21.BÖLÜM: KABULLENİŞ

23 4 4
                                    





  Herkese merhaba. Uzun bir bölüm olduğu için üç gün gecikmeli geldi. Uzun zaman ve emek harcadığım bu kitabın neredeyse sonuna gelmiş bulunmaktayız. Bir sonraki bölümün final olduğunu duyurmaktan büyük bir neşe duyarken onların hikayesinin biteceğini bilmek benim için üzücü. Final bölümünü 22 Şubat saat 20:00'de yayımlayacağım. Son ana kadar beklemeniz dileğiyle.
Desteklerinizi bekliyorum. İyi okumalar.

instagram: @ca1kiriklari




Andan çıkıp kendime gelebildiğim anda salondakilerin Evran'ı ikna aşamasına geçtiklerini fark ettim. Kafamı kaldırıp Evran'a baktım ve "Gidelim." dedim. Heyecanlı ve hevesli bir şekilde söylediğim bu söze Evran derin bir nefes verdikten sonra ayağa kalktı ve "İyi, hadi gidelim." dedi. Böylece herkesi bir heyecan kaplamıştı. Oturduğum koltuktan fırlayarak üst kata çıkmaya başladım çünkü birkaç parça da olsa yanıma bir şeyler almam gerekiyordu bu yüzden büyük bir çanta aldım ve içini kıyafetlerimle doldurmaya başladım.

Züleyha Abla'ya yarın eve gelip evi temizlemesi gerektiği ile ilgili bir mesaj attıktan sonra Evran'ın yanına gitmek için odasına doğru yürümeye başladım. Aralık kapıdan içeriye doğru kafamı uzattığımda Evran beni fark etmemişti. Kıyafetlerini katlayıp çantanın içine yerleştirmeye çalışıyordu ancak beğenmeyip tüm çantayı tekrar dökmüştü. Gülmemeye çalışarak içeriye girdiğimde  "Hazır mısın?" diye sordum. Yılmış bir ifadeyle bana baktı ve kafasını hayır anlamında iki yana salladı.

Yanına gittiğimde elime bir kazak aldım ve güzelce katlamaya başladım. Bir yandan da ona bu şekilde katlarsa kıyafetlerin daha az yer kaplayacağını anlattım ve katladığım kazağı çantanın içine yerleştirdim. Hareketlerimi dikkatle izledikten sonra gösterdiğim şekilde eline başka bir kazak aldı ve katlayıp çantanın içine koydu. Görüntüye tatmin olmuş bir şekilde baktıktan sonra kısa sürede diğer eşyalarını da çantaya yerleştirdi. O işini bitirince de beraber aşağıya indik.

Diğerleri bizi beklerken onların yanına geldiğimizde montlarımızı giydik ve dışarıya çıktık. Eda ve Emre, Yıldırım ve Nazen'in arabasına bindikten sonra Evran ve bende bizim arabada tek kalmıştık. Nereye gittiğimizi bilmiyordum ancak bu yolculuk için heyecanlıydım çünkü bu tatil Evran ile ilk isteyerek yaptığım tatildi bu yüzden benim için eğlenceli geçecekti.

Arabaya binip yolculuğumuz başladığında Evran gözünün ucuyla bana baktı ve ısıtıcıyı açtı. Üşümemiştim ancak yaptığına sesimi çıkarmamıştım. Radyoyu açtıktan sonra arkama yaslandım ve yolu izlemeye başladım. Önümüzdeki günleri gerçekten çok güzel geçirmek istiyordum çünkü sonrasında pişmanlık yaşamak istemiyordum. Her anın her dakikanın değerini bilmeyi hedefleyerek gözlerimi kapattım.

---

Arabanın durduğunu hissettiğimde gözlerimi yavaşça açtım. Kafamı ön koltukların arasındaki yere koymuş sığınabildiğim kadarıyla koltuğa kıvrılmış ve öylece uyumuştum. Koltuğun rahatsızlığından kemiklerim birbirine geçmişti. Rahatsızca hareketlendim. Üzerimdeki Evran'ın montunun varlığını hissettiğimde çoktan terlediğimden dolayı montu üzerimden fırlatmak istedim. Ancak mont, ben fırlatmadan önce sahibi tarafından alındığında Evran'ın bana yaklaştığını hissettim. "Uyan bakalım uykucu. Molaya geldik." Olduğum yerde birazcık esnedikten sonra kafamı kaldırdım ve dibimde duran Evran'a baktım.

Gözlerini bu kadar yakından görebilmek gerçekten garip hissettirmişti çünkü siyah zannettiğim gözleri aslında çok yakından kahverengi görünüyordu. Hatta biraz daha yakınlaşsam kahverenginin açık tonlarını bile bulabilirdim gözlerinde. Gözlerine biraz fazla uzun bakınca boğuluyormuş gibi hissettiğimden dolayı gözlerimi kaçırdım ve koltukta oturdum. Evran'ın bakışlarını üzerimde hissederken ne ara çıkarttığımı hatırlamadığım montumu üzerime giydim ve arabadan dışarıya çıktım.

Can KırıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin