Çerez bölüm ile size merak sarayım dedim. :)
"Ben şimdi nasıl halledeyim? Oyun ettiniz beni! Nasıl kimlik bu!"
"Kızım napayım yoktan var etmek kolay mı sanıyorsun, kendi halinde olacaksın. Sadece kahverengi lens takacaksın o kadar. Kanada da ki halinden iyidir. Hippi gibi geziyordun orada."
"Biraz daha göm Gabriel. Sanki ben seçmişim gibi! Bir sene terapi aldım!" Sinirle baktığımda ellerini havaya kaldırdı.
"Sakin ufaklık yeni evin burası işte umarım alışırsın"
Elimle yüzümü avuçladım ve saçlarımı geriye itekledim.
"Bu kadarı fazla Gabriel. Aptal oldum ben iyice."
Acınacak haldeydim.
"Bu yüzden hemen işe başlamıyorsun. Kendini toparlaman adına bir ay sonrası için ayarladım."
"Hayatıma karışmanızdan nefret ediyorum artık." Kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Bize bulaşmayı sen seçtin ufaklık."
"Nasıl şimdi güvendeyimde o zaman değildim? Yine bir oyun var değil mi? İçimden bir ses o zaman bana yalan söylediğinizi düşündürüyor. Ne için uzaklaştım ben buradan?"
Gabriel yutkundu.
"Gitsem iyi olur ufaklık. Gün içerisinde arka kapıdan birisi gekecek ve sana bir kaç bir şey anlatacak."
"Soru sordum Gabriel!"
"Arya zorlama. Zamanı gelecek. Yalan falan yok."
Kapıyı gösterdim.
"Gidebilirsin" dedim ve önümü dönüp salondaki koltuğa bıraktım kendimi.
Her şey sarpa sardı. Hayatı ellerinden çalınmış birisinden farkım yok. Kenardaki yastığı aldım. Sağa sola bir şeyler fırlatma düşüncesi geçti içimden ama ağlamayı tercih ettim. Hak etmiş miydim? Cidden sevmek acıtır mıydı normalde bu kadar?Yaklaşık beş saattir olduğum yerde yığılmaktan başka bir şey yapmıyordum. Bir şey dedim kendi kendime. Bir şey yapmalıyım. Daha fazla olmaz. Daha fazla karışamazlar hayatıma... Daha ne kadar karışacaklarsa sanki!
Ellerimi yüzümden alıp burnunu çektim. Kafamı sağa çevirdiğim gibi sıçradım yerimden.
"Sakin" dedi ellerini havaya vurur gibi yaparak.
"Gabriel sana geleceğimi söylemişti." Derin bir nefes verdim. Tamamen unutmuştım.
"Güvenmiyorum sana.Senin o kişi olduğunu-" sözümü kesti ve telefonda arama sesi geldi. Hoparlöre aldı.
"Geldim ben"
"İnanmadı değil mi. Yemin ederim bu kızın beynini çıkartıp öpesim geliyor." Telefonu suratına kapattı ve adımlayıp karşıma oturdu. İri cüssesi keskin hatlı bir yüzü vardı. Siyah kısa kollu ve altında siyah polis pantolonu vardı. Belinde ise garip bir silah.
"İncelemen bittiyse konuya gireceğim."
"Ama sormadan da geçmek istemiyorum. Tüm bunlara niye katlandın?"
Tek kaşımı kaldırdım.
"Seni ilgilendirmez. Görevini yap."
Kısa bir kahkaha attı.
"Senin gibi zeki bir kadın-"
"Kısa kes ve görevini yap" gülümsedi.
"Senide kendine benzetmiş. Meşur DİAVOLO"
bunu kinaye ile söylemişti."Madem konuya girmek istiyorsun."
"Seni istihbarata sokmak istemiyorum. Yazılım yazdığını biliyorum. İyi de iş çıkartıyormuşsun. Ama zekanı heba edeceğin bir nokta daha okur aenin için. Yine birilerinin emri altında çalışırsın."
"Birileri sürekli senin hakkında kararlar vermiş."
"Psikolog musun polis misin? Ne anlatıyorsun!"
Rahatça oturdu koltukta.
"Diyorum ki sana istediğini yapman için fırsat vereceğim. 11 yıl cerrahlık eğitimi alıp mükemmel bir cerrah olabilecekken vaz geçmişsin. Sonra üstünde acilde doktor olarak işe başlamışsın. Yazılım eğitimi almışsın ve bir şirket kurmak istiyormuşsun.."
Güldüm
"Size bir şirket açmak istediğimi kim söyledi!?"
Anlık duraksadı.
"Pekala" dedi ve dudaklarını ıslatıp konuşmaya devam etti.
"Beş yaşındaki bir çocuk gibi meslekten mesleğe gitmişsin diyorum." Yumruk yaptığım elimi daha da çok sıktım.
"Eminim ki şu an bana bunları anlatasın diye gönderilmedin. Canını kendi dilinle tehlikeye atıyorsun. Laflarına dikkat et."
Şeytani bir gülümseme attı.
"Beni öldüremezler düşündüğünün aksine.. Bel kemiğini kim kırmak ister?"
Kafamı iki yana salladım.
"Yanılıyorsun.. hemde çok yanılıyorsun. Ya görevini yap ya da defol."
Derin bir nefes alıp verdi.
"Seni eğiteyim. Zekisin. Kendini koruyabileceğin bir eğitim veririm sana. Çabuk öğrenirsin. Dik duruyorsun zaten fakat omurgandaki canını yakan yüklerin kalkması için hayatına kendin şekil vermen gerek. Yazılım yazarken öğretebilirim sana bunları."
"Neden? İyilik meleği misin?"
Kahkaha attı.
"Aah arya. Tabii ki değilim. Karşılığı olmalı değil mi? "
Yüzümü buruşturdum "Bunun diğerlerinin bana yaptığından farkı yok.""Yanılıyorsun var. Ben sana seçme hakkı sunuyorum. Ve ikimizde karlı çıkıyoruz. İstersen dediğimi seçer ve karşılığında bana ufak bir iyilik yaparsın ya da istihbaratta yazılım yazarsın. Seçim senin."
"Ne iyiliği?"
"Fransız bir ajanın elindeki bilgilerimi almak gibi bir iyilik. Hayatımda bir kez oltaya geldim bu da oydu. Bilgilerimi aldı. İşim ve hayatım tehlikede."
Derin bir nefes verdim.
" bir ay sonra yazılımcı olarak görüşeceğiz. Kabul etmiyorum. "
"Çabuk karar veriyorsun Arya."
"İşine bak." Dedim ve kalkacakken sözleri beni durdurdu.
"Disvolonun gölgesinde kalmayı mı tercih edeceksin?"
Diavolonun gölgesi mi?