14.BÖLÜM: KALP İLE AKIL

41 8 2
                                    


Gracie Abrams- I should hate you

Birlikte anıldıkları ortamda daima çatışmaya giren o iki kelime, son zamanlarda devamlı olarak düşüncelerimin arasında yer edinmişti. Her zaman mantıklı düşünüp davranan bir insan olmadığım için aslında bununla zaman kaybetmek benim için oldukça güç bir durumdu. Yapmam gereken ya da yapacağım şeylerin akla uygun olup olmadığını düşünmek beni sandığımdan daha çok yoruyordu ve işte Evran'ın bana yaptığı diğer bir şey de buydu.

Beni sürekli düşünmeye zorlayarak bana günümü zehrediyordu. Onun yanımda olduğu her an mantığımı kullanmam gerektiğinin farkında olarak kendimi korumaya almaya çalışıyordum çünkü Evran'ın yanında kalbim ile hareket etmek demek tam bir aptal olduğum anlamına gelirdi.

Ona karşı bir şeyler hissetmediğimden emindim ancak bazen kalbimin derinliklerinde artık Evran ile aynı ortamda yaşadığımdan kaynaklı olarak neredeyse her anımızı beraber geçirdiğimiz için ona baktığımda adlandıramadığım şeyler hissediyordum ve bunun bile adil olmadığını düşünüyordum. Her ne kadar sevdiklerime zarar verdiği düşüncesiyle ona karşı bir duvar örmeye çalışsam da aslında Evran bana gerçekten de hiç güzel davranmıyordu. Sırf bu yüzden bile ona olan bu adlandıramadığım duyguyu hak etmiyordu.

Bana karşı uyguladığı psikolojik şiddetin farkındaydım ve bazen ondan kurtulmak için düşüncelere dalıyordum ancak onunla ayrılma gibi bir durumu zaten en başında onunla evlenmeyi kabul ederek elemiştim. Geriye kalan tek seçenek ya benim ya da onun ölmesi olacaktı.  

İkisinden birini bile seçmemin o an için mantıklı bir açıklaması yoktu çünkü bunun ondan kurtulmak için çözüm olmasını istemiyordum. Çünkü ben hayatta ne olursa olsun bir şeyleri savaşarak elde etmiştim ve savaşmadan elde ettiğim hiçbir şey olmamıştı. Bu durumda ya Evran pes edecekti ya da değişecekti. Aksi bir durumda belki de Evran'ın bana yaptıklarına dayanamayıp bunlardan birini seçer ve tükürdüğümü yalardım. Yani pes ederdim.

Evran gibi biriyle yaşadığımdan dolayı hiçbir şeyin garantisini veremiyordum çünkü onunla olmanın ağırlıklarından birisi de buydu. Her ne kadar kendime güvenip emin konuşmak istesem de onun ne kadar ileriye gideceğini bilmiyordum. İşte bu yüzden Evran yoruyordu ve tüketiyordu insanı.

Gözlerimi açtığımda vücudumdaki ağırlıktan dolayı birkaç saniye boyunca felç kaldığımı düşündüm ancak yanılmıştım çünkü Evran üzerimde yatıyordu. Kafasını göğsüme koyup burnunu boyun girintime doğru uzattığından kafamı bile doğru düzgün kaldıramamıştım. Ellerini iki yandan belimin etrafından geçirmiş ve beni sıkı sıkı tutuyordu. Uykuda olmasına rağmen beni nasıl bu kadar sıkı tutabiliyordu? Yataktan düşmek üzereymişim gibi bana sarılması anlık olarak komik geldiğinden tebessüm ettim.

Uyumadan önce birbirimizden uzak bir şekilde yatmış olmamıza rağmen nasıl bu hale gelebilmiştik? Derin bir nefes almak için çabaladım ancak göğsümün üzerindeki taş kafası yüzünden oksijenin anca yarısı gidebilmişti ciğerlerime. 

Biriyle yatma konusunda bile anormal olabilen bu insan, yattığı insanın üzerine tüm vücuduyla yatmaması gerektiğini bilmiyor muydu? Daha önce Taner ile dans ederken aynen bunun gibi bir ağırlık bana çarpmıştı ve bende "Üzerime bir filin düştüğüne yemin edebilirim." demiştim. Acaba o kişi de Evran mıydı?

Tavanı izlemeye başladım. Neden benim üzerimde yatıyordu? Ben bile onun bana gösterdiği davranışlardan kaynaklı olarak ondan nefret ettiğim için ona dokunmuyorken o, bana karşı beslediği saf öfkesiyle nasıl dokunabiliyordu? Benimle nasıl bu kadar rahat uyuyabiliyordu? Bu kadar nefretine bırak aynı yatağı aynı evde bile benimle yatmaması gerekiyordu ancak Evran bu konuda da anormaldi.

Can KırıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin