12.BÖLÜM: KOKU

26 8 0
                                    

Gracie Abrams-Will you cry?


Hayat için verdiğimiz savaşların bir sonu yoktu. Nerede ne zaman ne halde olursak olalım hayat, bizden hep savaşmamızı isterdi. Savaşmak içinse güçlü olmak gerekirdi. Güçsüz insanların kendileri savaşmaz, etrafındaki insanlardan kendi hayatları için bir şey beklerlerdi. Savaşmaktan kastım elbette ki gerçek savaş anlamında değildi. Yaşadığımız zorluklarla başa çıkmamızdı. Güçsüz insanlar kendi hayatlarındaki zorluklarla başa çıkamazlardı. Güçlü olanlar da onlar yapamıyor deyip aslında yapılması gereken ama yapılmadığı için sorun olan durumları sırf sorun olmasın diye yapar, ortadan kaldırırlardı.

Hiçbir zaman güçsüz bir insan olmamıştım. Ne yapmam gerekiyorsa yapmış üstüne diğerleri için koşan taraf olmuştum. Belki de bu yüzden benim içimde bana da yer yoktu. Savaşmamak lügatımda yoktu. Çünkü ben kendi hayatımın sorumluluğunu kendi elime almış bir insandım. Aslında genel olarak bütün insanların yapması gereken şey buydu fakat artık sorumluluk almamak normalleşiyor gibiydi.

Kimse kendi zorluklarıyla savaşmayı bırakıp sorumluluklarını da yerine getirmediği için ortada bulunan sıfatlar ortadan kalkmaya başlıyordu. En basitinden babanın yapması gereken şeyi yapmamasıyla baba sıfatı kalkıyor ve düzen bozulmaya başlıyordu. Çocuklar babanın sorumluluklarını bilmeden büyüyor, büyüdüğünde de görmediklerini yapmayarak bozulan düzene ekleme yapıyorlardı.

Herkes yapması gereken şeyi yapsa düzen bozulmayacaktı ve insanlar sorumluluk bilincine sahip olup kendi hayatındaki zorluklarla savaşmaya başlayacaklardı. Bence her şeyin ailede başladığı nokta burasıydı.

Evran'ın başlangıcı neydi? Her ne kadar ailesini görmüş olsam da daha onları tam olarak tanımadığım için nasıl bir ailede yetişmişti? Gördüğüm kadarıyla normal insanlara benzemelerine rağmen Evran neden onlar gibi değildi? Evran'ın bu şekilde olması için bir şeyler yaşamış olması gerektiğinden emindim çünkü bir insan bana göre durduk yere kötü olamazdı. Her şeyin altında mutlaka bir sebep vardı. Evran'ın sebebi neydi?

Bugün Taner'in doğum günüydü bu yüzden onun her doğum gününde olduğu gibi ona sevdiği ve yediği tek pasta olan kendi ellerimle yaptığım vanilyalı çilekli pastayı yapıyordum. Fırına verdiğim kekleri çıkardıktan sonra pastayı iki kat haline getirip kremasını ve vanilyasını sürmeye başladım. Uzun zamandır pasta yapmayıp üzerine bir de yabancısı olduğum bir mutfakta yaptığım için normalden biraz daha fazla dağıtsam da kek pişerken ortalığı toplamıştım ancak şimdi elim hep krema olmuştu.

Kremayı sürmeyi bitirip biraz içine birazını da üstüne koyduğum çileklerden yemeyi ihmal etmedim. Bir şeyler hazırlarken bir yandan da yemeyi sevdiğim için bunu her zaman yapıyordum.

Pastanın üst süslemesi için uygun bulduğum birkaç malzemeyi daha üzerine eklerken artık bu evde yaşamanın verdiği özelliği kullanarak geliştirdiğim hislerim sayesinde Evran'ın mutfağa girdiğini fark ettim. Normalde evdeyken çalışmadığı zamanlarda odasından çıkmayan Evran'ın ondan gizli bir şeyler yaptığım için odasından çıkası gelmişti.

Fark etmemişim gibi yaptığım işe devam ederken bana yaklaştığını hissettim. Çilekleri dizerken tam arkamda durdu. Yaptığıma konsantre olmam gerektiği için tabaktaki son çileği aldım ve pastanın üzerine koymak için yaklaştırırken birden elimdeki çileği alıp ağzına attı. Dönüp ona ters ters baktığımda üzerinde hiçbir şeyin olmadığını fark etmemle önüme geri döndüm.

Pastanın üzerinde tek bir çilek koymalık yer onun yüzünden boş kalmıştı ancak bu konuda sinir olduğumu ona gösterirsem pastama daha çok zarar vermek isteyebilirdi bu yüzden sesimi çıkarmamam gerekiyordu.

Can KırıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin