm kendi kendime. Tanımasan beni sevmiyor diyeceğim. Saçlarımı geriye itekledim.

"Bu işte bir iş var"

Dedim kendi kendime gabrielinde açduyacağı şekilde.

"Çöz diye seni buraya getirdim ya." Göz kırptı. Ensesine vurdum bir tane.

"Sen bir daha bana mal mışım gibi davran bak o zaman sana ne yapıyorum. Çız dıyı sını gıtırdım. Beynini kullansaydında benden önce çözseydin i. Bıraktığım gibi bir diavolo bulsaydım!"

Arabayı evin önünde durdurdu.

"Hadi bacım hadi in." Bunu türkçe söylemişti. Yadırgamadan indim arabadan. Yürüdüm ve anahtarla eve girdim. Salona girdiğim gibi Marcoyu görmemle nefes verdim. Artık şaşırmıyorum ben. Alıştım.

"Kapı çalma adeti." Dedim

"En özlediğim şey. Tüm delikleri tıkasam klozetten gireceksiniz içeri.. Ne var yine!"

"Teklifime cevabımı almaya geldim?"

"Ya kardeşim git başımdan işim gücüm var. Aptal aptal işlerle uğraştırma beni." Gözleri kısıldı.

"Hayır yani cevabın."

"Hayır tabi. Dün de dedim. Ne bekliyorsun. Ani bir değişiklik olacak dünya tersten dönecek ve ben bir anda mantıklı bulacağım bu fikri."

"Dün de dediğim gibi. Artık iki fikrinle de ilgilenmiyorum. Müsadenle. Gidersen. Hazırlamam gereken bir dilekçe var."

Dişlerini sıkıp serbest bıraktı.

"Boşanıyorsunuz. Ne güzel." Kalktı ve yaklaştı.

"Biliyor musun Marco.. inan umrumda değilsin. Şimdi çık evimden."

Yeni kesmiş olduğu sakallarının boşluğunu sıvazladı.

"Pişman olma Arya Bozdağ. Tek temennim bu.."

"Birkaç gün içerisinde ölmüş olma Marco.. tek temennim bu."

Gitti. Ve ben çıkmamak üzere giteceğim depresyonumla baş başa kaldım.

Boş boş masayı izlerlen kapı gümbürtüyle çaldı. Yavaşça kapıya bakıp paytak paytak sürüne sürüne gittim kapıya. Kapının yanındaki kameradan gabriel olduğunu görüyordum. Kapıyı açtığım gibi bağırarak konuştu.

"BİRAZ CANIN TEHLİKEDE. BİZDE KALMAN- " kalbini tuttu.

"Sorun yok çok hızlı geldim!"

"Gitmemiz lazım!"

Ve Bir Italiano(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin