19.BÖLÜM: GEÇMİŞ

24 5 10
                                    


Gracie Abrams- Cedar

Herkese merhabalar. Final sınavlarım başladığı için ufak bir ara vermiştim ancak artık bittikleri için geri döndüm. Bu bölüm benim için yazmakta en zorlandığım bölüm oldu çünkü Evran'ı ilk defa bu kadar acı dolu hissedebildim. Artık gerçekler açığa çıktı ve sona doğru yaklaştık. Finale son birkaç bölüm kalmışken desteklerinizi bekliyorum. İyi okumalar.


Arkanda bıraktığın geçmiş, seni bırakıp geçememiş.

Evran'dan;

19 yıl önce

Hayatın acı yüzünü görmüş çocukların yüzü, güler yüzlü olmazdı. Bu normale aykırı bir davranıştı çünkü normalde çocuklar hayat neşesi olarak tasvir edilirdi ancak benim dünyamda bu böyle değildi. Hiçbir zaman da olmamıştı. Birilerinin hayat neşesi olmaktan daha çok onlara dert ve sorun olmuşum gibi dünyaya geldiğim andan itibaren karşılaştığım tavır: öfke ve nefretti. Sadece vardım ve doğmuştum ancak bana karşı gösterilen öfke, sadece bunları yapmış olmamın bile kötü bir şey olduğunu gösteriyordu. Kendimi doğduğum için suçlu hissediyordum.

Aynadaki yansımama bakarken kaşımın kenarından akmış ve çoktan kurumuş olan kanı sildim. Kaşımda açılan yaradan akan kan, çabucak pıhtılaşmıştı. Kurumuş kanı silebilmek için verdiğim çaba boşunaydı çünkü ne olursa olsun o kan oradan çıkmıyordu. Belki izi oradan gidiyordu ama kokusu ve görüntüsü beynimden asla gitmiyordu. Kanı vücudumdan arındırabilmek için kazıyarak sildiğimden dolayı pıhtılaşmış olan yaramı tekrardan kanatmış canımın acımasına sebep olmuştum. Ancak ne kaşımı çatmış ne de en ufak bir mimik yapmıştım çünkü bir an önce tüm kan gitmeli, deliller ortadan kaldırılmalıydı. Yoksa okula gitmeme izin verilmezdi.

Yarayı açan ben değildim ama kapatan hep ben oluyordum. Babam hem dövüyordu hem de temizlenip izlerin belli olmayacağından emin olduğu bir şekilde yarayı kapatmadan çıkmama izin vermiyordu ancak yaralarımı kapatmak için herhangi bir çaba da göstermiyordu. Tüm işi bana bırakmıştı. Hem suçlu hem de güçlüydü.

Kötü bir babaya sahip olmanın bedeli buydu işte. Vücudumdan eksik olmayan yaralara her gün bir yenisi ekleniyordu. Ve bende maalesef ki yaralarımın nasıl temizlenmesi gerektiğini zamanla kendi kendime öğrenmek zorunda kalmıştım. Aksi halde bunun için de dayak yediğimden daha fazla dövülmek istemiyordum.

Uzun bir süre yaramın kanının durmasını bekledikten sonra bu sefer daha dikkatli bir şekilde yüzümdeki kanı tamamen temizledim. Yaranın üzerini şeffaf bir yara bandı ile kapattıktan sonra yara bandının da görünmemesi için oldukça etkili bir kapatıcı ile yara bandını ve yüzümdeki diğer morlukları kapattım.

Banyodan çıkıp salonda beni bekleyen babamın yanına gittiğimde kafam eğikti. Oturduğu yerden eliyle çenemi tuttu ve kafamı kaldırıp yüzümü inceledi. Gözlerinden korkuyordum bu yüzden o kafamı kaldırsa bile gözlerimi onun gözlerinden kaçırıp başka yerlere bakmaya çalıştım. Beni incelerken kalbimin atışını kulağımda duydum çünkü korkuma bir türlü engel olamıyordum. Yüzümü incelemeyi bitirdikten sonra elini çenemden sert bir şekilde çekerek canımı yakmıştı ama sesimi çıkarmadım.

"İyi kapatmışsın. Şimdi git." dedi. Ses tonu korkunçtu. Onunla daha fazla aynı ortamda kalmak istemediğimden dolayı salondan koşar adım çıkmış, kendimi bu hapishaneden dışarıya şoförün beni beklediği arabanın arka koltuğuna atmıştım.

Can KırıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin