18.Bölüm:Sızı

27 2 5
                                    

Herkese selamlar 💙

Bol yorum ve oy bekliyorum, şimdiden teşekkürler. Keyifli okumalar 💫

Ece ve Fırat'a bir özel bölüm yazmayı düşünüyorum yakın zamanda. Ne zaman yayınlayacağıma karar veririm 🩷

Bu kısma şarkı önerisi bırakır mısınız, bölüm yazarken şarkı dinlemeye ihtiyacım var 🙏

Bu kısma şarkı önerisi bırakır mısınız, bölüm yazarken şarkı dinlemeye ihtiyacım var 🙏

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


🎶Bölüm şarkısı: Can Ozan- Sar Bu Şehri

18.BÖLÜM: SIZI

“Değersiz hissettiren silinir.”

Bu yüzden babamın yüzü hafızamın çamura bulanmış sayfalarından siliniyordu ufak ufak. Çocukluğum çaresizliğimdi. Çaresizliğim gözümün önüne gelirken babamın karanlık bakışları parça parça bir şekilde beliriyordu. Ve bu eylemim uzun uğraşlar sonucu oluyordu. Buna sebep olan ucu bucağı belirsiz beş harften oluşan bir kelimeydi. Zaman...

Akrep ve yelkovan uyumlu bir şekilde dönüp dururken gözümü Kadir'in bileğindeki saatten çektim ve yüzüne çıkardım. Sert çehresi her zamanki gibi yerli yerindeydi. Sakallarının kendisine muhteşem bir görüntü katması gibi yüz ifadesi de onu o yapan bir diğer unsurdu. Yine de onun gülümsemelerine daha çok hayrandım ve gülünce pırıltılar bulaşan harelerine...

Yakalanmamak için bakışlarımı arabanın ön camına çevirdiğimde duygularım gibi parçalı olan bulutlara baktım. Hızlı giden araba sayesinde açık olan camdan içeri serin hava giriyordu, bu sayede daha ferah hissediyordum.

İzinli olduğum için Kadir beni eve bırakıyordu. Akıp giden yoldan bunu anlamıştım. Camı biraz daha açtığımda yüzüme esen yelle memnuniyetle gülümsedim. Başımı koltuğa yasladığımda havanın yüzüme çarpmasına izin verdim ve kirpiklerimle gözlerimi sakladım. Çaresizliğim yani çocukluğum duvarın arkasından ortaya çıktı ve beni gafil avladı. Zihnim bir orman, düşüncelerim ceylan ve çocukluğum aslanın ta kendisiydi. Çaresizliği acımasızlığın önüne geçemiyordu. Kötü anlar bir pençe gibi zihnimin orta yerine indiğinde kaçamıyordum. Bunun olmasını engellemek için gözlerimi açıp kurtulmayı tercih ettim. Zihnimin sancısını görmezden geldim.

Sancılar kolay kolay dinmezdi, merhemine ulaşana ve devasına kavuşana kadar.

"Düşüncelere daldın yine?" Kadir'in sesiyle irkilsem de belli etmedim.

"Düşünceler peşimi bırakmıyor." Artık ona daha açık oluyordu kalbim.

Yine de kapalı kutuydum. Ve hiçbir zaman tam olarak açılamazdım. Sonu kötüydü. O kara deliğe onun da çekilmesini istemiyordum, kendisi istese de...

"Gölete gidelim mi?" Sorduğu soruyla ona baktığımda bakışları birkaç saniye de olsa benim gözlerimle buluştu. Bu kadarıyla bile kalbimdeki yaraları temizliyordu. Kendi duygularını hiçe sayıp benim iyi olmam için uğraşıyordu. "Sen kötü hissetmez misin?"

𝐇𝐀𝐘𝐀𝐓 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin