13.BÖLÜM: SICAKLIK

32 7 0
                                    


Fink - Warm Shadow

Artık bir işim yoktu. Ne kadar güçlü durmaya çalışırsam çalışayım gün içinde defalarca kez mağlup ediliyordum. Fakat her seferinde yeniden ayağa kalkıp bir sonraki sefer için daha güçlü olmam gerekiyordu çünkü hayat bizden her zaman bunu yapmamızı istiyordu.
     
Kendimi yatağın üstüne attığımda yatakta küçücük oldum. İnsan olarak bazen bir destek eline ihtiyaç duyuyordum. Düştüğümde ya da kötü hissettiğimde elimi tutup "Ben yanındayım." diyebilecek birinin hayatımda olmasını istemek kötü bir şey değildi çünkü hayat herkesi imtihana sokuyordu. Bazen yalnızca o eli tutmak ve öylece kalmak istiyordum. Bu anlarda en büyük destekçim Nehir olurdu ancak Nehir'e hiçbir şey anlatmadığım için bana destek olmazdı.

Küçüklükten beri kendi yaralarımı sarmayı kendim öğrenmiştim. Kimsenin yanına gidip de beni iyileştirmesini beklememiştim çünkü kendimi böyle yetiştirmemiştim. Babam ve annem ben küçükken çalıştıkları için okuldan-eve geçen hayatımda her zaman yalnızdım. Onların bana ayırabilecekleri ekstra bir zamanları yoktu. Babam müvekkilleriyle annem ise piyano dersi hocası olduğu için öğrencileriyle ilgilenirdi. Bense evde kendi kendime zamanımı doldururdum. Onların kendi hayatlarıyla yeterince meşgul olduklarını gördüğüm için kendimi onların meşguliyeti haline getirmek istememiştim.

Kardeşim doğduktan sonra her şey benim açımdan daha da kötüye gitmişti. Ailem bana vermedikleri ilgiyi de alıp kardeşime verince yapabileceğim tek şey oturup izlemek olmuştu. Kardeşime verilen derslerden kendime ders çıkarmıştım. Kardeşime öğrettikleri hayatı dinleyerek öğrenmiştim. Ben en çok da hayatı izleyerek öğrenmiştim.

Biraz daha büyüyüp kendimi bilmeye başladıktan sonra ise artık aileme ihtiyacım kalmamıştı çünkü öğrenmiştim. Kendi yanlışlarımı ve doğrularımı kendim oluşturmuştum.  Buna göre davranmış karakterimi buna göre oturtmuştum. 

Zamanla ailemin bana karşı olan ilgisi artmıştı. Belki de eskiden vermedikleri ilginin farkına varıp bunu telafi etmeye çalışıyor olabilirlerdi. Böylece öyle bir ebeveynden şu anki ebeveyne dönmüşlerdi. Sanırım hayat hep bu kural üzerinde kuruluydu. Yaşardık pişman olurduk ve düzeltirdik.

Artık bir işim yoktu. Bu durum yeterince kötü değilmiş gibi Serhat'ın en başından beri güvenilir olmadığını bilmeme rağmen ona güvenmeyi seçerek kendimi yakıp durumu daha kötü bir hale getirmiştim. Bu konuda ona değil ona inanan kendime kızgındım.

Beni kullandığını bana açık açık söylemişti. Sırf Evran'a olan hırsını benimle alabileceğini düşündüğü için iğrenç bir plan yaparak önce beni işine almış istediğini elde edemeyince de işinden çıkarmıştı. Bunu düşünmek öfkemi yeniden harlasa da sakin kalıp dedikoducu kızın videoyu yayınlamasını beklemeliydim. Belki o zaman ona karşı hissettiğim bu öfke anca geçebilirdi.

Daha önce Serhat'ın odasının önüne geldiğimde duyduğum şeyi anımsadım. "Bu markayı biz alacağız, o değil. Anladın mı? Bizim için ikinci bir seçenek yok. Ya alacağız ya alacağız. Onun kazanmasına izin veremem." 

"Biliyorum Serhat Bey. Elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz ama nasıl oluyorsa o, hep bizden bir adım önde gidiyor. Sanki biz sadece onun adımlarını takip ediyor gibiyiz."

"Hayır." diye bağırdı Serhat. Kapının önünde dururken bile irkilmişken içerdeki adamı düşünemiyordum. "Bu sefer öyle olmayacak çünkü onun bir açığını yakaladım. Ona, onun üzerinden gideceğim." 

Serhat'ın "O" diye bahsettiği kişi Evran'dı ve söylediğine göre de Evran'ın açığı da bendim ancak bu konuda Serhat yanılmıştı çünkü Evran benden onun açığı olamayacak kadar nefret ediyordu. Serhat'ın hesaba katmadığı şey buydu bu yüzden kaybetmişti. 

Can KırıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin