''Bunun acelesi neden...?''
Lu kendi kendine bu soruyu defalarca sormaya başlamıştı.
Kocası bir anda sanki acil bir şeye hazırlanıyormuş gibi uzun zamandır ilk defa olaylara karışırken, bunu gereksiz bir hızla yapıyordu.
Neredeyse İmparatorluğun kuruluşundan beri uyuyan ordusunu uyandırarak şehrin altında bekleten bu yaşlı şerefsiz, Odin'e Rün Kitabını vermiş, Athena ve Artemis'i 6 yıllığına kapalı eğitime sokmuştu.
Alice ve Lyanna'nın buluşmasını erkene almıştı.
Oğullarına Üç Yıldız'ı öğretecek kadar ileri giderken, kesinlikle bilmediği bir olay vardı.
Fakat ne kadar araştırırsa araştırsın, ne yaparsa yapsın bu olayı bilmiyordu.
Leo'nun asla bu kadar hızlı davrandığını görmemişti.
Hatta astlarını eğittiği, oğullarına eğitim verdiği duyulmuş bir şey bile değildi.
Savaştan sonra sürekli taht odasında oturan, her gün kuyruğundan ayrılmayan bu yaşlı zampara, kesinlikle kendisinden bir şeyler saklıyordu.
Fakat Lu bunu öğrenemediği için aşırı sinirliydi.
Her zaman her durumu şaka gibi gören kocası, şimdi çalışıyor muydu?
Bu nasıl bir şeydi!?
''Bu yaşlı piçi öldüreceğim!''
Lu kendi kendine öfkeyle bağırırken, gözlerini üzerinde hissettiği kocasına doğru çeşitli el hareketleri çekerek,
''Sen bittin! Buraya geldiğin anda seni öyle bir döveceğim ki, 100 yıl yataktan çıkamayacaksın!''
diye bağırdığında, kulağında kocasının sesini duyunca daha da öfkeleniverdi.
''Zaten beni kandırıp evlendiğin yetmiyor, bir de bedenimi iznim olmadan kullanmak için dövecek misin? Sen Sapıkların Tanrıçası olmalısın!''
dediğinde Lu öfkeyle kükrerken, kocasının kahkaha sesleri kulağına geldiğinde bu yaşlı piçin, sinirlendiği her an daha mutlu olacağını bildiği için sakinleşmeye çalışsa da, onun rahat durmayacağını biliyordu.
''Benden ne saklıyorsun?''
Lu öfkeyle bu soruyu sorsa da, sesinde ki endişeyi gizleyemediğini biliyordu. Fakat bunu gizlemeye uğraşsa bile başarısız olacağını bildiği için umursamadı bile. Çünkü kocası en ufak rahatsızlığını bile hissedebilecek kadar kendisini seviyordu.
''Söyleyemem, sevgilim.''
İlk defa bir isteği reddedilirken, Lu bunun düşündüğünden daha korkunç olduğunu hissederken, kalbi derin bir endişeyle kaplanarak bir kez daha soru sormakla yetindi.
''Ölecek misin?''
Bu soruya anında cevap almayışı karşısında Lu giderek endişelenirken, bir süre sonra kocasının tereddütlü sesi kulaklarında çınladığında ne düşüneceğini bilemedi.
''Ölmemeye çalışacağım.''
Bu tuhaf bir cevaptı. Leo ilk defa bu kadar tereddütle cevap verdiğinde, nasıl bir cevap verebilirdi ki?
''Nereye gidersen git, her zaman bana dönmeye söz verdin. Kai'nin doğduğu gün bunun sözünü verdin!''
Öfke ve korkuyla bunu söylerken, kulağına gelen kahkaha ile birlikte Lu bir anda rahatlayıverdi.
Çünkü kocası gülüyorsa onun isteğini yerine getirecekti.
''Bunu söylediğin için elimden geleni yapmak zorundayım artık. Merak etme, ne olursa olsun başaracağım ve bir daha asla yanından ayrılmayacağım. Beni kovsan bile kurtulamazsın.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elçi 4
FantasyElçi, Tanrı, Ejderha İmparatoru. Sayısız unvana sahip olan Leo Clast için artık yolun sonuna gelinmişken, artık ailesi ile ilgilenmenin zamanı geldi. Fakat çocuklarının arasında olan sorun giderek göze batarken, kendisini sevmeyen sayısız kişi bu so...